Pazartesi günü okullar açılıyor. Hayata atılım yapmadan önce kültür ve bilgi deneyimine sahip olmak şart. Ne kadar dirsek çürütürseniz eğitim adına, size hayat olanaklarınızın kalitesini aynı oranda artırır. Gayemizde nedense hep bu zaten hayat olanakları…

Mesela; bir ara sosyal medya gündeminde bazı insanlar öğretmenlerin görev mesaileri nedeniyle eleştiri ve kıskançlık belirtisi açık yorumları meydana döküyorlardı. Tam mesai yapmıyorlarmış, üç aya yakın tatil yapıyorlarmış. Bu olanaklar üstünden veryansın ediyorlardı.

Diğer meslek gruplarına göre imkânlar biraz daha iyi bunu kabul etmek gerekir ama tartışmanın bu açıdan bakılması çok acı. Eğer bir öğretmen elinden geleni yapıyor, öğrencilerine maksimum katkıyı sağlıyor ve bununla mutlu olabiliyorsa olanaklarının hiç önemi yok benim nezdimde.

Lakin öğretmenleri, öğretmen adaylarını ve yakınlarını pamuklara sarmak istemiyorum. Çünkü bu mesleği seçme nedenleri yapabilecekleri en faydalı mesleğin olması değil de sadece olanaklardan dolayı seçtiyse bir ömür boyu vebalini taşımalı omuzlarında…

Çünkü “öğretebilmek” bir sanattır. Zekâ ve bilgi birikiminiz ne kadar üst seviyede olursa olsun öğrencilerine aynı aktarımı yapamıyorsa tabirimi maruz görün “kendine Müslümandır” sadece.

Eğitim fakültelerinde “öğretebilmek” için,  yani bilgi aktarımını karşı tarafa geçirebilmek adına bir ders veriliyor mu? Korkuyorum ki cevap “hayır”. Sadece branş adına verilen dersler ve daha önce ki eğitim daha kapsamlı olarak görülüyor…

Ama öğretmenin çok önemli bir değer olduğunu kendimden örnek vereyim. Kabul ediyorum çok ders çalışan bir öğrenci değildim. Dinleyerek başarı sağlamaya çalışırdım. Kendisini dinleyerek okulda en başarılı olduğum dersin hocası izin almıştı. Yarı dönem başkası girecekti derslerimize. Ve gelen öğretmenizin şahsına asla bir şey diyemem ama inanın öğretilme ve sınıfa hâkim olma yeteneği yoktu. Ve derslerde bir düşüş yaşandı haliyle…

Geçtiğimiz yıllarda “ÖSYM” kendisine açılan bir davayı kaybetmiş. Açılan davanın gerekçesi “Üniversiteye Giriş Sınavında” öğrencilerin ilkokul çocuklarına ait sıralara oturması nedeniyle fiziksel ve sınavda olmanın etkisiyle psikolojik dezavantajlarının olmasıymış. Davanın sonucu açıklanınca, ÖSYM’den açıklama yapılmış ve bir daha bu düzenleme yapılmayacakmış.

Biz önce çocuklarımızı şans faktörlerin olduğu sistemde eğitiyoruz ve belli bir dönem ardından en şanslı kim sınavına sokuyor ve kazanmaları için bir daha bahtımıza dua ediyoruz.  Bunun adına da tahsil deniyor. Toplumumuzda adam öldürüp cezaevine düşen “kader mahkûmu” oluyor, ama eğitim hayatı rast gitmeyen biri “tembel ve cahil”…

Bu tarz aksiliklere talihsizliklere ve yanlışlara, kader söylemleriyle mırıldanıp üstünü kapatamayız. Kaç kişinin hayatı etkilenecek yapılan umursamazlıktan. Umarım bir gün çöplerle kafamızı doldurmaktan vazgeçer ışıldayan haznelerle ruhumuzu doyururuz. Tüm okuyucularıma öğrenme ve öğretme aşkıyla yanıp tutuştuğunuz yıllar temenni ederim. Allah’a (c.c.) emanet olun…

 

ir p iH� � inanın öğretilme ve sınıfa hâkim olma yeteneği yoktu. Ve derslerde bir düşüş yaşandı haliyle…

 

Geçtiğimiz yıllarda “ÖSYM” kendisine açılan bir davayı kaybetmiş. Açılan davanın gerekçesi “Üniversiteye Giriş Sınavında” öğrencilerin ilkokul çocuklarına ait sıralara oturması nedeniyle fiziksel ve sınavda olmanın etkisiyle psikolojik dezavantajlarının olmasıymış. Davanın sonucu açıklanınca, ÖSYM’den açıklama yapılmış ve bir daha bu düzenleme yapılmayacakmış.

Biz önce çocuklarımızı şans faktörlerin olduğu sistemde eğitiyoruz ve belli bir dönem ardından en şanslı kim sınavına sokuyor ve kazanmaları için bir daha bahtımıza dua ediyoruz.  Bunun adına da tahsil deniyor. Toplumumuzda adam öldürüp cezaevine düşen “kader mahkûmu” oluyor, ama eğitim hayatı rast gitmeyen biri “tembel ve cahil”…

Bu tarz aksiliklere talihsizliklere ve yanlışlara, kader söylemleriyle mırıldanıp üstünü kapatamayız. Kaç kişinin hayatı etkilenecek yapılan umursamazlıktan. Umarım bir gün çöplerle kafamızı doldurmaktan vazgeçer ışıldayan haznelerle ruhumuzu doyururuz. Tüm okuyucularıma öğrenme ve öğretme aşkıyla yanıp tutuştuğunuz yıllar temenni ederim. Allah’a (c.c.) emanet olun…