Etraf yangın yeri…
Erdoğan milletine hissettirmeden içteki savaş ile uğraşıyor…
Buna terörü ekleyin, muhalefet savaşını ekleyin, mezhepçilik-ırkçılık savaşını da ekleyin…
Bunun yanında “Su akar Türk bakar’ psikolojisinin gerçek olmadığını, bunların hepsinin derin dünyanın tezgahlarından biri olduğunu ispat etmek için çalışıyor, çalıştırıyor, gaza getiriyor…
Yetmedi; Akdeniz’deki ablukayı deliyor, Ortadoğu’ya sancağı dikmeye çalışıyor, bir yandan da Ege’den, Kıbrıs’tan Avrupa’ya hasta adam iyileşti mesajı veriyor…
Öteden de Rusların anlayacakları dilden iplerini tutuyor…
Hal vaziyet böyleyken devletin birçok sıkıntısını millete hissettirmemeye çalışıyor…
Elbette ona inanan millet ile bu işleri yapıyor…
O yüzden çeşitli savaş manevralarından birini geçenlerde yatırımlar ile ilgili yapmıştır…
“Yüzde 80-90’ı biten projeleri bitirin yenileri biraz beklesin. Ayağınızı yorganınıza göre uzatın. İhtiyacı ön plana çekin. İşin suyunu çıkarmayın. Önümüz kış” demenin siyasetçesi budur…
Şimdi görüyoruz ki belediyelerimiz bir dönem “Biz sadece yol yaparız, park yaparız, bahçe yaparız, direk dikeriz vb.” zihniyeti ile çalıştı…
Ama bu bol keseden harcayın durumuna bir ara vermek gerektiğini ifade eden Erdoğan’ı dinleyen yok gibi…
Sanki her şeyimiz tamamdı da elzem bir proje çıktı karşımıza: Nostaljik tramvay projesi…
Önceleri niyetten ibaretti; artık afişlere kadar çıkınca ok yaydan para kasadan çıktı demektir…
Hiç mi dünyayı gözünüz görmüyor!
Ortalık yangın yeri, yerin altını hele bir bitirin, yerin üstünü sonra halledin!
İmar işleri, müteahhit meseleleri, bol sulu kaldırımlar, mayın tarlası yaya yolları, karşıdan karşıya geçerken çizme ihtiyacı olunan yaya geçitleri gibi kusur aramaksa çok ama aramıyoruz, görüyoruz…
Her şeye rağmen başka memleketleri gezdikçe Sakarya’nın denizi, ağacı, gölü, yaylası, ormanı ile ne kadar kıymetli olduğunu daha da anladım…
Sakarya denilince patatesten, kabaktan, ayvadan, yayladan hatırlayan çok da tramvaydan nostalji ile bahis eden pek yok… 
Madem nostalji yapacaksınız millete patates ektirin!
Ortada kabak yok!
Ayvayı Geyve kurtardı da elde tuttuk…
Nostalji olsun, kabak festivali için dünyanın bir ucundan gelsinler…
Mesela nice festivaller var, millet Avrupa’ya akın ediyor… Bizimse festival alanlarımız yok, fuar organizasyonuyla anılan bir Sakarya yok…
Allah’tan azmetti de, tüm engellere rağmen Remzi Adıyaman abimiz süs bitkiciliğinin bu kadar yeşillik içinde olan bölgemizden çıkmasına izin vermedi…
Çikolata fabrikası nereden çıktı mesela?
Ama olsun, madem fındık bizde onu da dünyaya tanıtacak işler olarak bu fabrikayı da yapın…
Yaylaların resimleri kadar onlara giden yolların resimlerini de koysanız ya afişlere…
Tek bizde olan köprü (Jüstinyen) yılda kaç turist getirdi bu sene; var mı bilen? 
Her şey tamam olsaydı göze batmazdı da ihtiyaçlar keyfiyet ile yer değiştirince batıyor işte…
Neyse havadan sudan, o kusurdan bu eksikten bahsetmeyeceğiz…
Kusur olur, halledileceğinin bilinmesi millette daima karşılık bulur…
Bakın; tüm hırsızlıklara rağmen yapsa yapsa Erdoğan yapar inancı milletin ona verdiği kıymeti ortaya koyuyor…
Erdoğan’ın liderliğini kopyalayamazsınız…
O yapıyor, ben de yaparım diyemezsiniz…
Elinize yüzünüze bulaşır ama o güveni millete vaziyetinizle, halinizle verebilirsiniz…
Size nostaljik teklifler sunayım:
“Buranın ağası benim, ben ne dersem o olur” demeyen seçilmişler bizim için nostaljik artık…
“Her şeyi ben bilirim, herkesi ben seçerim, ben atarım, ben keserim, ben yaparım” demeyen yöneticiler de nostaljide kaldı…
Paraları su gibi akıtan değil suya harcayanlar da nostaljik oldu…
Eski dostlarına hürmetler gösteren, yenilere merhametkar davranan yöneticiler de nostaljidir…
Memlekete hizmet etmişleri unutmamak da nostaljidir…
Adamlarını hısım akraba partiliden değil de kabiliyetli, ehliyetli, ihlaslı olanlardan seçmek de nostaljik bir mesele oldu artık…
Varsın kaldırımlar su içinde olsun, trafik sıkışık olsun, havamız iyi olsun yeter!
Millet olarak bu nostaljileri de bekleriz…
Hem de müteahhit olmadan, parasız…
İki türlü de milletin menfaatine…