Aslında bu tür sataşmalarda üstadın tavrı bellidir; “Ahmaka en iyi cevap sükûttur” der…

Çünkü ona sataşanlar bilmediklerinden değil, aldıkları talimatlardan dolayı sataşırlar..

O yüzden de bu adamları dinlerken kime hizmet ettikleri iyi bilinmeli…

Yoksa o hocaları kalealdığımdan değil yani bu yazı…

Bu adamlarınki hazımsızlık değil; buna acizlik demek gerek…

Çünkü kafaları basmıyor, anlayamıyorlar, okumuyorlar, internet bilgisi ile amel ediyorlar…

Ömürlerinde ne bir derse gitmişler, ne risaleleri alıp okumuşlar, ne de Nurculuğu Nurculardan dinlemişler…

Arka sayfalarında hatun fotoğrafları yer alan gazetelerdeki ilmi (!) yorumlardan oluşturdukları kanaatlerden başka bildikleri bir şey yok…

Ya da emir öyle geldiği için sataşıyorlar…

Memlekette olup bitenlerden habersizler…

Dinsiz imansızlarla münakaşaları bitirmişler de Said Nursi ile aşık atacaklar!

Tanısalar, okusalar, fikirleri olsa neyse…

Ancak yaması olurlar, o da necis olur, namaza manidir…
Hâlbuki ilkokul talebelerine sohbetlerde anlatırız: Resim ressamsız olmaz, iğne ustasız olmaz diye…

Devam ederiz: Allah arıya vahiy eder arı bal yapar, ineğe vahiy eder inek yeşil ottan süt verir…

Çocuklar da “Herhalde abi. Allah emir vermese yapamazlar tabi” der…

Sonra “Allah şaire ilham verir şiir yazar, yazara ilham verir roman yazar, bilim adamına ilham verir icat yapar, Allah istemezse elimizi ağzımıza değil kulağımıza götürürüz” diye devam ederiz anlatmaya…

Çocuklar da “Elbette abi. Allah istemezse ne olur ki” derler…

Hal böyleyken bizim çoğu okumuş olan cahil hocalarda Üstadın “Bana bu eserler yazdırıldı” demesine karşılık “Yetişin komşular, Said Nursi kendisine vahiy geldiğini söylüyor” diye yaygara ederler…

Ey akıl fukaraları; Allah yazdırmasa, çizdirmese, söyletmese hanginiz konuşur, yazar, çizersiniz?

Küçük çocuğun anladığını sizi anlamamanız aklınızı kiraya vermenizden veya satmanızdan olsa gerek…

Bir de evliya meselesi vardır takıldıkları, zaten üç beş eğlenceleri var biri de bu…

Üstad “Küçüklüğümde bir şeyim kaybolduğunda Abdulkadir Geylani Hazretlerine dua eder, yardım ister, onun hürmetine kaybolan eşyamı bulurdum” der…

Bu cahiller de “Said Nursi Allah’tan yardımı bırakmış evliyadan yardım isteyerek şirke düşüyor” diye çirkefleşiyorlar…

Yahu cahil adamlar; Allah’ın hikmet ismi vardır aracı ister, yani elma ağacı dikmezseniz elma yiyemezsiniz…

O yüzden ağaç olmazsa elma olmaz, peki elmayı ağaçtan beklemek şirk midir?

Bilmiyor muyuz ağaç elma yapamaz, Allah onda elma yaratır…

Hikmet ağaç gerektirir…

Dünyada bile bir makama ulaşmak için usul takip edilir…Kâinatta hikmetler perdesi vardır…

Allah sütçümü sütü Allah’tan isteyelim de kapımıza bıraksın? İneği yaratmıştır inekten isteriz…

Allah pazarcımı elmayı, armudu isteyelim de kapımıza bıraksın?

Elbette tarladan, ağaçtan bekleriz, eker biçeriz…

Onların eli ile biz peygamberden bir şey isteyince kimden istemiş oluyoruz; elbette ki Allah’tan…

Rableri ile yakınlıkları fazla olduğu için evliyaya, alimlere, ihtiyarcıklara “Bizi de unutma” dememiz bir edep, hürmet ve usul değil midir?

Peygamberimiz dua edenlere, hacca gidenlere, “Beni unutmayın” derken ne demek istiyordu acaba?

Al-i İmran 31. Ayette Rabbimiz buyurur ki: “Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”

O yüzden bizde peygamberimizi aracı kılarız, onu bizden daha çok sevenleri aracı kılarız ki onların hürmetine muamele görelim…

Said Nursi kimden ne isteneceğini bilmiyor mu?

Bir ara ramazan ayında türbede dua eden Bülent Ersoy’a soruyorlar, “Bülent hanım türbede dua şirkmiş direk Allah’a yakarsanıza” diye…

Bülent Ersoy da cevap veriyor, “Yahu benim gibi günahkâr bir kulun duası nasıl kabul olsun? Hiç olmazsa bu zatın hürmetine belki duamızı kabul olur. Biz kimiz ki ne isteyelim…”

Hiç olmazsa Bülent Ersoy kadar olsaydınız be hocalar!

Şimdi gündemde FETÖ var ya…

Kendisi Said Nursi’yi sonuna kadar sömürmüş, kullanmış, akli ve ilmi izahların güçlülüğünden dolayı bozmaya çalışmış…

“Bir terör örgütünün elinde risaleler var, onlarla besleniyorlar, kaynakları o” diye sözde FETÖ’ye sallıyorlar ama niyetleri Said Nursi’den intikam almak!

Eee o zaman DAEŞ’in elinde de Kur’an var, ayet okuyorlar… Katliamlarını  yaparken hadisi ve sünneti bir kenara itip Kur’an ne diyor diye bakıyorlar; o zaman bir de Kur’an’a sarın isterseniz!

Devletin en üst makamları “Nurculukla FETÖcülüğü birbirine karıştırmak hainlik” derken sizi kastettiğini biliyor bu millet…Siz cahil hocalar güruhu Said Nursi’ye bu yönden saldırırken, hem kendinizin ne mal olduğunuzu açık ediyorsunuz, hem devletin tepesindekilere yalancı diyorsunuz…

Siz belki farkında değilsiniz ama bu millet farkında…

Sizi de takip ediyoruz iyi bilin…

FETÖ tezgâhı Said Nursi’yi kullanarak ülkeyi ele geçirmek üzerine kurulmuştu; ne Nurcular, ne millet bu oyuna gelmedi…

Şimdi siz tüm İranlı dostlarınız ve Şia militanlarınız ile ikinci planı devreye soktuğunuzu zannediyorsunuz…

Ama nafile…