Öncelikle şunu bir daha tekrar etmekte fayda görüyorum.Ben köşe yazarı değilim. Bir köşede yazı yazan, araştırmayı çok sevdiğim için enteresan bulduğum konuları birilerinle paylaşıp öğrendiklerimi aktarabilmek açısından Zeki Ağabeyin de ricası ile yazmaktayım. Bazı araştırmalar uzun bazıları ise kısa olabiliyor. En büyük tenkidi ise uzun yazılarda pehlivan tefrikasına benzetmelerinden dolayı almaktayım.

Okuyanların bilhassa bilmelerini istediğim kimsenin fikirlerini çalmak niyetinde değilim. Aktardığım bazı özet yazılardaki kadar köklü ve geniş bilgim olsa Üniversitelerde ders verirdim. Senelerce çalışıp o düzeye gelmiş insanlara büyük saygım var. Duyduklarını değil araştırıp konunun en alt düzeyine kadar inebilmiş araştırmacıları kaynak gösteriyorum. Bende oturup malzemesi bu kadar bol ülkemizde birilerini tenkit veya övmekle sonuca varılmayan bir sürü yazı yazabilirdim. Gelelim bu günkü konumuza ….

Kuantum un kelime anlamı “miktar” dır. Atomdan daha küçük parçacıkların fizik kurallarını izah etmekte kullanılır.

Gelecekte olmasını istediğimiz durumlar, kendimizde görmek istediğimiz özellikler hakkında; hayaller, sesler ve duygularla oluşturulan bir düşünce biçimidir. Bu düşünce biçimi bizim hücresel bellek düzeyimizi, bilinçaltımızı ve tüm hayatı etkileyerek zincirleme reaksiyonlara neden olur.

Kuantum Düşünce üst nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok kaygı, kuruntu, birbirini çağrıştıran zincirleme hayaller biçiminde akar. Oysa Kuantum Düşünce; derin düzeyde, atom altı alanda etkili olabilecek tarzda bir düşünme biçimidir. Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir. Bu düzeyde insan, kendi hayatının efendisi durumuna geçer. Kişi, varlığını sürdürmesini sağlayan ortak enerjiyle işbirliğine girdiğinde, tek bir "kişi" olmanın sınırlı olanaklarını aşar, "bütün"ün gücüne ulaşır. Bu durumda da gücünüz tabii ki bütünün gücüne eşit olacaktır.

NE DÜŞÜNÜRSEK ONU YAŞARIZ NE DÜŞÜNÜRSEK O OLURUZ

Bireylerin bilinçaltı düşünce kalıplarını kısa sürede değiştirmek çok da kolay değildir, çünkü bilinç tutucu bir yapıya sahiptir ve yeni gelen mesajları kabul etmesi uzun sürebilmektedir. Özellikle bireyin kendisi ile ilgili değiştirmek istediği bir özelliğin kalıcı olabilmesi için, bilinçaltında yatan temel söylemlerin değişmesi gerekmektedir. Aksi takdirde birey, hevesle başlayıp, kısa bir süre devam eden değişimlerle yetinmek zorunda kalmaktadır. Örneğin, kilo vermek için bir heves diyete başlayıp bir süre sonra vazgeçenleri hatırlayın.

Bilinçaltı düşünce kalıplarının değiştirilmesi, aslında, bireyin kendisine ve dünyaya bakış açısını yeniden yapılandırmaktır. Örneğin, ‘’ben değersizim’’ ya da “ben yeteneksizim” düşünce kalıbı bilinçaltında yer etmiş bir kişinin, her zaman başkalarının onayını araması ve sonuç olarak hayatta pasif, özgüveni olmayan, karar veremeyen, liderlikten uzak biri olması çok doğaldır. Genelde bireyler bunu inkâr etse de, var olan durum, bilinçaltında yatan düşünceyi doğrular.

Düşündüklerimizi yaşıyorsak, düşündüklerimiz bizi biz yapıyorsa, olumsuzluklarla dolu bir bilinçaltı ile başarıya ve mutluluğa ulaşmamızın ne kadar imkansız olduğu çok açıktır. Olumlu düşünce kalıplarının doğrudan bilinçaltı tarafından edinilmesi, bireyin arzu ettiği pozitif değişimi kısa sürede kalıcı olarak değiştirmesi ise bir mucize değildir. Beynin büyüleyici gücünü, bireyin lehine çevirmektir.

Bizler mutlak gerçeklerin var olduğu bir dünyada, gerçeklerin peşinde koşan varlıklar mıyız, yoksa gerçekleri üreten, ürettiği gerçekleri yaşayanlar mıyız? Kuantum Düşünce hayatımıza daha çok bolluk ve bereket çekmemizi de sağlar. Kendimizle ilgili derin içsel vizyonumuzu değiştirdikçe daha çok bolluk hayatımıza akmaya başlar. Genel anlamda zenginlik; sahip olduğumuz şeylerle ruhsal varlığımıza kattığımız değerler arasındaki dengeyi anlatır. Çok paraya sahip olmak tek başına zenginlik işareti olmayabilir. Önemli olan bu parayla ne yaptığımızdır. Daha çok kahkaha, daha çok dostluk, daha çok sevgi, daha çok deneyim ve daha çok hayır üretebiliyorsak işte o zaman zenginiz demektir. Özetle Kuantum Düşünce Tekniği, yaşamın temel amacı olan sevinç duygusunu yüreğimizde hissetmemiz için bize imkânlar sunar.

KUANTUM SIÇRAMA NEDİR?

Suya ısı uygulandığında suyun sıvı halden gaz haline geçmesi niteliksel bir dönüşümdür. Suyun sıcaklık derecesindeki niceliksel değişimler birikerek niteliksel bir dönüşüme neden olur. Bu durum hal değiştirmesidir ve bir tür sıçrama olarak kabul edilebilir. İnsanlar da hep yaşadığı, sürekli tekrar eden kalıptan faklı bir kalıba geçtiğinde bu tür sıçrama gerçekleştirmiş olur. Daha önce olmayacağını sandığı, mucize gibi gördüğü, istediği ama bir türlü gerçekleşmeyen şeyin gerçekleşmesidir. 

KUANTUM DÜŞÜNCE TEKNİĞİ’Nİ HERKES UYGULAYABİLİR Mİ?

Siz; sınırlayıcı, engelleyici düşünce kalıplarınızı fark edip bunların yerine güçlendirici inançlarınızı koyduğunuzda, hayatınız bu yeni inançlarınız doğrultusunda değişmeye başlayacaktır. Sizin için en uygun kişi, en uygun imkân, en uygun zamanda karşınıza çıkacaktır. Yapmanız gereken şey uzanıp onu almaktır.

KUANTUM DÜŞÜNCE TEKNİĞİ PRATİK OLARAK HAYATIMIZA NE GİBİ YARARLAR SAĞLAR?

Kuantum Düşünce, sağlıklı ve güçlü bir beden için de uygun bir zemin hazırlar. Çünkü, bizim düşünce ve kabullenişlerimiz doğrudan bedene etki yapar. Bedenimiz aslında bir enerji okyanusundan başka bir şey değildir ve korku, kaygı, öfke, suçluluk gibi olumsuz duygular, bütün hücrelerimizin beslendiği enerjide azalmalara yol açar.

Kuantum Düşünce Tekniği bizi; kendimizi tanımaya, başkalarını anlamaya, evrensel sistemin işleyişini fark etmekten doğan bilgeliğe ulaştırarak beden enerjimizi de düzene sokar. Kişiler daha güçlü canlı ve güzel olurlar. Hayat misyonumuzu fark etmek ve ona adım adım ulaşmak yönündeki çabalarımızı destekler.

Kuantum Düşünce, bize kişiler arası iletişimin en derin boyutunu sunar. Ortak insanlık alanında gerçekleşen bu iletişim, derin ve etkili bir uzlaşma sağlar. Bu yöntemle, beden dili ve sözel iletişimden daha da etkili bir şekilde  düşüncelerimizin direkt muhataba ulaştırabiliriz.

Kaynak: http://www.serkanozkan.com.tr/Icerik.aspx?id=26

Aleyhissalatu vesselam efendimiz diyor ki;
”Eger söylediğiniz şey onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa birde bühtanda (iftirada ) bulundun demektir.