İsraf ile ilgili birkaç ayet-i kerime: 1) ‘’ Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri sevmez.’’ (A’raf Süresi: 31)

2) Saçıp - savuranlar, şeytanın kardeşi olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.’’ (İsra Süresi: 27)

3)’’Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir.(Nihayet hepsi yok olur gider). ( Hadid Süresi, 57)

İsraf ile ilgili birkaç hadis-i şerif: 1) ‘’ İktisat eden zenginleşir, israf eden fakirleşir.’’

2) ( Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz: 1- Ömrünü nasıl geçirdi? 2- İlmi ile nasıl amel etti? 3) Malını nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcadı? 4) Cismini, bedenini nerede yordu, hırpaladı? (Tirmizi) 3) Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!’’ ( Buhari)

4) Nehir kenarında bile abdest alıyor olsanız, suyu dengeli kullanın, asla israf etmeyin.’’

İsraf ne demek diye düşünürsek, sahip olduğumuz şeyleri dünyamız veya ahretimiz için faydalı olmayacak şekilde ziyan etmek diyebiliriz. Mesela yemek, içmek, giymek yanında zamanımızın israf edilmemesine de dikkat etmeliyiz. Allah-ü  Teala Asr süresinde asra yemin olsun derken zamana yemin olsun demiştir. Bizlerin en büyük düşüncesizliği  zamanın  kıymetini  bilmemek  ve  evlatlarımıza  da  öğretmemek…

Yeme içme konusunda aklıma gelen örnek olabilecek birkaç konudan bahsedebilirim. Bu günlerde tatil planı yapılıyor. Malum okulların tatile girmesi yakın. Eşim ne zaman tatil dese aklıma gelip içimin titrediği durum israf… Örneğin biz her zaman gittiğimiz bir aile oteline gideceğiz yine nasip olursa. Orada şatafat değil termal hizmet alıyoruz. Sağlık için gidiyoruz aslında. Restoran bölümüne her indiğimde kalbim sıkışıyor diyebilirim. Açık büfeden yemeklerimizi alırken her bir misafirin yakasına yapışasım geliyor. Herkes midesinin ölçüsünden habersizce o kadar çok alıyor ki kalacağı baştan belli. Oturduğumuz masanın sağına bakıyorum masanın üzeri dağ gibi, soluma bakıyorum kalanlar yine dağ gibi. Her birimiz her öğünde üzülerek çıkıyoruz. Bizler ailece yemek ziyan etmemeye kararlıyız, elhamdülillah. Deprem sonrasıydı tatile gidip biraz hava alalım demiştik. İlk  kez açık büfe otele gitmiştik. İlk sofraya oturacağımız zaman oğlumun da, eşimin de, benim de yaptığımız hata, hepimiz hepimiz için yemekler almıştık. Tabi ki israf olan yemekler kalbimi sızlatmıştı. İlk ve son kez böye davranmış olduk. Bir karar alarak ailemin uymasını sağladım. Herkes kendisi için alacak ve asla kimse kimseye yardım etmeyecekti. Yardım edilir nasılsa diye rahatça alınmasını istemiyordum. Nitekim bir lokma bile atmadan sofradan kalkıyoruz elhamdülillah. Sadece kendi yiyeceğin kadarını alıp asla kırıntısını bile tabaktan temizlemek hiç de zor değilmiş.

Okuldaki öğrencilerim tabaklarında yemek bıraktıklarında bazen, ‘’ hadi sana yardım edeyim de bitiriverelim ziyan olmasın kuzum’’ diyorum. Ben yavaşça bir yudum alırken çocuk tabağını bitiriveriyor. Bazen de arkadaşlarına gidip ‘’haydi ziyan olmasın herkes birer kaşık alıversin’’ deyip ilk kaşığı ben alıp başlatıyorum. Arkası geliyor ve yemek bitiyor. Dünyada o kadar aç varken onların hakkı benim soframda ziyan olursa nasıl hesap veririm korkusu kişiye ziyan ettirmiyor.

Bu gün kalan yemeği ya ertesi gün farklı halde sunuyorum veya güzel paketliyorum ve birkaç gün sonra tekrar sofraya koyuyorum. Ekmeği kızartıp galeta unu yapıp şişeliyorum mesela.  Ziyan etmemek zor değil.  Ramazan ayında da iftar sofralarımızı düşünmeden edemiyorum…

 Zamanımız  da en büyük israfımız…Zamanımızın kıymetini bilemiyoruz. Televizyonda veya çarşı pazarda boş vakit geçiriyoruz. Televizyon seyretmek çok saçma geliyor bana. Birileri yazıyor, birileri oynuyor ben de karşısına geçip zamanımı yok ediyorum. Çok garip bir durum. Hani dünya bir oyalanma yeri ya…

Evlatlarımıza önce biz örnek olmayı, onlara mutlaka zamanın ve diğerlerinin kıymetini öğretebilmeyi Rabbim nasip etsin  , kolaylaştırsın, bilinçlendirsin inşallah. Hesabı çok ağır…