Sevgili okurlar,
19-22  Mart 2014Tarihleri arasında Eskişehir’de düzenlenen,’ Türk Dünyası 2013 Kültür Başkenti’ kapanış etkinlikleri için Eskişehir’deydim..
Başta Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı olmak üzere, Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, Dünya Gazeteciler Federasyonu  Başkanı Menderes Demir, Dünya Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri ve Dünya Türk Gençleri Birliği Başkan Yardımcısı Dr. Şemsettin Küzeci, Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Başkanı İbrahim Erdoğan’ın konukseverliğinde Eskişehir’de olmanın ayrıcalığını yaşadık.
Başta Türkiye olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinden gelen gazeteci meslektaşlarımız ile mesleki konuları, tartışmak, paylaşmak, yeni projeleri konuşmanın anlatılmaz keyfini yaşadık.
Bu arada ilk defa gerçekleştirilen ‘Dünya Gazetecileri Şurası’na Anadolu Üniversitesi birimlerini tahsis eden Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Aydoğdu’nun ismini zikretmeden geçemeyeceğim.
Sadece bizim meslek açısından, 100 yurt dışından,250 yurt içinde gazetecinin Eskişehir’e davet edilmesi ve ağırlanması az şey değil. Böyle bir organizasyona ev sahipliği yapan Eskişehir’i kıskanmamak mümkün mü?
Tüm bunların ötesinde, ‘Kültür Başkenti’  kapanış etkinlikleri bağlamında , Eskişehir’e gelen Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Emrullah İşler’in ve diğer devlet erkanının etkinliklere sahip çıkması, destek vermesi, Türkiye’nin olumlu tanıtımına katkı yapması bizleri gururlandırdı.
Bu arada yoğun programı arasında Türk Dünyası Medya İletişim Sergisi’nin açılışına katılarak, meslektaşlarımızı onurlandıran ve onlarla sohbet etme, dert ve sorunlarını dinleme imkanı bulan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den de söz etmezsek olmaz.
Eskişehir’de bulunduğum iki gün zarfındaki gözlemlerimi sadece bir yazıda sizlerle paylaşmak olmaz. Hem gazetecilik mesleğimi ilgilendiren konuları, hem de kentsel dönüşüm, gelişim ve kültürel etkinlikleri, belediyecilik çalışmalarını sizlerle paylaşmak isterim.

Bir kere Eskişehir, bende farklı bir Avrupa kenti izlemi oluşturdu. Caddeleri, sokakları, raylı sistemi, insanı ve yeni yaşam ve birlikte paylaşım alanları, Porsuk çayı, gençlik merkezleri ve esnafı ileEskişehir’i anlatmak kolay değil.
Eskişehir’de yaşayanlarda müthiş bir kendine özgüven, bulduğu ile yetinme, gerçekleri anlatma, doğrulara sahip çıkma olgusu çok gelişmiş. Tarafgirlik konusunda, sokaklarda fanatizm rüzgarı esmiyor. Camileri, heykelleri, sokakları birleştiren yollarda epeyce yürüdüm. Çok insan ile sohbet etme imkanı buldum.
Kent çok canlı ve hareketli!. Kentte yıllarca terzilik yapan bir ustaya uğrayıp, ceketimin kopan düğmesini diktirdim. Bir çay içimindeki sohbetin tadı hala hafızamda!.
Eskişehir unundan yapılan helvayı almamak olur mu?. Sevgili Aybeniz Küzeci’nin tarif ettiği helvacıya gittim.. Beyaz, sade helva aldım. Bu alış-veriş esnasında dükkana girip çıkanlarla olan iletişim dikkatimden kaçmadı.
Sonra ayakkabılarımı boyatmak üzere, sandık başında ekmek parası peşinde olan yaşlıca bir Eskişehirli’ye ayakkabılarımı teslim ettim.
Ne yalan söyleyeyim, İzmit’te Cuma namazı için gittiğim camideki kilitli ayakkabı dolapları aklıma geldi!.
Uzatmayalım, Yunus Emre’nin hoşgörü kentinde, öyle heykel takıntısında olan kimseyi görmedim. Aksine heykeller kente farklı bir atmosfer kazandırmış.
Haller Gençlik Merkezi’nde bize sunulan Eskişehir lezzetindeki yemekleri anlatmaya gerek yok. Güleryüz, karşılama her şeyin başı. Gerisi kendiliğinden geliyor.
İnanmayacaksınız ama, Brüksel’den tanışıklığımız olan iki dost ile Eskişehir caddelerinde buluşmak, beni daha da duygulandırdı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr.Yılmaz Erşen’in kenti Eskişehir’de
Mithat Körler ile tekrar buluşup, Türk Dünyası’nın seçkin gençlerinin gösterilerini izlemek, bizi duygusallıklar denizine attı.
Kırım’dan gelen genç sanatçı Jenova’nın ‘ Kırım’dan sizlere iyi haberler getiremedim’ diyerek, bizleri hıçkırıklara boğan şarkılarına ortak olmak ne hüzünlü idi.
Sonra Ruslan İvakin, Robert Yoldaşev ve Arslanbeek Sultanbeov’un at kişnemelerini de içine alan eserleri arasında Altay dağlarına, Orta Asya steplerine, Hakas, Çuvaş’a at sürmek ve ara sıra bugünün teknolojisi Mercedes motorunun sesini ruhumda hissetmek, anlatılmaz bir duygu selini oluşturdu!.
Aynı müzik ritmi ile coşan gençleri sizlere nasıl anlatmalıyım?
TRT Avaz’ın tüm dünya ile paylaştığı bu kapanış etkinliklerinde bayrağı teslim alan Tataristan Kültür Bakanı ve Kazan Belediye Başkan Yardımcısının sevincini görmeliydiniz.
Mehteran ile başlayan günümüz, ezan sesi ile tamamlanırken, Eskişehir’den ayrılık saati gelmişti.
Organizasyonun en iyi şekilde geçmesi için tüm gücünü kullanan ve  Afyonkarahisar, Emirdağ İlçesi halkından olmasına rağmen, yıllarını Eskişehir’e, ülkesi Türkiye’ye adayan Yılmaz Karaca, Hürriyet’ten bir usta Erdoğan Kahya ve ekibi ile ‘ Harmana sarı samanları sermek’ hoş hatıralar arasında kaldı.

Eskişehir’de buluştuğum Sakaryalı meslektaşlarım, Ali Fikri Aşık, Necmi Fıçıcı, Akyazılı dostlarım Salim Özyılmaz, Osman Aydın ve Adapazarı Yenicami Islama Köftecisi kardeşler, Bahattin Aydın, Kamil Aydın’ın sunduğu lezzetlere sevgili adaşım Şaban Mergül’ün de güzelliklerini katmak gerek.
Şüphesiz herkesin doğup büyüdüğü yerlerin güzelliği bir başka!. Ben ve arkadaşlarım, karnımızın doyduğu yerlere doğru yol yer alırken, bizleri Kültür Başkenti Eskişehir’de buluşturan ve bu güzellikleri yaşamamıza vesile olan ve aynı zamanda Türk Dünyasının kalbinin Eskişehir’de atmasını sağlayanlara ne mutlu!
Büyük Türk düşünürü ve geleceği iyi yakalayan İsmail Gaspıralı’nın hayallerini gerçekleştirenlere selam olsun!..
Saygılarımla..