Müslüman devletlerin oluşturduğu kültürel fay hattı baya geniştir. Cebeli tarıktan başlar Kafkaslar ve Güney Rusya dan geçerek Batı Çine kadar indikten sonra Hindistan’a aşar ve Pasifik devletlerini de içini alır. Müslüman olan ve olmayan toplumlar arası ne tip etkileşimler olur.

* Ayrılıkçılık

* Müslümanlar bulundukları bölgenin kendi denetimi altına girmesini isterler

* Müslümanların eskiden denetimi altında bulunan kültürlere yönelik öfkesi Katolik, Ortodoks, Budist, Hindu gibi

* Müslüman olan ve olmayan devletler arası sınır anlaşmazlıkları

* Müslümanların bulundukları bölgede İslam’ı yayma gayretleri ve Müslüman olmayan toplumların sosyal kurumlarının zayıf olması ile İslam’ın sosyal kurumlarından çekinmesi.

Türkiye: Tarihten gelen ağır yükle balkanlarda Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Türkiye, Bosna arasında yoğun ilişkileri vardır.

Orta Asya: En kanlı çatışma Tacikistan’daki iç savaştır. Ruslar ile Müslüman Kazakların çatışması muhtemeldir

Çin: Bu ülkenin Orta Asya ile sınırları da İslam’la karşılaşma da potansiyel bir sıcak noktayı temsil eder. Çin içindeki Müslüman nüfusu eritmeyi seçmiştir. 

Hint Alt Kıtası: Burası Batıdan kopuk etkileşimi Hindu dünyasıyladır. Hindistan’ın %12 si Müslüman dır. Hindistan dan iktidar tarihi seyri içinde Müslüman ve Hindular arası değişmiştir. Resmi ayrı bir sorundur. Gelecekte Hint Alt kıtası İslam’la bağlantılı patlamalara sahne olabilecek sıcak bir bölgedir.

Güney Doğu Asya: İslam G. Doğu Asya'ya çok geç ulaştı. Burada esas gücü Müslüman olan Endonezya ve Malezya dır. Burasının ileride önemli bir güç olması pek muhtemel değildir.

Afrika: Afrika İslam alemiyle Müslüman (bilgi yelpazesi.net) olmayan ülkeler arsında hareketli bir sınır bölgesidir. Buraya İslam Fetihler yoluyla değil Müslüman tüccarlar ve Tarikatlar yoluyla girmiştir. Burasının asıl sıkıntısı ülke içi iktidar çekişmesi ayrılıkçılık ve başka toplulukları İslam’a döndürmeye yönelik faaliyetlerdi.

8. BÖLÜM: STRATEJİK BOYUT

Orta Doğudaki Müslüman-Hıristiyan çatışmasının sonucu olan çok önemli kültür alışverişi vardır. Bu çatışma batı için savaşmanın gerçekliği konusundaki Hıristiyanlıktaki ikilemi çözdü ve o andan sonra batı Askeri kültürünü daha önce yoksun olduğu bir ideolojik ve entellektüel boyutla donattı.

Özellikte Türkiye de Ordu açık ve tavizsiz bir şekilde seküler olan Müslüman bir toplumun bu konuda en tavizsiz unsurudur. İslam da savaşla alakalı tek ve klasik bir teori bulmak mümkün değildir. Adil savaş kavramları üstüne yoğunlaşmıştır. Haklı savaş kavramı vardır. Cezayir, Mısır, Tunus ve Türkiye’nin güvenlik konusunda asıl kaygısı genellikle ülke içi ile ilgilidir.

ABD öngörülebilir bir gelecekte de Basra Körfezinin Petrol üreten krallıkları için bir numaralı güvenlik garantörü olmaya devam edecektir.

Ankara Doğu-Batı arası köprü olma rolünü gerçekleştirmede arzuladığı kadar başarı gösterememiştir. Balkanlardan, Kafkaslara ve Orta Asya ya kadar çok çeşitli bölgelerde Türkiye’nin önemi artmaktadır. Zamanla Türkiye’nin sıkıntısı büyüyecek Ankara Batı açısından daha zorlu ve daha az öngörülebilir bir ortak haline gelecektir. Bu durum Türkiye için felaket getirecek ABD- Türk İş birliği umutlarını ciddi bir şekilde kısıtlayacaktır. ABD'nin Kafkaslar ve Orta Doğuda hareket serbestisini azaltacaktır. Halen sürmekte olan 13 BM barış harekatının 9'u bir Müslüman ülkede veya bir Müslüman Ülkeyi Doğrudan ilgilendirmektedir.

9. BÖLÜM: SONUÇ

Önümüzdeki 10 yıl içinde İslam faktörü İslam Alemi ve batı arasındaki ilişkilerde önemli bir faktör olacaktır. Bir çok Müslüman ülkede ekonomik ve politik koşulların kötüye gitmesi İslamcı Hareketlere daha fazla otorite ve kudret kazandıracaktır. Bize göre Asıl Çatışma İslam ile İslam dışı arsında değil aynı İslam Kültürü içerisindeki fikirler arasındadır.

Ufukta gözükenlerin pek azı İslam hukukunu seküler yasalara uygun hale getirme yeteneğine sahip gözükmektedir. Uzun vadede Suriye, Tunus, Libya, Fas gibi ülkeler ciddi bir İslamcı tehlike ile karşı karşıya kalabilirler. Kısa vadede Cezayir ve Mısır gözüküyor.

Batının Konvansıonel silahlarının hedefi yine Müslüman devletler olacaktır.

Gerek Müslüman Dünyasında Gerekse Batıda geçerli olan algılamalar karşılıklı bir kuşatılmışlık duygusudur.

KAYNAK Bilgi yelpazesi.com