ABD’nin rahip üzerinden 15 Temmuz’u sürdürmeye çalışması, “Biz yapamadık millet yapsın” baskısı tarihten bu yana kullanılmış bir savaş usulüdür...

Milletimize yönelik yapılan bu “Para bende, düdük bende” dalgasını, “Ben ne dersem o olacak” havasını kırmak için idamı çıkaracaksın, rahibi asacaksın, sonra tekrar idamı kaldıracaksın…

Dalga geçer gibi yani; anladığı dilden yani...

Doların yükselişini, dahası dolarla yapılmak isteneni anlamayanlarımız epey fazla…

Ben anlayıp neler yapılabilir diye düşünenlere yazıyorum…

Hikâye, “Rızkınıza ben kefilim” ayetinin parayı veren düdüğü çalar meselesi ile karıştırılmasından sonra başlıyor…

Sonrası Batı hayranlığı…

Bir gecede dilinden, dininden, ilminden olan bir ümmet, hazıra alıştırılmış bir millet, biz yapıyoruz sen rahatına bak diyen baronlar ve nihayetinde açlık korkusundan, fakirlik derdinden uzak olmak için kimde para varsa köle olmaya razı olan milletler ile hikâye devam ediyor…

Şimdi birileri “Dolar aldı başını gitti, hayat pahalandı, son model arabalara binemeyeceğiz, son çıkan telefon ile selfi çekemeyeceğiz, bu sene beş yıldızlı otele gidemeyeceğiz” gibisinden büyük dertlere mustarip olup, aba altından Erdoğan’a ihale yıkmaya çalışıyor…

Bunlar epey fakir olduğu için, akıl fakiri oldukları için pek kale almıyoruz...

Bir de meseleye biraz daha akıllıca yaklaştığını zannedip güneşe aynadan bakmaya çalışanlar var…

Onlar da “Her şeyimiz dolar ile… Gaza, benzine, elektriğe, sigaraya zam gelecek” diyen karamsarlar ordusu…

Bunlar dolar üç lira iken de böyle demişlerdi de ne araba satışları azalmıştı, ne sigara satışları, ne de gezme tozmadan geri durmuşlardı…

Meseleyi de hala anlamadılar!

Bu memlekette birileri yerli ve milli dediğinde soluğu ip’te aldı…

Yönünü başka taraflara çevirdiğinde de netice olarak sözde yardımlar, anlaşmalar, borçlar ile bu milleti ip’e dizdiler…

Şimdi de yerli ve milli bağımsız bir ülke diyen bu millete aynı tezgâhın kurulduğunu görmemek ya inat ya da cehalettir!

Ortadoğu dediğin daha düne kadar petrolün bedava, elektriğin bedava, şatafatın bedava olduğu, gece âlemlerinin bol olduğu, senden benden daha lüks yaşayan milletlerin olduğu bir yerdi… İnsanların daha iyi bir hayat için çalışmak bahanesi ile gittikleri o Ortadoğu var ya, hani senden daha bedava olan, dev arabaları olan, altın, petrol zenginleri olan o Ortadoğu var ya…

Çoğu Müslüman olup da diğer Müslüman kardeşlerini göremeyen, göz kamaştırıcı hayatlarıyla imrenilen o Ortadoğu…

Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen, Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas gibi devletlerde de petrol bedava ya, dolar düşük ya ama şunu unutma beyim, meşhur sözdür: Bedava peynir fare kapanında olur…

Bir şey sana bedava sunuluyorsa bilesin ki çoktan satılmışındır...

Nedir bu ülkelerin durumu şimdi; birçoğu paramparça, birçoğu sırasını bekliyor…

Peki sebep ne:

Birincisi büyük İsrail kurulacak, o yüzden Müslüman nüfus azaltılmalıdır…

İkincisi büyük İsrail kurulacak, Anadolu’nun çemberi daraltılmalıdır…

Üçüncüsü büyük İsrail kurulacak ve bunun Anadolu insanı durdurulmadan başarılamayacak olmasıdır…

Nereden mi bu hava’mız?

Biz değil onların kitapları söylüyor, araştırıp bakarsanız Nuh’un oğulları kimlerdir diye; cevabı da, cevapları da bulursunuz.

“Dolar çok artıyor yandık, ülke battı, sonumuz kötü, bu sistem de işe yaramadı, Erdoğan olmasaydı güllük güneşlik olurduk” diyen kardeşim…

Anadolulu kardeşim!

Daha birkaç yıl önceye kadar kapında içeride dışarıda seni işgal edip Mısır’a, Suriye’ye, Irak’a çevirmeye çalıştılar, daha dün bu memlekette dünyanın en ahlaksız savaşı yaşandı ve bitmedi…  Daha dün bu memlekette kardeşi kardeşe vurdurttular…

Bu işi yarım bırakmamak için ellerinden geleni yapacaklarını nasıl unutursun!

Biz savaşı sadece ekranlarda gördük…

Siz hiç çoluk çocuğunuza süt alabilmek için arabanızı vermek zorunda kaldınız mı?

Siz hiç yüz yıkamak için yağmur suyunu beklediniz mi?

Bu dünyada her sabah eşinden, çocuğundan helallik alıp bir ekmek bulmak için evinden dışarı çıkan insanlar olduğunu biliyor musun?

Evinde kaç kere ot kaynattın da suyunu içirdin evladına?

Bir battaniyeyi kaç kişi evde kullanıyor?

Çocukların hiç mum ışığı gördü mü?

Sen hiç evlatlarını enkazda yıkadın mı?

Biz savaş mı gördük filmlerden başka…

Peki, savaş görmeyeceğimizi nereden biliyorsunuz?

Bizim farkımız nedir Suriye’den, Mısır’dan, Irak’tan?

Var elbet farkımız: Biz Anadolu’yuz…

Nuh’un torunları, İslam’ın hilafeti, İsrail’in kâbusuyuz…

Var dediysek garanti demedik elbette…

Sen Anadolu’yu bilmez isen, ecdadın davasını sormaz isen, Rabbini tanımaz isen, kardeşi kardeş, dostu dost bilmez isen, Yaradan’dan ötürü saygı hürmet göstermez, verilen nimetlere şükretmez isen, dostu düşmanı ayırmaz paraya pula tamah eder isen, o küvette yıkananlar bir bakmışsın senin evlatların olmuş!

Bizi bir arada tutan manevi tüm bağlarımızı dolara, paraya harcatmayacağımız için, paraya pula devletimizi değiştirmeyeceğimiz için musallat olacaklardır bize; bunu da anlamak lazım…

Yeni Ümran’ların adresi olmayacağımızı bir kez 15 Temmuz’da gösterdik diye durmayacaklar unutmayın…

Ellerinde silahsa silah, ilaçsa ilaç, para ise para; hepsi devrededir artık…

Açlık ise açlık, üşümek ise üşümek, ayrılık ise ayrılık!

Vaktiyse eğer biraz üşümeye, biraz aç kalmaya, biraz sigarandan, gezmenden, tozmandan, keyfinden, lüksünden, yemenden, içmenden vazgeçeceksin…

Bir battaniyeye ailecek sarılmayı göze alamayacaksan kölelik senin olsun...

Ne diyor üstadım Bediüzzaman: “Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam!”

Türkiye hürriyetin savaşını veriyor…

Bu sefer savaş üzerimizden geçiyor…

Ekrandan seyreder gibi seyretmek değil, emre itaat etmek gerektir…