“Takvimlere ansızın kan düşmüş,

Yaşlı gözlerdeyse kara bir matemin hüznü belirmişti.

Azeri diyarından kopan acı feryat, kulakları sağır ederken,

Yüreklerse, bu ıstırap karşısında adeta lâl kesilmişti.”

***

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber Ermenistan Hükümeti, Azerbaycan topraklarında hak iddia etmeye başlamış, bu hususta dünya kamuoyunu yanına almaya çalışmıştı.

Rusya’nın gerek lojistik gerekse siyasi olarak desteğini alan Ermenistan, Dağlık Karabağ Bölgesi’ni işgal ederek binlerce Azerbaycan vatandaşını katletmişti.

Bölgedeki tek havalimanına sahip olan Hocalı, stratejik önemi nedeniyle uzun zamandır Ermenilerin hedefinde bir yerleşkeydi.

Nüfusu yaklaşık olarak yedi bin civarında olan Hocalı halkının önemli bir kısmı, Ermeni ve Rus birliklerinin kuşatması nedeniyle başka yerlere göç etmek zorunda kalmıştı.

Şehirde kalan az sayıdaki Azeri sivilin ise kaderini beklemekten başka çaresi yoktu.

Rus destekli Ermeni milisler, Hocalı’nın dışarısıyla bağlantısını tamamen keserek bölge halkına yardım gelmesini engellediler.

Takvimler 26 Şubat 1922’yi gösterdiğinde ise kana susamış Ermeni milisler, harekete geçerek Hocalı kırsalında insanlık tarihine  kara bir leke olarak  geçecek  büyük bir vahşete imza attı.

189’u kadın ve  çocuk olmak üzere toplam 613 masum Azeri Türkü acımasızca katlettiler.

Ayrıca, saldırılar sırasında 487 kişi ağır yaralanırken, 150 kişiden ise bir daha haber alınamadı.

Bölgeye giden basın mensupları, karşılaştıkları manzara karşısında adeta dehşete düşmüşlerdi.

Yakılan cesetler, uzuvları kesilmiş bebekler, karnı yarılmış gebe kadınlar,  gözleri oyulmuş yaşlı nineler, kasaturalarla paramparça edilmiş masum çocuklar yaşanan zulmü alenen ortaya koyuyordu.

Katliamın hemen ardından Azerbaycan Parlamentosu, Hocalı’da yaşananları soykırım olarak ilan ederek dünya gündemini taşımaya çalışsa da ne yazık ki çok az ülke katliamı soykırım olarak kabul etti.

Burada bizlere düşen görev, Turan diyarına bir hançer  gibi saplanan Hocalı katliamını kesinlikle unutturmamaktadır.

Merhum Aliya İzzetbegoviç’in de dediği gibi: “Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”