Ne zaman, nerede, nasıl ve neden olursa olsun kadına şiddet haberi görüp, duyup, okuyunca öfkem kabına sığmaz hale gelir her defasında…

Şiddet yalnızca bizim ülkemizde uygulanmıyor tabii ki…

Dünyanın her neresinde olursa olsun kadına yönelik saldırıyı doğru bulmam…

Bilirim ki kadın su gibidir, bulunduğu kaba uyar…

Kadınlarından şikayetçi olan erkekler, hatayı kendilerinde aramalıdır önce...

Ülkemizde ve dünyada böyle yapmak yerine aksine hareketle kadına şiddeti, tacizi, zorbalığı uygulayanlar hayatı önce kendilerine, sonra da eşlerine zindan ederler ne yazık ki!

Günümüzde buna örnek olaylarla karşılaşmadığımız gün yoktur neredeyse…

Dün gazetemizin manşetinde yer alan haberde olduğu gibi bir insanın Mevla’nın kendisine emaneti eşine saydırdığı kurşunlar, affedilecek cinsten bir suç mudur!

Böyle bir cinayet girişimini tasvip etmeyen halkımızın tepkisi, insanın yüreğini serinleten soylu bir davranış oldu adeta…

Yaradılışın en büyük sırrı, sevgi ve şefkat duyulacak bir varlık olan kadınlara uygulanan şiddeti insanın içine sindirmesi kolay mıdır!

Anlaşamazsın…

Sevemezsin…  Düzeltmek istersin, düzeltemezsin…

Bunun karşılığı öldürmek değil; iki medeni ve Allah korkusu olan insan gibi oturup konuşup, ayrılmaktır…

Kadınlar, dünyayı daha yaşanılır kılan değerli varlıklardır…

Onlara saygı duyup sevmek, sevilmek varken öldürmek yok etmek, caniliğin vahşetin en acımasız halidir, hiç kuşkusuz...

Şemsiyeli Bahçe’de atılan kurşunlarla yere yığılıp kalan kadının imdadına yetişen ve eli silahlı kocaya hayatı boyunca unutamayacağı bir ders veren halkımızın gösterdiği tepkinin temelinde işte bu anlayış yatıyor olmalı…

Bütün bunların istisnası yok mudur!

Vardır elbette ama bilinir ki istisnalar kaideyi bozmaz…

Ve bizim berrak duygularımızın içine girmez…

Böyle olsalar dahi cezası kurşunlar değil, yasalar olmalı!

Şemsiyeli Bahçe’de eşi de olsa çaresiz, savunmasız bir kadını öldürmeye kalkan eli silahlı adama halkın tepkisi, bu konuda gelinen noktayı göstermesi yönüyle önemli olsa gerek…

“Kadın cinayetlerinin önüne geçilemeyişinin temelinde, yürürlükte olan cezaların caydırıcı özellikten yoksun oluşu yatıyor” diyenlere, hak vermemek mümkün mü!

Konfüçyüs’ün de dediği gibi “Dünyanın en değerli varlığını koruyup kollamada önce insan olarak, sonra devlet ve nihayet koca ve de sevgili olarak üzerimize düşen görevler vardır.”

Yerine getirildiğinde huzur ve mutluluk, aksi halde nefret ve kurşunlar hakim olur hayata…