Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınızı iyi eğitin ki yüce Allah sizleri affetsin.” (Mekarim-ul Ahlak)

İmam-ı Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Çocuğun kalbi ekilmemiş tarlaya benzer; ne eksen tutar.” (Hadis-i Terbiye)

İmam-ı Muhammed Bakir (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ebeveynin güzel ahlaklı olması, çocukların da güzel ahlaklı olmasını sağlar.” (Bihar’ul Envar)

Anne ve baba etkeni çok önemlidir çocuğun hayatının belirlenmesinde. İyi birer motif olmalıyız öncelikle. Tabi ki Rabbimiz nasıl uygun gördüyse o olacak elbette. Ama bizlerin düşünce ve davranışları belirliyor gelecek nesilleri. Bir alimden bir zalim ya da bir zalimden bir alim de doğabilir elbette. Fakat biz kendi sorumluluğumuzu yaparız sonra Rabbimize bırakırız. Bu sorumluluklardan biri evladımız için dua etmekse biri de ona iyi örnek olmaktır.

Çocuk doğduğu zaman neyden korkması neyi sevmesi gerektiğini bilemez. Sonuç olarak o, Allah’ın yanından dünya hayatına yeni gelmiş ve dünya ile ilgili bilgisi olmayan biri… Bizler çocuklarımıza kendi tecrübelerimizi bilinçli olarak aktarmak zorundayız. Mesela kızım iki buçuk yaşlarındaydı. Bir gün televizyonda bir belgeselde ilk kez gördüğü siyahi bir insana endişe ile bakmıştı. Ben de bu durumu fark etim ve ona ‘’ayyy ne kadar güzel bir kız değil mi? Rengi tıpkı çikolataya benziyor. Çok tatlı biri’’ demiştim. O günden sonra kızım her zaman siyah bir insan gördüğünde ona sevgiyle baktı. Hatta bir gün ‘’ ben de onlar gibi çikolata renginde olmayı istiyorum’’ dediği bile oldu.

Benim Senegal, Gana, Togo gibi ülkelerden manevi evlatlarım var. Bize gelir giderler. Kızım onlara bayılır. Onlar da çok mutlu olurlar. Manevi evladım dediğim koyu ten rengine sahip fakat kalpleri kardan beyaz kızlarım beni  bazen  evimde bazen de çalıştığım okullarda ziyaret ederler. Onları ilk kez  gören bazı çocukların tepkileri onları da beni de çok üzer. ‘’İiiii ne çirkin’’ gibi cümleler duyduğum oldu. Benim bile kalbim paramparça oldu. Keşke aileleri onlara da başka birini görünüşüne göre yargılamamayı öğretselerdi. Tabi ben hemen duruma el koyup çocuklara güzel taraflarını gösteriyorum ama ilk tepkiyi engelleyemediğim oluyor. Geleceklerinden haberdar olduğumda ön hazırlık yapıyorum. O kadar anlatmama rağmen çocukların bazılarını ikna etmek zor çünkü insan karakteri altı yaşına kadar tamamlanır. Sonrası üzerine koymaktır sadece. Kalıplaşmışlığı değiştirmek çok zordur.

Bir beyaz ile bir siyahi Kabe’de karşılaşırlar. Beyaz tenli kişi , ilk kez koyu ten rengine sahip kişileri gördüğü için kendince tepkiyle söylenir. ‘’Ayy bu ne! ‘’ Koyu renkli kişi de onun dilinden anlıyordur ve ona cevap verir. ‘’Ne o, boyayı mı beğenmedin yoksa boyacıyı mı?’’.. Bu durum Kabe’ye Rabbinin evine gelen kişiyi çok utandırır ve yaptığı hatayı anlayarak af diler, helallik ister. Sonra iyi arkadaş olurlar.

Bizler de ayrımcılık yapmamayı çocuklarımıza öğretmeliyiz. Türk, kürt, çingen, laz, manav, yörük; sarı, siyah, beyaz her ne varsa her ne renk varsa hepsini Rabbim yaratmadı mı? Bir gün ayağın takılır düşersin asitli bir suya rengin olur bambaşka. Yarın ne yaşayacağımızı bilemeyiz. Yaptığımız davranışlara dikkat edersek bizi bant kaydı gibi sürekli kayıt yapan evlatlarımız bir süre sonra aynı bizim gibi davranacaklar. Bu durumu unutmayalım ki adımlarımızı düşünerek atalım, ağzımızdan çıkana dikkat edelim…

Bir çocuk örümceği gördüğünde veya kediyi gördüğünde ona dokunmak ister ondan korkması gerektiğini bilmez. Eğer annesi korkma tepkisi veriyorsa birkaç defa sonra çocuk ta korkmaya başlar. Aslında çocuğumuza korkuyu, sevgiyi biz öğretmiş oluyoruz.

On  yaşlardayken kardeşime biber dolması yemeği koydum yemesi için. Ben de biber dolmasının biberlerini hep ayıran biriydim. Hiç sevmezdim. Fakat kardeşime kötü örnek olmamak için o gün ‘’bak ben de yiyorum. Aslında çok güzelmiş. ‘’ diyerek onun biberleri ayırmak istemesine mani oldum ve hiç sevmediğim halde güzelmiş gibi hevesle yedim. Benim hevesle yediğimi görünce o da ayırma isteğini unuttu ve  yedi. Onunlayken hiç ayırmadım ve o hala ayırmaz. Ben yalnızken hala ayırırım. Eğer o gün onun yanında biberleri ayırıp çöpe atsaydım biliyorum ki o da öyle yapacaktı. Burada geldiğim nokta şu. Çocuk bal mumu gibidir. Ona şekil vermek için doğru davranmalıyız. Örnek olduğumuzu asla unutmamalıyız…