Sevgili okurlar, Brüksel penceresinden baktığımızda son gelişmeleri izah etmemiz gerçekten zor! Gelişmeler öyle baş döndürücü bir hızla oluyor ki, anlayana aşk olsun! İşte Türkiye’nin güney doğusunda, hatta bazı iç bölgelerde PKK Terör Örgütü, kaos yaratmak, şiddeti dayatmak, halkın huzurunu kaçırmak, siyaseten bir belirsizlik yaratmak üzere, asker, polis, sivil, memur dinlemeden önüne çıkana ateş ediyor! Bununla da kalmayıp, hala bazı kentlerde,’ kimlik kontrolü, öz yönetim adı altında vergi toplama, yargılama, yol kesme, hendek kazma..’gibi eylemlere devam ediyor.. Bunlar elbette kabul edilir bir durum değildir.. PKK Terör Örgütü’nün bu şiddeti, Avrupa’da da kabul görmüyor.. Kim insan öldürmeyi, düzene silah çekmeyi, demokrasiye başkaldırıyı mübah görebilir? Böyle bir şeyi Türkiye Cumhuriyeti Devleti kabul edebilir mi? Türk Milleti bu duruma ne der? Ancak el altından, bu ‘Haçlı İttifakı’ ruhu hala Türkiye ile uğraşıyor! Türkiye’nin kalkınmasını, silkinmesini, kendi ayakları üzerine durmasını istemeyenler var ve var-olacaktır da!? İşte bu zihniyetin neden olduğu sıcak savaş bölgelerinden gelenlere Türkiye kucak açmadı mı? Hala bu savaş mağduru insanlara sıcak aş, sıcak yuva ve sevgi sunmadı mı? Sahi bundan öte yapılacak ne idi? Irak, Suriye, Afganistan, hatta Kuzey Afrika ülkelerinde kaosa neden olan ülke Türkiye mi? Bu acı savaşın asıl kahramanları şimdi neden ortalıkta yoklar dersiniz? Bu yollara düşen, denizlerde boğulan ve yaşanacak yerlere kaçmak isteyenlere neden kapıları kapattılar ki? Kısacası bu Avrupalıların, hatta Amerikalıların yaptığını nereye koyacağız? Savaşı çıkart, arı kovanına çomağı sok, sonra ortadan kaybol ve tüm bu işin yükünü, faturasını Türkiye’ye kes! Oldu mu? Müttefiklik bu mu? Söylermisiniz, Türkiye kiminle mücadele edecek? Türkiye kime güvenecek? Türk Halkı’nın milli refah payını, bu savaş mağdurları ile paylaşması yetmezmiş gibi, şimdi tekrar hortlatılan ‘PKK Terör Örgütü’ ile de mücadele etmesini nasıl yorumlayacağız? Nedir bu Türkiye’nin başına sarılan belalar? Biri bitmeden, biri geliyor! Öte yanda ise siyasi belirsizlik, var-olan demokrasiyi sahiplenme çabaları! Kör-topalda işleyen bir demokrasisi olan Türkiye’de, ‘ Aldatıldık’ bağlamında, gündemden gitmeyen ‘ Paralel yapılar’ ne olacak? Biri bitirilse bile diğerinin hortlatılmayacağı garanti olmayan bu ‘paralel yapıların’ Türkiye dışındaki uzantıları nasıl oyun dışı bırakılacak? Kısacası Brüksel Penceresi’nden manzara pek hoş gözükmüyor! Şöyle Brüksel Penceresi’nden Sakarya’ya bir zoom yapacak olsak, İl genelinde bile durum ciddi.. Sele teslim olmuş bir Sakarya fotoğrafı, her şeyi ortaya koyuyor! Neresinden baksan, ilimiz tel, tel dökülüyor! Tereciye tere satacak halimiz yok! Basın mensubu arkadaşlarımız bu durumu, pek te güzel sayfalarına yansıtıyorlar! Demek ki, Sakarya’da da birçok iş rayında gitmiyor! Tüm bu durum, sel, afet, kader bağlamında, ne kadar da hazırlıksız olduğumuz ve hatta vurdumduymaz olduğumuz apaçık ortada! Ülkemin bir güney doğusuna, bir de kendi bölgemize mercek tuttuktan sonra, tekrar Brüksel’e dönelim.. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Ekim 2015 günü(yani bugün) Strasburg’a geliyor.. Orada bir halk buluşması gerçekleştiriliyor.. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da orada, ’Teröre Karşı Tek Ses’ adı verilen toplantıda konuşacak.. Neler söyleyeceği elbette şimdiden merak konusu! Bu toplantı için Belçika’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a salon tahsisi yapılamadı! Bu manidar bir durum! Zira, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Strasburg’tan sonra Belçika’ya geçecek.. İki günlük yoğun bir çalışma programı öngörülüyor. Türkiye ile Belçika, bugüne kadar gerçekleştirilemeyen, büyük bir kültür projesini hayata sokacaklar.. ‘Europalia’ adı verilen bu proje ile Belçika’da Türkiye’nin farklı yüzünün tanıtımının yapılması sağlanacak. Daha önceleri bu projeye talip olan Türkiye’nin hevesi, ayrılıkçılar ve terör örgütü PKK yandaşlarının girişimleri ile yarım bırakılmıştı!.. Şimdide benzer girişimler var! Ancak, Belçika Kraliyet Ailesi, bu projeye büyük önem veriyor. Belçika-Türkiye ilişkilerinin yeni bir ivme kazanmasından yana tavır sergileniyor. Bu ziyaret bu açıdan çok önemli.. Belçika Krali Philippe ve eşi Kraliçe Mathilde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, iki ülke dostluğuna yaptığı katkılardan ötürü bir madalya ile onurlandıracaklar. Ayrıca yüklü programda, Kraliyet Ailesi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaretine verilen önemi gösteriyor. Koalisyon Hükümeti Liberal Grubu da bu ziyareti önemsiyor. Bu bağlamda Başbakan Charles Michel, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Didier Reynders’in ayrı bir çabası da söz konusu.. Ziyaret sadece Belçika ile sınırlı değil.. AB (Avrupa Birliği) cenahı ile da yapılacak önemli görüşmeler var. Bu görüşmelerde özellikle, Suriye, Irak ve Mülteci sorunun gündeme gelmesi bekleniyor. Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, AP Başkanı Martin Schultz, AB Konsey Başkanı Tusk, AB Komisyon Başkanı Juncker ile buluşması bu bakımdan büyük önem arzediyor. Kısacası Türkiye, iki gün Brüksel’e kilitlenecek.. Buradan verilen mesajların anlamı ve hikmeti büyük.. Bu ziyaretin gerçekten Belçika-Türkiye dostluğuna yeni ufuklar açması temennimiz.. AB’nin kurucu üyesi olarak Belçika’nın uluslar alandaki varlığı ve ağırlığı inkar edilemez.. Bakalım ne tür açıklama ve gelişmelere tanıklık edeceğiz?.. Bekleyelim, görelim! GEÇMİŞ OLSUN! Hürriyet ve diğer gazetelere yapılan saldırı ve baskılar yanında gazeteci-yazar Ahmet Hakan’a yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bu tür saldırılar ile bir yere varılamayacağını herkes biliyor. Daha itidalli ve sabırlı, hoşgörülü olmalıyız..