Gerçekten bir türlü anlamıyorum… Söylemler çok umut verici, çok sevindirici… ‘Yeni Türkiye’de her şey güzel olacak…’ , ‘Ekonomi tavan yaptı…’ Vs…

**

Madalyonun arka yüzüne bakıyorum; Elektriğe yüzde 9, doğalgaza yüzde 9 zam… Son üç yılda doğalgaza yapılan zam oranı yüzde 59.9… Yine son üç yılda elektriğe yapılan zam oranı yüzde 38.9… Bu zamlar yapılırken, ‘doların anormal yükselişi’ sebep gösteriliyor…

**

Ama bir bakıyoruz, Avrupa’da doğalgaz fiyatları son üç yılda yüzde 22.1 oranında gerilemiş. Bu konuda kısa bir analiz aktarmak istiyorum…

**

‘..Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, enerji maliyetlerinin ve doların yükselmesini gerekçe göstererek elektrik ve doğalgaza yüzde 9 zam yapılacağını açıkladı. Ancak geçtiğimiz iki yıl içinde küresel piyasalarda doğalgaz fiyatları yüzde 22.1 düştü. Küresel doğalgaz fiyatları üzerinden elde edilen araştırma sonuçlarına göre Avrupa'da doğalgaz fiyatları 2012 yılının ekim, kasım ve aralık aylarının ortalamasında 11.73 dolar olarak hesaplandı’

**

‘Buna karşılık, bu yıl Ağustos ayında ise doğalgaz fiyatları 9.14 dolar seviyesine kadar çekildi. Böylece, doğalgazın 2012 yılı son çeyreğindeki ortalama 11.73 dolarlık fiyatıyla, 2014 Ağustos ayı fiyatı karşılaştırıldığında, Avrupa doğalgazı fiyatının yüzde 22.1 düzeyinde gerilediği görülüyor..’

**

‘Güçlü Türkiye’ , ‘Yeni Türkiye’ , ‘Ekonomi tavan yaptı’ Tamam da bu tablo ne? Ben, Güçlü Türkiye’de, Yeni Türkiye’de, ekonomisi tavan yapmış bir Türkiye’de, böylesine acımasız zamlarla yaşamak istemiyorum. Avrupa’da doğalgazı aynı yerlerden alıyor da, onlarda fiyatlar gerilerken, bizde neden yükseliyor?

**

Zamlar içir gerekçe ‘Doların anormal yükselişi’ Peki, bu doları anormal yükselten, doğalgaz tüketicileri olan ben, sen o mu? Veya, elektrik tüketicileri mi? Doların yükselmesine çözüm bulunamıyor, bunun sopasını tüketici yiyor!..

**

Bir emeklinin aldığı 30-35 lira zam, tek bir doğalgaz veya elektrik faturasıyla geriye gidiyor. Böyle mi olmalı Yeni Türkiye veya Güçlü Türkiye?

**

Bu zamma, sadece doğalgaz ve elektrik zammı olarak bakanlar feci şekilde yanılıyor. Zira elektrik ve doğalgaza gelen zam, imalat sektörü başta olmak üzere bir çok sektörde üretilen ürünlerin zamlanmasına neden olacak. Anlayacağınız iğneden ipliğe zamlar yolda.

**

Bu zamlar nedeniyle sabit gelirlilerin, emeklilerin yaşam kaliteleri her geçen gün daha da düşüyor. Açık söylüyorum ben; gerçeklerle iç içe yaşadığım böyle Türkiye’de değil, iktidarın her fırsatta anlattığı, televizyonlardaki reklam kuşakları gibi, pembe bir Türkiye’de yaşamak istiyorum…

2 Eylül 2014

 

İKİ ŞİKAYET…

BİR: İlk şikayet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, Adnan Menderes Caddesi’ne bakan Acil Giriş Kapısı önünde yığılan minibüs dolmuşlarla ilgili. M.K rumuzlu emekli bir öğretmenin şikayetini aynen aktarıyorum;

**

‘..Ferruh Bey, lütfen dile getirin. Araçların nerelerde klakson çalmaması gerektiği genelgelerle açık olarak yasaklanmıştır. Klakson çalınması yasak olan yerlerin başında hastanelerin bulunduğu, hastanelere yakın yerlerdir. Böyle olmasına rağmen lütfen sizde gidin görün; Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Acil Girişi sanki minibüs dolmuşların bir panayır yeri gibi. Kapıya dizilen dolmuşlar, bir yolcu kapmak için farklı farklı klaksonlarını sürekli çalıyorlar’

**

‘Bu da, gerek hastanedeki, gerek hastaneye giren-çıkan hasta yakınlarını inanılmak ölçüde rahatsız ediyor. Bırakın rahatsızlığı, hastane yakınında klakson çalmak madem yasaksa, bu yasağa karşı minibüs esnafını neden hiçbir görevli uyarmıyor? Neden kanuni yaptırımlarını yerine getirmiyorlar. Bu konuda yetkilileri, sizin yazınızla göreve çağırıyorum…’  

**

İKİ: İkinci şikayet ise perakende yiyecek satışı yapan bazı işyerleriyle ilgili. S.U rumuzlu bir topkancı tüccar. Bu şikayeti de aynen aktarıyorum;

**

‘Bir dönerciye gidiyorum, veya bir köfteciye… Döner veya köfte paket yaptıracağım. İlgili kişi, kesilen döneri veya hazırlanan köfteyi sarmak için kağıda uzanırken, elini diline götürüp ıslatıyor, ondan sonra kağıda sarıyor’

**

‘Döner veya köfte bu şekilde kağıda sarıldıktan sonra, bu kez poşete uzanırken, o el bir kere daha dile gidiyor. Hepsinde değil ama bazı işyerlerinde parmaklarını ağzına sokmayı alışkanlık haline getirmiş çalışanlar var. İnsan öğreniyor. Lütfen yazın da, bu tür işyeri sahipleri çalışanlarını bu konuda daha sık denetlesinler. Zira, kaybeden çalışan değil onlar oluyor aslında..’