Sakaryaspor Başkanı İbrahim Nalbant dün yaptığı kısa bir yazılı açıklamayla istifasını verdi…
Başkan olmasını hiç istememiştim…
İstifa kararı almasına da sevindim açıkçası…
Sakaryaspor Genel Kurulu öncesi, 13 Haziran’da sosyal medyadan yaptığım paylaşımda şunları yazmıştım:
“Sakaryaspor başkanlığına soyunan İbrahim Nalbant’ı 32 senedir tanırım…
Kendisine sesleniyorum:
Sakaryaspor için varını yoğunu ortaya koyacaksın…
Paranı pulunu, zamanını harcayacaksın…
Ama ne yaparsan yap kulübün borcu bitmeyecek…
Senden gayri kimse para falan vermeyecek…
Para olmadığından şampiyonluk da gelmeyecek…
Bütün gayretine, iyi niyetine rağmen kimseyi memnun edemeyeceksin…
Sürekli eleştirileceksin…
Hatta arkandan hiç hak etmediğin dedikodular yapılacak…
Gel bu kardeşini dinle ve aday olma İbrahim abi…
Yıpratma boşu boşuna kendini!”
Evet, aylar önce aynen bunları yazmıştım…
Ama Sakaryaspor başkanlığı senin çocukluk hayalindi…
Herkesin müptelası olduğu bir uğraş vardır ya hani…
Sen de spora, futbola, Sakaryaspor’a müptela idin…
Ama bak ne oldu!
Bilemediler kadrini kıymetini…
200 bin TL parayı kulübe hibe ettin…
Yetmedi, nakit sıkıntısı yaşanınca 1 milyon 300 bin TL daha verdin…
Sen daha o koltuğa oturmadan başladılar vaveyla koparmaya!
Vay efendim; İbrahim Nalbant’tan başkan mı olurmuş!
Yok efendim; başka adam mı kalmamış…
Kendileri çok büyük adam ya güya; küçümsemediler seni…
Kendilerince hor ve hakir gördüler…
Senin ne zorluklarla bu noktaya geldiğinden bihaberdiler çünkü…
Ama ben bunun yakın tanığı idim…
Sen, seni okutmak için hem bakkallık, hem berberlik yapan bir babanın oğlusun…
Mustafa Amca seni çocuklara çiklet satarak okuttu…
O küçücük dükkanında sabahın köründen akşamın karanlığına çalıştı durdu ve doktor çıkarttı seni..
Sen Erzurum’un -20 derece soğuğunda yıllarca dirsek çürütürken, rahmetli anacığın senin yollarını gözledi…
Diş hekimliğine başlar başlamaz “Nereden ve nasıl” geldiğini bilen bir insan olarak yaptın işini…
“Ben günde 50 TL yevmiye ile çalışan inşaat işçisinden 60-70 lira diş çekim parası alamam” dedin…
Kimisinden yaptığın işin yarı parasını aldın, kimisinden hiç almadın…
Parası olan verdi, olmayana taksit yaptın, vade verdin…
Ödeyen ödedi borcunu, ödeyemeyenin ardına düşmedin…
Tıpkı baban gibi senin de ne gecen oldu ne gündüzün…
Sabahın 9’undan akşamın 10-11’lerine kadar çalıştın…
Milletin ağız kokusunu çektin!
Her ne kazandıysan tırnaklarınla, alnının teriyle kazandın…
Garajlar Taçspor başkanı iken de çok para harcadın…
Zaman zaman yanına gelir, “Yahu ağabey bu kadar para bir kulübe harcanır mı? Hayır yapsan daha iyi” derdim…
“Bu takımda oynayan ve ev geçindiren çocuklar var. Zaten üç otuz paraya top oynuyor çocuklar. Evlerine ekmek götürüyorlar. Hem gençleri spora teşvik ediyorum, kötü alışkanlıklardan uzak tutuyorum. Bu da hayır sayılmaz mı” derdin…
Hep verdin abi, hep verdin…
Adapazarıspor’a da verdin…
Sakaryaspor’a da verdin…
Yılların emeğini ve alın terini verdin…
Çoluğunun çocuğunun rızkından kesip de verdin…
Sadece para da değil zamanını verdin…
İşyerindeki mesainden kesip verdin…
Ailene ayıracağın zamandan kesip verdin…
Sağlığını sıhhatini verdin…
Sinir stres sahibi oldun çıktın…
Ama ne oldu, daha en başında verdikleri sözü tutmadı etrafındaki bazı insanlar…
Daha yolun başında terk edip gidinler oldu seni…
Taraftara yaranabildin mi peki?
Ne gezer!
3 mağlubiyette tefe koydular seni…
Hayatında bir baltaya sap olamamış, Sakaryaspor’a delikli kuruş katkı yapmamış, üstüne üstlük bu takıma bir de zararı dokunmuş bazı adamlar başladılar ateş etmeye…
Sahte isimlerin arkasına sığınan korkaklar, klavye başından delikanlılık (!) yaptılar…
Türlü türlü yorum ve hakaretlerle sabrını zorladılar…
Çok bilmiş kalem erbapları kelleni isteyip durdular…
Sakaryaspor tarihinde görülmemiş bir linçin kurbanı ettiler seni…
Sendeki Sakaryaspor sevgisinin kırıntısı yoktu bu adamlarda bundan eminim…
Ama bozuk para gibi harcadılar…
Sanırım hepsinin başları göğe ermiştir şimdi…
Çünkü böyle adamlar kendi gibi adamları sever…
Senin gibi dürüst, temiz, ahlaklı, parasını helal yollardan kazanan, entrika bilmeyen, dolap çevirmeyen, kuyu kazmayan, kurnaz olmayan adamları sevmezler…
Başkalarına yıllarca göz yumarlar da senin gibi insanlara 7 hafta bile tahammül edemezler…
En azından tesellim odur ki, “Çaldı çırptı, deveyi amuduyla götürdü” türünden dedikodular yapmadılar ardından…
Her kimle konuşsam, “İbrahim Nalbant gerçekten iyi bir insan” lafını işittim…
Yere düşmekle cevher, sakıt olmaz kadru kıymetten der eskiler…
Kurtlar sofrasına da düşsen cevherini yitirmedin…
Bazıları bilemediler kadrini kıymetini belki ama bizim gözümüzde değerini hiçbir zaman yitirmedin…
Biz birbirimizi biliriz İbrahim abi…
Aynı mahalle büyüdük…
Sakaryaspor dediğin bir spor kulübü en nihayetinde…
Dışarda devam eden bir hayat var…
Sakaryaspor’dan bin kat daha önemli şeyler var…
Ailen var, sevdiklerin var, dostların var…
Allah’ın izniyle senin gibi diş hekimi olacak güzel bir kızın, en az onun kadar başarılı aslan gibi oğlun var…
Binlerce hastanın, garibin, gurebanın hayır duaları var arkanda…
Belki de sırf bu duaların hürmetinedir bu yaşananlar…
İstifa etmiş olman senin için bir rahmettir…
Bir an önce sağlığına kavuş, her şeyi geride bırak ve işinin başına dön abi…
Biz seni herkesten çok seviyoruz…
Zerre menfaat ve karşılık beklemeden seviyoruz…
Allah senden bin kere razı olsun!