Ön yargıdan uzak, gördüklerini  olduğu gibi anlatan gezginlerce kaleme alınan seyahatnameler,  Osmanlı Tarihi açısından  büyük bir önem arz etmektedir.

Osmanlı toplumunun sosyal yapısı/yaşantısı hakkında son derece ilginç ve bir o kadar da özgün detaylar muhteva eden bu seyahatnameler, yazıldıkları dönem hakkında okurlarına çok önemli bilgiler vermektedir.

Şimdi gelin, seyyahların Osmanlı toplumu hakkında neler söylediğine kısaca bir göz atalım:

Hermann Scherer (Alman)

“Esnaf Türklerde, eski ve iyi bir gelenek olan ağırbaşlılık ve dürüstlük varlığını hala sürdürmektedir; Türklerin dükkânından alışveriş yaparken fiyat üzerine yırtınırcasına pazarlık yapmak, kandırmaya ve hile yapmaya çalışmak yoktur.”

Hans Barth (İsviçre)

“Bir Türk evi için önemle vurgulanması gereken özellik, hayvanlara dahi yetecek kadar bir misafirperverliğin bulunmasıdır; her Türk evinin çatısında birkaç leylek ve kumru, kapının önündeyse bir köpek devamlı vardır ve hepsi de gönlü gibi eli de açık olan ev sahibinden beslenmektedir.”

Ida Pfeiffer (Avusturya)

“Güzel ve övülmeye değer bir kurum, muhtaçlar için tüm camilerin yanına kurulan aş evleridir. Burada fakir Müslümanlar pilav, fasulye, salatalık, vs. gibi basit öğünlerle devletin harcamasıyla beslenirler.”

Georgina Max Müller (Alman)

“....Fakat sokaklarda kavgaya pek rastlanmıyor. Hele sarhoş erkeğe veya sarhoş kadına hiçbir yerde rastlanmaz. Şayet bir sarhoş görürseniz bunun bir Türk olmadığına emin olabilirsiniz.”

Jean de Thévenot  (Fransız)

“Doğuştan Türk olanlar dürüst insanlardır ve dürüst insana ister Türk ister Hristiyan isterse Yahudi olsun, saygı duyarlar. Bir Türk’ü olduğu gibi bir Hristiyan’ı da aldatmanın veya soymanın caiz olmadığına inanırlar.”

G. Antonie Olivier (Fransız)

“Türkiye'de çoğunlukla buluğ yaşından önce veya hemen bu yaşlarda iken satın alınan kız veya erkek esirler, İslâm dini esaslarına göre, evin öz evlatlarından asla ayırt edilmeksizin büyük bir sevgi ve şefkat içi nde yetiştirilir.”

Henry Munro B.J. (İngiliz)

“Osmanlılar, yeryüzünün sadece en nazik insanları değil; aynı zamanda en temiz insanlarıdır. Gerçek şu ki, nezaketsiz nezafet hiçbir şey ifade etmez. Osmanlılarda temizlik, sadece basit sıhhî endişelerden değil, onların bütün ahlâkî ve dinî tabiatlarının gizli membalarından kaynaklanmaktadır.”

Edmondo de Amicis (İtalyan)

“Yüzler, eller, ayaklar tertemiz, yamalı kıyafet pek az ve hele kirlisi hemen hiç yok. Bütün sosyal sınıflar arasında umumî ve karşılıklı bir hürmet ve riayet manzarası göze çarpıyor.”

S. Charles Fellows (İngiliz)

“Sokak kirliliğinin oldukça az olduğu ve insanı rahatsız etmediği bir Avrupa ülkesi daha görmedim. Bir Türk’ün Fransa, İtalya ve Almanya’dakinin aksine sokağa tükürdüğüne hiç rastlamadım....

.... Şu anda Türklere olan hislerim buraya ilk varışımda onlara karşı takındığım ön yargılı tavırdan ne kadar farklı! Hal, tavır, karakter ve bir o kadar da giysilerini kabullenmekle kalmadım, fakat samimi şekilde bağlandım da çünkü burada insanlardaki doğruluk, dürüstlük ve kibarlık gibi en saygıdeğer nitelikleri bulmak için çok aramaya gerek yok.”

Jean du Mont (Fransız)

“Gerçi köpekleri evlerine almazlar, ama sokakta beslerler. Köpekler de beslendikleri sokaktan ayrılmadığı için her mahallenin kendi köpekleri vardı. Türklere göre kedi, köpek ve at gibi eti için beslenmeyen hayvanları öldürmek suçtur...”