Uzunçarşı bu şehrin vazgeçilmesi mümkün olmayan ve tarihi özelliğe sahip alışveriş mekanı olarak, AVM, kapalı, açık farklı işyerlerinin devreye girmesi ile bu özelliğini yitiren bir çarşı durumuna düştü zaman zaman…

Bu hal sadece orada işyeri olan esnafı değil, mazisini bilen herkesi üzdü…

Çarşıyı günümüze uygun bir güzellik içerisinde yenileştirme eğilimi üzerine yapılan toplantılarda esnafla belediye arasında devam ede gelen süreçte, iş uzayınca her kafadan bir ses çıkar hale geldi…

Restorasyon çalışması bir türlü başlamadı gitti…

Hal böyle olunca çarşıyı, üçüncü dünya ülkelerindeki gecekondu çarşılarına benzetenlerin sayısı da her gün biraz daha artar oldu…

Şu anki çirkinliğe bakıp farklı bir benzetmede bulunan grupla sohbet ediyoruz…

Aralarında doktoru var, esnafı var, siyasetçisi var…

Derler ki “Niye yazmazsınız şu çarşının halini…”

Ne kadar anlatsak da yazdıklarımızı, anlaşılan onlar yeterli bulmuyor…

Her gün “Bitirin şu çarşıyı” diye yazsak ve alıp gitse başını feryat figanlar, yine tatmin olmaktan uzak bir düşünce içerisinde olduğu görülüyor esnafın…

Böyle olunca da çarşının bakıp manzarasına yeni yeni yakıştırmalar yapmaktan kaçınmıyorlar...

İşte öyle bir havayı teneffüs ediyoruz, çarşının orta yerinde…

Biri dedi ki “Ağabey, şu güzelim çarşı ne hale geldi.

Burası tarihi Uzunçarşı değil de, sanki Bangladeş’te bir gecekondu semti…

Bakınca üst katlara, bir hüzün çöküyor içime…”

Gurbetçi işçiler çarşıyı gezerken esnafa, “Adapazarı’nda bir Uzunçarşı vardı, biz yanlış yere mi geldik.O çarşı nerede” diye soruyorlar…

Biliyoruz ki Büyükşehir Belediyesi çarşıyı yenilemek adına yola koyuldu ve bir proje hazırladı ancak devreye girmesi için üzerinde ittifak oluşması lazım…

Bürokrasi hızlı işlemiyor…

Yazışmalar, kararlar uzayıp gidiyor…

Son olarak Büyükşehir Belediyesi’nin, istimlak bedellerini yatırmaya başladığı biliniyor…

Esnafın gözü parada değil, onların en başta gelen arzusu çarşının ikinci katlardan itibaren üstünün kapatılması…

Bu yapılmadıktan sonra onları mutlu etmek zor...

Büyükşehir Belediyesi ise yasaların dışına çıkmadan işi bitirmek istiyor…

Başkan Toçoğlu, “Önceliğimiz yeni bir yapılaşma ile çarşıya vizyon katmak üstünün kapatılması ise her türlü yasal işlemler bittikten sonra düşünülecek iş” diyor, haklı olarak…

Esnafın bundan gayri bir şansı da yok…

Sabretmek ve geçmişte rahmetli Ünal Ozan’ın yaptığı gibi, zamanı geldiğinde çarşının üstünü kapatmak en doğru yol…

Ancak esnaf aceleci, beklemeye tahammülü yok...

Böyle olunca da bir türlü vurulamıyor kazma…

Bir de tek tek dökülmeye ve bozulmaya durmuş yer döşemesi var ki berbat mı berbat!

Sanırım bu projede de, Batılı ülkelerde benzer çarşılarda kullanılan taşlar döşenir…

Çarşıda sabır taşı çatlamış…

İsteniyor ki başlansın ve bitsin; Bangladeş çarşısı olmaktan çıksın, şehrin alışverişte yüreğinin attığı tarihi çarşı…