Hallac-ı Mansur’un hatırından bir gün şöyle bir şey geçti. Hz. Peygamber Mîrac gecesinde acaba niçin sadece müslümanlar için af diledi de: Ya Rab bütün insanları bağışla demedi. Bunun üzerine uyku ile uyanıklık arasındayken Hz. Muhammed (s.a.v) mütemessil olarak kendisine göründü ve şöyle buyurdu: “Bizim her dilediğimiz Hakk’ın fermânıyladır. O öyle istediği için o şekilde dua ettim.” Bunun üzerine Hallac-ı Mansur sarığını başında çıkarıp Resûllulah’ın huzûrunda kerâmet gösterdi. Oysa bu hoş bir şey değildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber buyurdu ki: “Bu kerâmet ve sarık ile başını dahi vermek gerekir, ta ki ben râzı olayım.” İşte hakîkatte onun katline sebep bu meseledir, Ene’l-Hak sözü de bahane oldu. Nitekim o darağacı üzerinde: “Ben bu işin niçin başıma geldiğini biliyorum. Onun için yüz çevirmem.” diyordu.
*
Hallâc’ın dara gerilişine dair kıssalara telmih yapılan beyitlerden bazıları şunlar:

Salındı dâr-ı ‘ukbâya cihândan göçdi çün Mansûr
Hakîkat gülşeninde gördüm ol serv-i hırâmânı
(Nev’î)
“Mansûr ahiret evine yürüdüğü ve cihandan göçtüğü için, o yürüyen serviyi (Mansûr’u) hakikat bahçesinde gördüm.”
*
Sen seni elden bırak dost yüzüne sensiz bak.
Mansûrlayın Ene’l-Hak dahi sebük bar gerek.
(Yûnus Emre)
Mansûr gibi Ene’l-Hakk diyebilmek için yükün hafif olması gerekir. Yani kendi varlığından fânî, Hakk’la bâkî olmak icab eder. ‘Sen çıkarsan aradan, kalır seni Yaradan.’
*
Ene’l-Hak deyip olalım ehl-i dâr
Çün ol turre-i tâb-dâr öldürür
(Şeyhî)
(Ene’l-Hak deyip darağacına asılalım, çünkü o kıvrım kıvrım bükülmüş saç lülesi, öldürür.)
*
Aşk meydanında Mansûr olamaz zahid-i saht
Çekemez her nice nerm ise kemanı Hallâc
(Necâtî)
(Katı zahid aşk meydanında Mansûr gibi olamaz. Hallac ne kadar yumuşak olsa da yayı çekemez.)
*
Çeşm-i hak-bîn yok cihânda yoksa şâh u meyvesi
Her dırahtın dâr ile Mansûr şeklin gösterir
(Nevres-i Cedîd)
‘Dünyada hakikati gören göz yok. Yoksa her ağacın dalı ile yemişi, Mansûr ile çekildiği dârı gösterir.’
Yalnız ehlullâh değil ağaç dalı ile yemişine varıncaya kadar bütün mevcûdâtın manevî bir lisân ile Ene’l-Hakk söylediğine işaret vardır.
*
Tecellî şevki dîdârın beni mest eyledi hayrân
Ene'l-Hakk sırrını candan anın’çün kılmazam pinhân
(Eşrefoğlu Rûmî)
‘İlmin bir nevi vardır ki saklı eşya gibidir. Onu âlim-i billâh olanlardan başkası bilmez. Âlim-i billâh olanlar da ondan bahs edince gaflet ehli bulunanlar inkâr ederler.) Hadis-i Şerif
İlm-i ledünnî ve ilm-i esrâr, enbiyâya ve evliyâya ilham olunur.
*
‘Biz habîbin zülfünün dârında Mansûr olmuşuz/Aşk ile çün kim Ene’l-Hak’dan haberdârız bugün’ diyor Aşkî.
*
Ben de kendi hâlimce Mansûr’um işte!