Yazının başlığı, size çok şey ifade eder, sanırım!

Aslında sadece armut değildir, dibine düşen…

Yaşayan, yaşatılan her şeyin ortak özelliğidir genellikle…

Örneğin bir futbolcunun veya gazetecinin ya da turizmcinin oğlu-kızı çoğunlukla aynı meslekle sürdürür hayatını…

Engin Arapoğlu yine iyi bir iş başarmış…

Bir zamanlar, 1966-70-80’li yıllarda bu ilin kültürel ve sanatsal açıdan fahri temsilcisi gibi hareket eden ve o zamanlar kimselerin cesaret edemediği etkinliklere imza atan organizatörü Hamdi Özarutan’ın oğlu da baba mesleğine yakın bir iş kolunu seçmiş, Bodrum ve Uludağ’da iki büyük otelin genel müdür olarak…

Kendi gurbette olsa da ana kucağı-baba ocağı, bu ili gündeminden düşürmeyen genç turizmci Ali Burak Özarutan, yörenin ihmal edilmiş ya da bugüne kadar gündeme getirilememiş turistik değerlerine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulunmuş, Arapoğlu’na...

Ağabeyi de aynı paralelde etkinliklerde bulunan Ali Burak Özarutan bu iş kolunu seçmede babasının önemli rolü ve katkısı olduğunu dile getiriyor…

Türk turizmini tarifte çarpıcı bir dil kullanan genç turizmci Ali Burak, “Türkiye eski Türkiye değil.

Eskiden yurtdışında bizden bahsedilince, mutlu olup seviniyorduk...

Şimdi öyle değil, turizm liginin başarılı takımları arasında yer alıyoruz artık...

Bunu yeterli potansiyelimiz, iyi yetişmiş personelimiz ve birbirinden kaliteli yatırımlarımızla sağladık…

Her krizden daha güçlü çıkarak yol alıyoruz...

Hal böyle iken bu akımda Sakarya, niye payına düşeni almaz, şaşırıyorum.”

Genç turizmci haklı değil mi!

Sakarya ülkenin en önemli kavşak noktasına kurulu, yaylaları, gölleri, kaplıcaları, denizi ile turizm sektörüne açık, elverişli ve de talihli illerin başında gelir oysa…

Tıpkı genç turizmci Ali Burak Özarutan’ın dile getirdiği gibi…

Ancak bu özelliklerden henüz istenildiği kadar istifade edilmiş değil...

İşte buna akıl erdiremiyor insan…

Yani deyim yerindeyse; un var, şeker var ama helva yapacak usta yok anlaşılan!

Örneğin Sapanca, Kırantepe, Karasu, Kuzuluk yöresi ve birbirinden nefis yaylaları ile turistik özellikler taşıyan yerleri doğru yatırımlarla, doğru alıcı ve tüketicilerle buluşturmak, ilimize ve yöremize vizyon katacaktır, hiç kuşkusuz...

İnsanların son yıllarda turizme yani gezmeye, görmeye, eğlenmeye ve dinlenmeye yönelik tatil ihtiyaçları artmış bulunuyor.

Öyle ki tek bir tatil dahi kesmiyor insanları, yılda birkaç kez tatil yapar hale geldik…

O nedenle talepler doğrultusunda cazip turistik yatırımlara gidilmeli ki müşteri çekilebilsin.

Bu yönüyle ilimizin mevcut fakat keşfedilmemiş turistik yöreleri harekete geçirilmeli, yatırımlara gidilmeli, daha fazla vakit kaybedilmeden…

Engin Arapoğlu-Ali Burak Özaturan sohbetinden yola çıkarak gündeme taşımak istediğim son derece önemli ve üzerinde durup düşünülmesi gereken Sakarya turizminden söz ettik…

Bu ilde doğup büyüyen ancak farklı yerlerde edindiği tecrübe ve bilgileri ilimiz adına yorumlayan, Ali Burak Özarutan örneği yetişmiş gençlerin duygu, düşünce ve taleplerine kulak vermek gerekir...