Sevgili okurlar,
Geçtiğimiz hafta sizlere yazımı ulaştıramadım. Bir gazetecinin en büyük üzüntüsü, okurları ile arasındaki iletişimin kopmasıdır. Ancak kasıtlı bir durum yok.
Aslında sevinçli olduğumuz bir hafta idi. Çok sevdiğimiz Akyazılı Nejat Yalçın ile Esra Lort’un düğünleri vardı. Türkiye’den gelenlerimiz ile büyük bir buluşma içinde Akyazı’yı, Sakarya’yı, Türkiye’yi konuşuyorduk..
Hatta izin mevsimine kadar, gelip- gitmeler, bu sohbetlerin odak noktasını oluşturdu. İşte bu noktada biraz halsiz düştüm. Grip hastalığının pençesinden antibiyotiksiz bir şekilde kurtuldum. Ama yazı yazmak, düşünmek, başını kaldırmak, klavyenin tuşlarına dokunmak bile zordu. Buram, buram terlediğim anlarda, ancak telefon edebildim. Sevgili Ferruh Bulut’a durumu ilettim. Özür diledim.
Allah sağlık ve afiyet versin!

Sevgili okurlar,
Belçika’da yaşayan Türkler olarak, seçimlere ve daha da önemlisi izin mevsimine hazırlık yaptığımız bir sırada Türkiye’den gelen haberler ile sarsıldık.
Soma’da yüreğimiz yandı!
Soma kan ağlıyor!
Türk Milleti yas ilan etti...
Acımız büyük
Toprak altından çıkarılan madenci sayısı 299’ü buldu.(Bu yazıyı yazdığım andaki durum)
Ne acı bir durum!
Türk Milleti, bir habbe ekmek savaşında olan madencilerini, hala nedeni belirlenemeyen bir şekilde kaybetmenin şokunu ve acısını yaşıyor!
Bu rakam ilerleyen saatlerde daha da artabilir.
Maden içindeki arama, tarama ve kurtarma işlemleri, yanan maden nedeni ile gecikti..
Bu gecikme, sinirleri gerdi ve insanların öfkesini artırdı.
Brüksel’den de büyük üzüntü ve kaygı içinde Soma’daki kurtarma ve diğer gelişmeleri takip ediyoruz..
Devletin bu kadar umursamazlık içinde olduğuna şahit olmadım!
‘Soma’ya gidelim mi, gitmeyelim mi’ tartışmalarının yaşandığı bir anda, Soma’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başına gelenler ve diğer yansımalar son derece üzüntü verici..
İnsanımız sinirli!
İnsanımız kaygılı!
İnsanımız endişeli!
İnsanımız güvencesiz ve arkasız!
Her şey alelacele yapılıyor!
Ocaktan cansız bedenleri çıkarılanlar, kazılan sıra, sıra mezarlara defnediliyor..
Ne acı bir durum!
Onlar için bir tören bile yapamıyoruz!
Canlar gidiyor, canlar!
Kiminin düğünü, kiminin yaş günü, kiminin bebek beklentisi vardı. Eşi ile çocuğu ile annesi ve babası ile dost arkadaşları ile vedalaşamadılar bile!
Soma kurbanı baba oğulun cenazeleri de yan yana verildi!
Toprağın derinliklerinde bulundular, koyun koyuna!..
Ve yine toprağın derinliklerine gömüldüler..
İşte burası, sözün bittiği yerdir..
Gelen haberler ile irkildik, sarsıldık, ağladık..
Kalbimiz Soma’da kaldı!
Büyük bir sessizlik sonrası, facianın haberleri geldi..
Dünyanın dört bir yanında yankılandı bu kara haber..

Sevgili okurlar,
Sözün bittiği yerdeyiz.
Sinirler gergin, acı büyük.
Ama büyüklerimizde de  endişe verici sinirlilik hali insanı gelecek açısından ürkütüyor.
Ülkenin başbakanı salonlarda, meydanlarda sözlü tacizlere uğruyor!.
Etrafındaki koruma ordusu bile tepkiler karşısında aciz kalıyor!.
Kısacası Soma’dan yansıyanlar hiç hoş değildi..
Yavşaklar!
Şerefsizler!
Defolun gidinler!
Aslında bu geliş önceden belliydi!.
’Fırtına eken, fırtına biçer’ derler ya!
Onun gibi bir şey!
Bu maden kazası, her yanı ile unutulacak gibi değil..
Dile kolay, bugün itibarı ile 299 madencimizin hayatını kaybettiği açıklandı.. Hala kurtarılmayı bekleyenlerin olup olmadığı bilinmiyor!
Bu rakama bile inanlar çok az!
Devlet, resmi rakama inanın diye diretiyor..
Ankara’dan açıklama üzerine açıklama yapılıyor..
Ama Türkiye’nin akortu bozuldu!
Restleşmeler, salonlarda, meydanlarda, televizyonlarda ve gazetelerde sürüyor..
Bu ülkede ‘Paralel yapı’ adına hapse atılanlar, yani diri diri mezara gömülenler hala adalet bekliyor!
Bir ülke insanlarını nasıl düzmece, delil ve sahtekar tanıklarla hapse atar?
İnanılacak gibi değil, ama tüm bunlar Türkiye’de oluyor!
Bir ülke insanı, dün baş tacı ettiği, Cumhurbaşkanını, Başbakanını, bakanlarını, muhalefet liderini nasıl yuhalar?
Akıl ve sır erdirmek mümkün değil..
Görüntüler, daha büyük belaların habercisi gibi!
Herkes çok sinirli!
Kimsenin, kimseye eyvallah dediği yok!
Daha önce de yaşandı bu durumlar, ama bu çok farklı!
Artık insanları kadere razı etmeniz, risk ile susturmanız mümkün değil!
Acı büyük!
Ama bu büyük acıyı, ağır başlı olarak paylaşmak bile mümkün değil?
Bu millete, bu yöneticilere, bu korumalara, bu polislere bir şey oldu?
Öfke ile kalkmanın zararlarını sanımı herkes biliyor..
Bu ülkede birlik ve beraberlik çivisi çıkarsa, Allah korusun!
İşte istenen bu!
Körüklenen bu!
Dayatılan bu!
Aman oyuna gelmeyiniz, gelmeyelim!
Bu ülke, bu güzel memleket bizim!
Aman ha yazık etmeyelim!
Kimse bulunmaz Hint kumaşı değildir..
Bu ülkede kimse alternatifsiz de değildir..
Bu toprak o kadar cömert ki, içinde ne cevherler barındırıyor..
Ele ele vermek, acıyı paylaşmak, ülke zenginliklerini eşit şekilde bölüşmek varken, kavgaya tutuşmak kime ne yarar getirir!?
Büyük, küçük herkes aklını başına almalı!
Büyük, küçük seçtiklerimize güvenmeliyiz..
Güvendiklerimiz de güvenimizi boşa çıkarmamalı!
Cumhuruna, başbakanına, bakanına, valisine, kaymakamına, belediye başkanına, polisine, şefine, memuruna işte bu günlerde büyük görevler düşüyor..
İnsanını kucaklayan, particilik, bölücülük, partizanlık yapmayan, ötekileştirmeyen, bir fikri dayatmayan, tarafsızlık temelinde birbirini anlayan bir Türkiye, her türlü acının, belanın üzerinden kalkar..
İşte Sakarya, o büyük depremin acılarını sarmadı mı?
Ya İzmit, Gölcük, Düzce ve diğer illerde yaşadığımız acılar..
Elbette unutulacak gibi değil!
Dünden ders almış bir siyaset,  yaralarının sarılmasında öncülük etmelidir..
Herkese ‘provokatör’ diyerek işin içinden çıkılmaz..
İnsanlara güvence vermelisiniz!
Bir anda her şey ters-yüz olur!
İşte bunun ayak sesleri Soma’da duyuldu!
AK Parti iktidarı, tepeden tırnağa politikalarını gözden geçirmelidir..
Bu bağlamda Afyon kampından yararlanıldığını hiç düşünmüyorum..
Daha olgun, daha usta,  itidalli olmaya hepimizin, ama hepimizin mecburiyeti var..
İnsanımızın acısı büyük..
Bu acılar, herkesi deler geçer!
Bu acıları, gazlarla,  durdurmaya kalkmayınız..
Bırakınız, insanlar öfkelerini kussunlar..
Devlet, daha hoşgörülü, toleranslı bir şekilde insanına yardımcı olsun!
Bir kesime hoşgörülü, bir kesime tomalı, tazyikli sulu hareket, insanları çileden çıkartıyor..
Sana acılar, bize güzel hayat diyemezsiniz!..
Derseniz, olacaklara hazır olmalısınız..
Acıları bastırmayınız, susturmayınız, paylaşınız!
Ey madenci anası, babası, eşi, yetimi, Allah sabırlar versin! Bir daha böyle büyük acılar bu millet yaşamasın!..
Allah mekanlarını cennet eylesin, bizleri de ıslah etsin!