Sevgili okurlar,
Öncelikle bir konu üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor.
O da, tam 101 gündür ‘IŞİD’ denilen terör örgütü elinde ‘rehine’ konumunda bulunan, ya da ‘alıkonan’ diplomatlarımız ve vatandaşlarımız özgürlüklerine kavuşması hadisesidir.
Türkiye ve Türk Milleti adına başka topraklarda görev yapan, orada Türk Bayrağı’nı gurur ve şevk ile dalgalandıran diplomatlarımız kolay yetişmiyor!
Bazen bin bir güçlük yetiştirdiğimiz, görevlere gönderdiğimiz, çeşitli imkansızlıklar içinde Türk Milleti’ni temsil edenlere yakıştırılan ‘ monşer’ tanımlamasından vazgeçmeliyiz. Maalesef siyasetçiler bir çıkmaza düştüklerinde, kolaycılığa kaçıp, bu kesimi suçlamaktadırlar.. Hoş değil, yakışık almıyor!
İşte Musul gibi önemli bir kalede, bir şekilde terör örgütü eline düşen diplomatlarımız, vatandaşlarımız kurtarıldı. Sağ salim yurda döndüler. Elbette ‘bayram’ sevinci içinde bu durumu karşılamalıyız.
Tam 101 gün özgürlükten yoksun kalmak, çilelere katlanmak, sabır göstermek az şey değildir.
Bu vesile ile siyasi şovdan maada, bu insanlarımızı bayram sevinci içinde kucaklamak, iktidardakilerin hakkıdır. Gelenlerin sevinci, ağlaşmaları, kucaklaşmaları gerçekten yürek dağlayıcıdır. Allah bir daha böyle durumlar yaşatmasın!.. Türk Milleti, bunu asla unutmayacaktır. Zor bir süreçti, aşıldı. Artık Türkiye kenetlenmeli ve içte dışta düşmanı gücünü göstermelidir. Bundan alınacak, çıkarılacak çok dersler var.
Bir kere ASALA denilen, Ermeni terör örgütünün şehit ettiği diplomatlarımızı da unutmamamız gerekiyor..
Bu diplomatlarımızı, ‘monşer’ diye ansak bile, onlar bizim insanlarımız, evlatlarımız!
* * *
Irak’tan gelen bu diplomatik başarı bizleri de mutlu etti. Bu bayram sevincinin Brüksel’e yansıması da önemliydi.
AB yolunda, yeni bir ‘AB Stratejisi’ açıklayan ve yeni öngörüler ile Brüksel’e gelen AB bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır’ın Brüksel’deki temaslarına bizlerde tanıklık ettik.
Gerçekten eli dolu, dolu Brüksel’e gelen Bakan Volkan Bozkır, Türkiye’nin rotasının AB üyeliğinden geçtiğini bir kez daha teyit etti. Bir iki üç yıldır sürüncemede olan ilişkilerin tekrar ivme kazanması için gerekenin yapılacağını ilk temaslarında verdi.
Brüksel’deki ‘büyükelçilik’ dönemlerinden tanıdığımız, sonra AKP’ye katılan ve milletvekili olan, sonra TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak görev alan Volkan Bozkır, çok iyi bildiği AB koridorlarında şimdi ‘bakan ‘ ve ‘başmüzakereci’ sıfatı ile dolaştı. Başı dik, konusuna hakim, Brüksel’i iyi bilen ve ayakları yere sağlam basan Bakan Volkan Bozkır, Brüksel’den önemli mesajlar verdi.
Bir kere Türkiye’nin yapacakları vardı. Ön algıları değiştirmek gerekiyordu. Bunu yapmak için siyasi irade gerekiyordu. Ayrıca AB ülkeleri ile iletişimi daha da hızlandırmanın gerekliliğine dikkat çekti.
Şimdi Türkiye’nin, yeniden AB rotasına döndüğüne tanıklık ediyoruz.. Bunun önemli nedenleri var elbet. Bir kere Türkiye’nin çıkarının nerede olduğu, iyi analiz edilmelidir.
Bir kere Avrupa’da 5 Milyona yakın insanımız yaşıyor.
Ayrıca ekonomik olarak en büyük alış-veriş yaptığımız ülkeler Avrupa Birliği ülkeleri..
Bir de bu Birlik ile Gümrük Birliği antlaşması imzalamışız..
Tarihi dostluklar, Türkiye’nin stratejik derinliği, Türkiye’nin genç nüfusu, askeri gücü, Ortadoğu’daki gelişmeler..vs. Türkiye-AB dostluğunu gerekli kılıyor.
İşte bu noktada Bakan Volkan Bozkır’ın, Brüksel çıkartması çok önemlidir. Türkiye’de değişin şartları da dikkate aldığımızda, Avrupa’da değişen şartlar bağlamında ilişkileri, süreci tekrar canlandırmada yarar var.
Bakan Volkan Bozkır,’ bana en çok Suriye ve Irak konularında soru gelirdi. Şimdi AB konusunda sorular gelmeye başladı’ diyerek, şu örneği verdi.
‘İstanbul çevre yolunda 80 kilometre hızla giden bir damperli kamyonun, damperi açılıp, üç geçidi yıkarak, canlara mal oluyorsa, durum düşünmemiz gerekir?
Zira bu durum bir AB ülkesinde olmaz? Zira bu kamyonun damperi kalktığında, gaz pedali kilitlenirdi’
Yani Bakan Volkan Bozkır demek istedi ki, Türkiye’nin bir kültür değişimine ihtiyacı var. Bir mentalite değişiminin gerekliliğini ortaya koydu.
İşte bizler hala acımasını beklediğimiz o fasıllardan(dosyalardan) Sosyal Dosya’yı açıp kapatmış olsaydık, Türkiye’deki birçok faciayı çoktan önlemiş olacaktık.
Burada öne çıkan hakim unsur ise AB müktesabatlarına uyumdur.
Bakınız, acı ama bir gerçeği sizlerle paylaşarak ,bu konuyu kapatmak istiyorum:
Her yıl izin döneminde, tam 3 bin kilometre öteden, hasretle, heyecan ile direksiyon sallayan gurbetçilerimizin hiçbiri, Belçika, Hollanda, Danimarka, İngiltere, Fransa, Almanya ,İsviçre ve Avusturya’da kaza geçirmediler.. Allah göstermesin de?
Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Makedonya ve Yunanistan gibi ülkelerde ise bir kaza meydana geldi..
Ya Türkiye!
Evet, vatandaşlarımızın çoğu Türkiye’de kazaya uğradılar ve sevdiklerini bu kazalarda kaybettiler!
Neden?
Çünkü Türkiye’de herkes kendi trafik kuralını uyguluyor da ondan!
AB’ye girmiş, AB’ye üye olmuş bir Türkiye, birçok alanda yeni bir kültür paylaşımını da gerçekleştireceği için üyelik için kolları daha da sıvamalıdır..
Bu manada Bakan Volkan Bozkır’ın da desteklenmesi elzemdir..
Görülüyor ki, AB’siz olmayacak!