Tatar'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"ARTÇI DEPREM SAYISI 7242"
En büyüğü 5,8 olmak üzere şu ana kadar bu depremden kaynaklı Hatay merkezli 116 tane deprem meydana geldi. 3 ayrı depremi dikkate aldığımızda ise şu ana kadar meydana gelen toplam artçı deprem sayısı 7242. Bu çok ciddi bir rakam. Bu 7242 artçı sarsıntının 41 tanesi 5 ile 6 arası büyüklükte, 450 tanesi ise 4 ve 5 arası büyüklükte. Dolayısıyla bu büyüklükteki depremleri bölgedeki tüm vatandaşlarımız hissedebiliyor. Bunun ötesinde özellikle bu büyüklükteki artçı sarsıntılar ciddi şekilde hasarlı binalarda yıkıma neden olabilir. Bu nedenle vatandaşlarımızdan bir kez daha bu tür binalardan uzak durmalarını özellikle rica ediyoruz.

Özellikle dünkü depremden sonra bazı yerleşim yerlerinde ikincil afet risklerini de gördük ve yaşadık. Kimi yerlerde bölgede yerleşim alanlarında kaya düşmesi, heyelan gibi birtakım olayların da geliştiği yönünde sahadan gelen bilgiler var. Bu anlamda da daha önceki toplantılarımızda belirttiğimiz gibi kaya düşmesi ve heyelan tehlikesi olan bölgelerde, yerleşim alanlarında daha dikkatli olunmasını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

"BU SON DERECE RUTİN BİR UYARI"
Dün ayrıca ilk kez son 16 günde yaşadığımız depremler sonrasında bir tsunami uyarısı da yaptık. Bu son derece rutin bir uyarı. Çünkü özellikle karadan, daha doğrusu kıyıdan 100 kilometre içeride meydana gelen depremlerde bu uyarıyı yapmak durumundayız. Türkiye'de bu uyarıyı yapmakla sorumlu kuruluş Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüdür. Onlardan gelen uyarıyı biz burada halka bildirmekle sorumlu kuruluş olarak bu uyarıyı yapmak durumundayız. Dün yaklaşık 2 saate yakın süreyle bu uyarı açık kaldı. Ancak daha sonra böyle bir riskin olmadığı ortaya çıkınca bu uyarıyı kaldırmış olduk.

Boğaziçi Üniversitesi aynı zamanda hem ülkemizdeki 3 ayrı deniz içindeki meydana gelen depremlerdeki tsunamiyi izlerken, diğer yandan da bölgemizdeki 13-14 tane farklı ülkedeki bu tür tsunami hareketlerini izlemekle sorumlu bir kuruluş olarak görevini yapmakta.

"BU DEPREMLER BİRBİRLERİNİ TETİKLEYEREK ARDI ARDINA MEYDANA GELİYOR"
Bugün 16'ncı gündeyiz. Gerçekten ülkemizin bu coğrafyasında yer bilimlerinin son yıllarda yaşadığı ve bu camianın çok alışık olmadığı bir deprem oluşum süreçlerini hep birlikle izliyoruz. Bu depremler çoklu mekanizmalarla ve özellikle birbirlerini tetikleyerek ardı ardına meydana geliyor.

"ANTAKYA FAY ZONU'NDAN KAYNAKLANAN BİR DEPREM"
Hatırlarsanız 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler bizim Doğu Anadolu Fay Zonu üzerindeki 5 ayrı fay parçasını kırarak yaklaşık 400 kilometre uzunluğunda bir yüzey kırığı, bir faylanma meydana getirdi demiştik. Bu faylanmalar sonucunda ise yine yer kabuğunda yaklaşık 7,2-7,3 metreye varan yer değiştirmelerin olduğunu sahadaki gözlemlerimiz sonucunda burada ifade etmiştik. Dün meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki deprem ise Hatay'ın Antakya'nın güneyindeki Antakya Fay Zonu'ndan kaynaklanan bir deprem. Bu fay hemen Antakya'nın güneyinden, Defne civarından, Harbiye civarından başlayarak daha güney, güneybatıya doğru özellikle Samandağ'a doğru gidip oradan deniz içerisinden Kıbrıs'a uzanan bir hat. Bu hat üzerinde meydana gelen bir deprem. Hemen ardından 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Arkasından da şu ana kadar bu depremlerle bağlantılı 116 artçı sarsıntının meydana geldiğini biliyoruz.

"BU DEPREMLER HİÇBİR HATAYI AFFETMEMİŞ DURUMDA"
Bu depremler bize şunu gösterdi. Özellikle birbirini tetikleyecek şekilde olan depremler bir şekilde zemine bağlı, faylara yakınlığına bağlı, sıvılaşmaya bağlı, bölgedeki yapı stokunun niteliğine bağlı çok ciddi şekilde yıkımlara neden oldu. Bu depremler hiçbir hatayı affetmemiş durumda. Dolayısıyla bu anlamda herkesin bir ders çıkarması gereken depremlerle karşı karşıyayız. Tabii burada birçok şeyi dikkate almak gerekiyor. Uzman akademisyenlerden çok ciddi şekilde yararlanıyoruz. Şu anda AFAD'ın ve TÜBİTAK'ın koordinasyonunda gerek sahada gerekse şu anda burada bulunduğumuz AFAD merkez yerleşkesinde çok sayıda akademisyen bu sürece çok ciddi şekilde destek veriyor.

Özellikle bu süreçte bir yandan afet yönetimini gerçekleştirirken diğer yandan aynı zamanda iyileştirme çalışmaları devam ediyor. Bir yandan kalıcı barınma alanlarının saptanması süreci devam ediyor. Uzman akademisyen hocalarımızdan çok ciddi şekilde destek almak bizleri gerçekten mutlu ediyor ve güçlü kılıyor.