Dr. Varım, lipödemin toplumda her 10 kadından birini etkileyen ve simetrik, ağrılı yağ birikimi ile seyreden bir hastalık olduğunu söyledi. “Kalça, uyluk ve bacaklarda yoğunlaşan lipödem, ayakları genellikle etkilemez. Diğer ödem türlerinden en önemli farkı, patolojik yağ hücresi artışı ile seyretmesidir” dedi.

Yanlış Teşhis, Yanlış Yönlendirme

Çoğu hasta, yıllarca sadece fazla kilo ya da selülit olarak değerlendirilip yanlış yönlendirilirken, hem bedensel hem psikolojik olarak zor süreçler yaşadığını ifade eden Dr. Varım, “Lipödem kronik olabilir ama kontrol altına alınabilir. Tedavide amaç sadece görünümü düzeltmek değil, ağrıyı azaltmak, hareket kabiliyetini artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir” dedi.

Beslenme ve Egzersiz Tedavinin Temeli

Lipödem tedavisinde beslenmenin önemine dikkat çeken Dr. Varım, anti-inflamatuar bir diyetin şart olduğunu vurguladı. “Akdeniz tipi beslenme; zeytinyağı, taze sebzeler, balık, kuruyemiş ve tam tahıllar ile şekersiz ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak gerekir” diye konuştu. Düzenli egzersizin ise tedavi sürecinde ve sonrası için şart olduğunu belirten Varım, yüzme, tempolu yürüyüş, pilates ve yoga gibi aktivitelerin lenf dolaşımını desteklediğini söyledi.

Yeni Nesil Tedavi Yöntemleri

Modern tıpta lipödem tedavisinde son dönemde uygulanan yöntemlerden bahseden Dr. Varım, “Almanya, Avusturya ve İsviçre’de yaygınlaşan düşük yoğunluklu şok dalga terapisi (ESWT) ile deri altındaki yağ dokusu yumuşatılarak kılcal damar dolaşımı artırılır, ağrı azalır ve doku yenilenmesi sağlanır” dedi. Haftada 1-2 seans uygulanan bu yöntem cerrahi olmayan, ağrısız bir tedavi seçeneği olarak öne çıkıyor.

Kompresyon Tedavisi ile Lenf Dolaşımına Destek

Varım ayrıca, pnömatik kompresyon cihazlarının lenf sıvısını yukarı doğru yönlendirerek özellikle gün sonunda artan ağırlık ve gerginlik hissini azalttığını belirtti. “Ağrı ve yaşam kalitesine odaklı bu yeni tedavi yaklaşımları, hastalar için umut verici” diye ekledi.

Muhabir: ŞEVVAL GEÇİN