SATSO yeni dönem ilk meclis toplantısını yaptı ve çarpıcı dikkat çekici bir uyarı geldi. İnşaat mühendisi ve SATSO 18. Meslek Komitesi Başkanı İlker Ergül, “Zemin etütleri ve zemin iyileştirme çalışmaları şehrimizde yanlış uygulanıyor. Belediyeler geleneklerini bozmuyor” diye bir tespitte bulunmuş.

Son derece önemsenmesi gereken ve hassasiyetle takip edilmesi gereken bir uyarı. Hele ki bugüne kadar yapılan uygulamalar yanlış ise varacağı yeri bile düşünmek istemem. İçinde yaşadığımız coğrafya ve bize sunduğu gerçeğin ne olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.

Her nerede bir deprem oluyorsa içinde sızıyı hisseden, deprem ve meydana getirdiği acıların her rengini yaşamış insanlar üzerinden deneme yanılma yöntemiyle ya da sorumsuzluk örneği sergilenerek, yanlış uygulamalar yapılamaz.

Ergül’ün ortaya koyduğu iddia bu açıdan çok önemli ve takip edilmeli. Teknik bir açıklama ile tespitte bulunmuş, uygulamada bir yanlış varsa ki iddia bu yönde üzeri örtülmemeli ve gereği yapılmalı.

Yaşadığımız büyük felaket ders almamıza yeterli olamamış anlaşılan. 1943, 1967 ve 1999 depremleri yaşamış, ağır bedeller ödenmiş. Hele ki 1967 ve 1999 depremini yaşamış, tecrübe etmiş kuşak bugün yönetim kademelerinde görev yapmakta.

1999 depremi asrın felaketi olarak literatürde yerini aldı, yaşanılan can kayıpları ve ekonomik kayıplar felaketinde boyutunu tayin ediyordu. Yaşanılan eksiklikler ve aksaklıklar deprem gerçeğinden ne kadar uzak olduğumuzu gösterdi. Maalesef o gün hazır olmadığımıza bugünde hazır değil gibiyiz.

Deprem sonrası birkaç değişiklik yapıldı imar mevzuatında, yapılan düzenlemeler sözüm ona deprem güvenliği adına yapılmakta. İlk önce kat adedi sınırlamasına gidildi ve kat yüksekliği 2 kat olarak belirlendi. O günlerde de çok itiraz edildi, henüz çok katlı ve hasarlı binalar sorunu çözülmemişken kat sınırlaması sorunu çözmez diye.

5 katlı depremden kalma hasarlı bina ve bitişiğine 2 katlı bina izni vermişsiniz neye yarar, hasarlı olan bina yıkılırsa nereye yıkılacak diye her seferinde itirazlar edildi. Sorunun çözümü hasarlı bina sorununu tümden çözmekti. Bu yapılmadığı gibi 2 kat uygulaması bir müddet sonra gevşetilerek kat adedi 3’e çıktı.

Ne yapılmak istendi anlamak mümkün değil, zemin 3 kat yüksekliği kaldırıyordu da önce 2 kat izni niçin çıktı, yok zemin 3 katı o günlerde kaldırmıyordu da sonrasında ne oldu? Zemin değişikliğimi yaşadık ya da zemin ıslahımı oldu?

Rastgele yapılan imar düzenlemeleri, aynı sokakta depremden kalma 5 katlı hasarlı bina ve hemen yanı başında depremden sonra yapılmış güvenli bina kat adedi 2, bir müddet sonra yapımına izin verilmiş 3 katlı bina. Aynı sokağın manzaraları, deprem olması halinde yaşanılacak olanı varın siz düşünün.

Konuyu saptırmak istemem ancak ortaya çıkan ekonomik kaybı da görmek gerekli, özellikle şehir merkezinde sınırlı olan arsa ve üzerine yapılan yapılar ekonomik anlamda bir hayli değerli ve keyfiyet uygulamalar ile kat değişikliği ile ciddi ekonomik kayıplar ve haksızlıklar yaşandı.

Aynı zemin ve farklı kat uygulamaları. Yani daha açık ifade ile 2 kat ile 3 kat farkı, arada yaşanılan ekonomik kayıp. Her iki kat yüksekliğinin depreme dayanıklı olduğu varsayımı ile bu tespiti yapıyorum.

Dönelim Ergül’ün sözlerine, geçiştirilecek bir durum söz konusu olmamalı başta belediye ve ilgili bakanlık temsilcileri iddianın takipçisi olması gerek. Bugüne kadar uygulanan ve yaşanılan eksiklikler nelerdir ve yapılması gereken nedir vakit kaybetmeden durum tespitine ihtiyaç var.

Bu duruma dairde bir açıklama yapılmalı, Ergül’ün sözlerinden tedirgin olmayan yoktur sanırım. Yanlış uygulamalar nasıl bir felaketin önünü açıyor, ne türden sorunlar çıkarıyor…

SATSO meclis toplantısında söylendi ve orada kalmamalı, önce sözün sahibi ve mensubu olduğu kuruluş takipçisi olmalı ardından da ilgili birimler kamuoyunu aydınlatıcı bilgilendirmede bulunmalı.

Ve bunu da bir an evvel yapmalılar.      

Ergül, ‘’belediyeler geleneklerini bozmuyor’’ diyerek neyi kastetti ???