Peygamber Efendimiz’in (SAV) şu sözünü dikkatle okuyalım. “Ümmetimden iki gurup iyi olunca bütün inananlar iyi olur. Bu ikisi bozuluncada bütün insanlar bozulur:alimler ve idareciler.”İlim adamları. Toplumun eğitimini üstlenen kimselerdir. Milleti ilgilendiren her türlü meselede teorik alt yapıyı onlar hazırlar.
Şayet ilim adamları gerçekten milletin eğitimi, toplumun sorunlarının çözümüne kendini adamışsa Aydın vasfını kazanır. İlim ehlinin ahlaki erdemliği bu noktada çok önemlidir. Evvele o sadece Allah rızası için çırpınan öğrenip yaşayan, hem sözüyle hemde yaşayışıyla insanları aydınlatan bir kimse olmalıdır. Muazbin Cebel peygamber (as) davetcisidir. Onun şu cümlesi ne kadarda önemli. O diyorki “vermeyi sevmek bir davetcide bulunması gereken özelliklerdendir.” Hep bir şeyler elde etmek için koşan, dünyalık topluma adına ilim ehli olma havasında olmak aydının toplumdan kopmasını sağlar. Milletin rehberliğini yapacak insanların vasıfları bununla bitmiyor elbette….Yumuşak huylu olmaları, güleryüz, çağının bilgilerine sahip olmaları, günlük sorunlara bilgi üretmeleri, insanların iyiye güzele yönelmeleri için bilgisini en güzel suretle sunmasıda mühim. Günümüzde tebligci vasfını taşıyan az insan kaldı. Olanların mücadeleside katı muhalefet mantığıyla bastırılmaya çalışılıyor. Oysa ki bunlar millete aite değerlerdir. Yıpratılmamalı. Hizmetlerinin önü açılmalıdır.
İdareciler….Bu sınıf insanlarda millet olmanın zorunlu rükünlerinden biridir. İki kişi dahi olsa birini idareci seçmeleri, eylemlerini, işlerini bereketlendirir.
Yöneticilik vasfı her insanda kısmen vardır. Aile bireyleri arasında genellikle baba bu görevi üstlenir. Aşiretlerde aşiretin ittifak ettiği bir lider bulunur. İnsanlığın varolduğu dönemden bu yana bu böyledir.
Bazı insanlarda ise idarecilik vasfı, liderlik özellikleri çok güçlüdür. Bu tür liderlere sahip olan milletler yücelirler. Zayif liderlik vasfına sahip olanlarlada küçülürler.
Evvela bilinmeliki toplum içinde filizlenen her türlü yeteneklerin ortaya çıkışı, gelişmesinde yukarıda bahsi geçen alimlerin büyük bir sorumluluğu vardır.
Toplum içerisinde temaruz etmiş. Liderlerin kendilerine uygun görevlere getirilmeleri milletin boynuna yüklenmiş bir sorumluluktur. İnanan insanlar açısından olaya yaklaştığımızda, insan seçtiği liderin, yöneticinin yaptıklarındanda sorumludur.
Halkın sorumluluğunu üstlenmek hevesle üzerine atlanılcak bir şey değildir. Zira liderlik vasıfları bu yükü kaldırmaya yetmiyorsa, o şahıs hem bu dünyada, hemde öbür alemde zorluklarla karşılaşacaktır. Şu ölçü bir göreve talip olanların nefis muhasebesinde mnemli yere sahip olmalı. “ Allah, halkı bir kulun idaresine verir. O kulda idaresi altındakileri aldatarak ölürse o kuluna cenneti haram eder.” İdareci elinin altındakileri nasıl aldatır? Halkı nasıl kandırır.?
Seçim öncesi verilen vaadler o sebeble ütabik olmamalı:yapamayacağı şeyleri yaparım, yapacağım dememeli. Hele ben iyiyim, onlar kötü anlamına gelecek söz ve imadan uzak durmalı. Yetenekleri o işi üstlenmeye yeterli değilde birtakım behımi arzular onu buna talip olmaya zorlamışsa, daha işin başında halkı aldatmaya başlamış olmaktadır.
Ancak “Allah’ım, ümmetimin bir işine görevlendirilipte onlara sıkıntı verene sıkıntı ver, ümmmetimin bir işine görevlendirilipte onlara iyi davranana iyi davran” Peygamber (as) duasıda gösteriyorki iyi bir idareci millet için önemlidir. Onun bilgili, fetanetli, erdemli olması, adaletle halkı yönetme hassasiyeti altında ezilip çabalamasında yalnız kalmayacak. İlahi yardımla desteklenecektir.
İster küçük bir birime başkan olma, isterse farklı alanlarda olsun yönetime talipolmadan önce mutlaka insanlar kendilerini tartmalıdırlar.
Bu yükün altından kalkabilirmiyim.? Acaba bu sorumlulukta karşılaşacağım imtihan tablolarında ayağım kayarmı? Bu yükü taşıyabilirmiyim?
Mirac olayı gerçekleştiğinde, peygamber (as)’la Cebrail (as)arasında sembolik olayların cereyanı sözkonusu olmuştur. Olaylardan biri şöyledir. “Efendimizbir gurup insan görür. Odun yükleri hazırlamışlar. Kaldırmak için altına girerler. Yükü kaldıramazlar. Kalkar gider daha çok odun toplarlar yüke koyar, yeniden denerler. Defalarca aynı şeyi yaparlar.”
Efendimiz (sav) cebrail (as) hikmetini sorar. O da şöyle der. “Bunlar öyle insanlardır ki üstesinden gelemeyecekleri bir sorumluluğa talip olurlar. Onu bile başaramadıkları halde daima bir üstünü isterler.”
Belediye başkanlığı aday adayları kardeşlerimiz kendilerini iyi değerlendirmelidir. Milletvekilliği adaylığı için hazırlananlarda. Dünyadaki makam ve mevkilerin son durağının mezarlıklar olduğunu unutmasınlar. Mümkünse oraları, hastaneleri, mabushaneleri ziyaret edip güçlerinin sınırlarını yeniden idrak etsinler. Neye talip olduklarının şuuruna ersinler. Sonra Allah’dan hayırlısını dileyerek kararlarını versinler.
Çıktıkları yolda kınayanın kınamasından korkmasınlar. Eleştirilere olumlu yaklaşıp haklılık payı varsa Allah’a sığınıp yenilensinler. Gıybete, hased’e karşı hassas olsunlar. İftiradan sakınsınlar, sadece hak’ka kilitlenip yapabilcekleri hizmetleri anlatsınlar. Olursa “ Allah’ın benim için taktir ettiğine boynum eğri şükürler olsun desinler.” Olmazsa da……