Uzmanlar Uyarıyor: Davranışı değil, altındaki ihtiyacı anlayın!
Toplumda özel gereksinimli çocuklara yönelik en yaygın yanlışlardan biri, sergilenen davranışların isteyerek yapıldığı düşüncesi. Oysa uzmanlara göre bu davranışlar çoğu zaman çocuğun yaşadığı duygusal, iletişimsel ya da regülasyonla ilgili zorlanmaların bir yansıması olarak ortaya çıkıyor.
Ergoterapist Emine Ertürk, çocukların ancak duygusal olarak regüle olabildikleri bir ortamda kendilerini güvende hissedebildiklerini ve ilişki kurmaya hazır hale geldiklerini belirtiyor. Bu nedenle çocuğun bulunduğu ortamda ışık, ses, koku ve dokunsal uyaranların, çocuğun toleransına göre düzenlenmesi büyük önem taşıyor.
Davranış problemi olarak tanımlanan birçok durumun, aslında çocuğun kendini ifade edemediğinin ya da regülasyonunu sağlamakta zorlandığının bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Ertürk, baskı içeren yaklaşımların sorunu çözmek yerine çocuğun stresini artırdığını ifade ediyor.
Uzmanlara göre asıl odaklanılması gereken nokta, davranışın kendisi değil, davranışın altında yatan ihtiyaç. Davranışı bastırmaya yönelik tutumlar yerine, çocuğun duygusal durumu ve çevresel etkenlerin değerlendirilmesi, sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlıyor.
Uzmanlar, özel gereksinimli çocuklara yönelik yaklaşımlarda davranışı bastırmaya odaklanmak yerine, çocuğun ihtiyaçlarını anlamaya öncelik verilmesi gerektiğini vurguluyor. Çocuğun kendini güvende hissettiği ve bireysel özelliklerinin dikkate alındığı bir ortamın, hem gelişim sürecini hem de kurulan ilişkiyi güçlendirdiği ifade ediliyor.





