Benim ta çocukluktan arkadaşım…

6-7 yaşlarındaydık, mahalle aralarında top peşinde koşardık…

Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışıyor…

Taşeron işçi…

15 senedir çöp topluyor…

Evet, tam 15 senedir…

Her gün 5 ila 10 ton arasında çöple cebelleşiyor…

Kaç defa mikrop kaptı, kaç defa hasta oldu; sayısı belli değil…

Aldığı para asgari ücret…

Ocak ayı itibariyle net 1404 TL…

Belediyelerde üst düzey görevli yetkililerin aylık takım elbise parası…

Günlük kazancı 45-50 TL civarı…

Yani bir belediye yöneticisinin öğlende yemeğe verdiği para…

Bu insanlar mı baskı yapacak hükümete de taşeron işçiler kadrolu olacak!?

Yoksa sendika ağaları mı yapacak bu baskıyı?

Oturduğu yerden binlerce TL maaş alan, 4 yılda bir emekli olan, parayı nereye koyacağını bilemeyen sendika başkanları mı düşünecek gariban taşeron işçisinin halini!?

Yoksa her seçimde bu kesime mavi boncuk dağıtan, onlara sürekli ümit veren ve de onları devamlı seçim malzemesi olarak gören siyasiler mi merhem olacak bu insanların yarasına!?

Vah benim taşeronum vah!

Kimin kimsen yok senin kardeşim…

İşçisin sen işçi kal!

Senin de kimsen yok mahalle arkadaşım…

Hani hemen her gün arıyorsun ya beni…

“Kardeşim bize kadro var mı” diye soruyorsun ya bıkmadan usanmadan…

“Kardeşim bir çaycılık olsun, bir bina içi temizlik olsun, bildiğin bir iş var mı” diye soruyorsun ya…

Ben de çare olamıyorum senin derdine ne yazık ki…

“Şu çocuğa yok mu bir iş? 15 sene olmuş çöp topluyor, rotasyona tabi tutulması gerekmez mi? Bunca yılın karşılığı olarak bir kadro verilemez mi” diye soruyorum ilgili ve yetkililere…

Oralı bile olmuyorlar kardeşim…

Sen yine bıkmadan usanmadan beni aramaya devam et…

“Bize kadro var mı kardeşim” diye sormaya devam et…

“Falanca daireye çaycı alacaklarmış, kardeşim var mı be bir tanıdığın” diye sormaya devam et…

Ve şu en can alıcı, beni en fazla yaralayan, beni adeta perişan eden cümleyi kurmaya devam et sen:

“Kardeşim bir kadrolu olayım, söz sana yemek ısmarlayacağım…”

ZİHNİ AÇBA ‘HAYIR’ DİYECEK

Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Zihni Açba, hafta içinde gazetemize açıklama yaparak, muhabirimizin “Anayasa değişikliği için yapılacak oylamada evet mi diyeceksiniz hayır mı” şeklindeki sorusunu cevapladı…

Verdiği cevap karşısında “Açba renk vermedi” diye başlık attık…

Ama bana kalırsa rengini belli etti…

Kanaatim odur ki “Hayır” diyecek…

Nereden mi anladım:

Bir kere, “Gizli oylamada kullanacağım oyu şimdiden beyan etmem doğru değil, o zaman Anayasa’ya aykırı davranmış olurum” diyor…

Oysa kendi genel başkanı, Sayın Devlet Bahçeli “Evet” oyu kullanacağını açıkça deklare etti…

Bu durumda Sayın Açba’ya göre Devlet bey Anayasa’ya aykırı davrandı…

Her milletvekilinin kendi hür iradesi ile oyunu kullanacağını söyleyerek de bir anlamda “Genel Başkanın kanaati beni bağlamaz” demeye getirdi…

Ve de şayet “evet” diyecek olsaydı, Devlet Bahçeli’nin beyanından da güç alarak bunu açıkça söylerdi…

Benim Sayın Açba’nın tüm bu sözlerinden edindiğim izlenim oylamada “hayır” diyeceği yönünde…

Kendisi beni yanıltır mı ya da fikri değişir mi, ilerleyen günlerde göreceğiz…

İSTEYİNCE OLUYORMUŞ

Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve TCDD yetkilileri geçen hafta içinde bir araya geldi…

Yapılan görüşmelerden Ada Treni ile ilgili bir müjde alamadık…

Lakin müjde ADARAY’la ilgili geldi…

ADARAY seferlerinin önümüzdeki günlerde başlayacağı bildirildi…

Açıklamada herhangi bir detay verilmedi…

Sorunun nasıl çözüldüğü, ADARAY’ın işletmesinin Büyükşehir Belediyesi tarafından mı, TCDD tarafından mı yapılacağı belirtilmedi…

Çok da önemli değil bizim için…

Bizim için önemli olan seferlerin yeniden başlaması…

Gelişmeyi memnuniyetle karşılamakla beraber insan ister istemez merak ediyor:

Madem bir araya gelip çözüm bulabiliyordunuz neden bunca zaman beklediniz?

Ve yine soruyor insan: Aynı uzlaşı Ada Treni hususunda da sağlanamaz mı?

GECE YARISI TOPLANTISI

Geçen haftaki yazımda Doğumevi Acil’de yaşanan dramatik kalabalığa değinmiştim…

Bir önceki yazımda da belli konularda şehre sürekli müjde verildiğine ancak bir gelişme yaşanmadığına vurgu yapmıştım…

Hafta içinde AK Partili milletvekillerimiz (Şaban Dişli hariç) Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile bir araya geldi meclis kulisinde…

Gece 01.00 sularında yapıldı görüşme…

Buluşmada 1000 yataklı şehir hastanesi, inşaatı süren 400 yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesi, acil servislerde yaşanan yoğunluk, doktor ve personel açığı gibi problemler gündeme geldi…

Ve tabii klasik olarak Sayın Bakanımız tüm bu sorunların en kısa sürede çözüme kavuşturulacağı müjdesini verdi…

Buluşma planlı mıydı yoksa güzel bir tevafuk mu oldu bilemiyoruz…

Benim tek gördüğüm Sayın Bakan milletvekillerini dinliyor ancak herhangi bir not falan almıyor…

Sanki, “Siz anlatın ben dinleyeyim” havasında…

Hadi o kadar da kötümser olmayalım…

Belki de pür dikkat dinlemiş ve cebinden not kâğıtlarını çıkararak hararetli bir şekilde notlar almıştır…

Ve bakarsınız önümüzdeki günlerde sağlık alanında inanılmaz gelişmeler yaşanır…

Ben de mahcubiyetimden insan içine çıkamaz hale gelirim!