Değerli okuyucular,
Geçen ayki yazımda orman varlıklarından söz etmiştim. Özel ormanlarımızın çok az olduğunu %1 oranında olduğunu yazmıştım. Dünya ormanlarının ise %24 ünü, Avrupa ormanlarının %60-90 ının özel ormanların oluşturduğunu belirtmiştim.
UN, ŞEKER, YAĞ ve de…
Bu unsurların hepsi var, helva yok. Helva yoksa usta yoktur demektir.
Bizde toprak var, su var, güneş var, emek var. Ne yok? İDRAK ve İRADE yok efendim. Veya var da istirahatteydi.
Nasıl mı? Şöyle; yıllar yılı ormanlarımız verimsiz işletilir ve ya işletilmez bekletilir. Sonra da orman ürünleri için ithalata hayli miktar döviz ödenir.
Neyse ki son yıllarda bir şeyler kımıldadı. Gayretler fark ediliyor. Orman Bakanımız Sayın Veysel EROĞLU Avrupalı meslektaşlarıyla yaptığı toplantılarına koltuğunda 20-25 klasör evrakla gidiyor. Özel ağaçlandırmada hızımız iyi.
İyi, ama şu var: Avrupa ülkeleri çalışmalarını oturttu. Biz bu yolda şimdilik yürüyoruz. Oysa ki koşmamız gerekli. Sayın Bakanımız çıktı ortaya koşuyor, koşacak. Ama teşkilatını da koşturacak.
Şöyle ki: özel ağaçlandırmada girişimci projelerinin onaylarını artık Ankara yapmıyor. Yetki Bölge Müdürlüklerine verildi. Bakanlık, bozuk ormanların özel ağaçlandırılması konusunda devamlı olarak teşkilatları aktif olmaya zorluyor.
Hatta Ağaçlandırma Daire Başkanlığı ocak ayında tüm orman teşkilatına gönderdiği bir genelgede şöyle diyor: ”Konu yanlış anlaşıldı galiba. Çalışmalarda bir duraksama var. Özel ağaçlandırma için müracaat edenlerin dosyaları derhal hızlandırılsın, neticelendirilsin”
İŞTE OLDU!...
İşte benim İRADE dediğim de bu. Bu da İDRAK’ ten geliyor tabii. Ülkenin hayat unsuru ormanlar bu iradeyle şüphesiz gelişecektir. Yakındır ki Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Bölge Müdürlüklerine sorsun: Bölgenizde özel ağaçlandırma için kaç müracaat vardır? Kaçını sonuçlandırdınız? Sonuçlanmayan dosya sayınız kaçtır? Neden sonuçlandırılmamıştır? Vb…
 
AT BİNENİN, KILIÇ KUŞANANIN..!
Bu yaklaşım, orman teşkilatını çalışma noktasında zorlar. Direnç oluşturabilir. Yeniden yapılanma ihtiyacı belirebilir. Gerektiği zaman hizmetin özel ormancılık bürolarından satın alınması düşünülebilir.
Nasıl sağlıkta, lojistikte, birçok sahada devlet hizmeti satın alıyorsa, ormancılıkta da satın alabilir. Türkiye’de ormancılık neden tekstil gibi, Türk Hava Yolları gibi olmasın, uluslar arası olmasın? Olsun, at ve kılıç misali…
 
ŞOSE YOL
İşte sayın okuyucular, zihnimden tüm yukarıdakiler geçerken, arabamı keyifle sürdüğüm orman yolunda asfalt bitmiş ve şose yolun lastik sesiyle kendime geldim.
Akyazı-Altındere’den yukarı Çamlıca’ya varmış, Santralin yanından dağ yoluna vurmuştum. Tatlı bir hız, serin bir dağ havası ve tekerleklerin şoseden yansıma sesi beni az önceki zihin atmosferinden çekip almıştı.
Tırmanış Gölyayla’ya doğru idi. Her üç-beş km. sonrası bitki örtüsü değişiyordu. Ihlamurlar bölgesini nefis kokular altında geçtim. Kestaneler tam çiçekte… Bulut gibi adeta.. Daha yukarılarda gürgen ağaçları bir koro halinde paralellik türküleri söyleyerek yolun iki tarafında dizilmişlerdi. Zirveye doğru köknarlar kararlı ve kavrayıcı kollarını gök yüzünü kucaklamaya doğru açmışlar, biz gelmişiz, hiç oralı değiller!
 
GÖLYAYLA
Vardık Gölyayla’ya… Dingin atmosferi, nefis oksijeni ve muhteşem üç boyuttan fazla gelen doğasını size sunan Gölyayla tüm saflığı ile gelenleri karşılıyor. Yayla yerleşimcileri ve ziyaretçileri arasında sevginin ve selamın bir motif olarak hep canlı tutulduğunu hissediyorsunuz.
Kısa yerleşimcilerin diktiği kiraz ve erik ağaçları yeni çiçek dökmüş, meyveye yatmışlar. Belli ki bahar buralara çok geç gelmiş. Meyvelerin olgunlaşmaları sonbaharı bulur herhalde.. Zaman durmuşa yakın.. Adeta başka bir dünyadasınız. Göl etrafını turlarken yer yer piknik yapanları, kebap kokularını duyuyor, görüyorsunuz.
Bu esnada birçok tür kebap arasında biraz enstrümantal hazırlık gerektiren BÜRYAN KEBAP birden düştü aklıma.
Nasipse bir sonraki yazımda bir BÜRYAN KEBAP hikayesi anlatacağım.
Kalın sağlıcakla…