Yüz yılı aşkın bir süre yolcu taşıyan Adapazarı-Haydarpaşa Treni, yüksek hızlı tren (YHT) hat döşeme çalışmaları nedeniyle 2 yılı aşkın bir süredir hizmet veremiyor…
Bu durum başta şahsım olmak üzere, yüz binlerce insanın yüreğinde derin yaralar açıyor, büyük mağduriyetlere sebep oluyor…
Gerek Kocaeli’nin, gerekse İstanbul’un ilçelerine son derece cüzi bir miktar ödeyerek, şehrin göbeğinden trene binip ulaşabiliyordu insanımız…
Vatandaşlarımız için eşsiz bir nimet ve dahi büyük bir devletti bu tren…
Benim de çocukluğum ve ilk gençliğim Adapazarı-Haydarpaşa treniyle yapılan yolculuklarla geçmiştir…
Sayısız hatıralarım, satırlara sığmayacak derecede yoğun hislerim var bu yolculuklara dair…
Bir Leman dergisi, iki de gazete satın alıp 3 saatlik yolculuğu bir çırpıda kat ederdim…
Gazete ve kitaplar yorunca da walkman kulaklarımı takıp Ahmet Kaya’nın eşsiz yorumuna bırakırdım kendimi…
Ne kompartımanı dolduran insanların, ne de vagonların gürültüsü tasa değildi benim için, ne de yolun uzunluğu…


Kafamı pencereye dayayıp uzak hülyalara daldığım ve o artık aşina olduğum istasyonları bir bir geride bırakmanın burukluğunu duyumsadığım muazzam güzel seyahatlerdi bunlar…
Sapanca Gölü’nü görünce, “Hah işte memlekete vardım” dediğim demlerdi…
Kahir ekseriyeti öğrenci ve işçi olan ve bir o kadar da tren yolculuğuna müptela olmuş, biraz da cebini düşünen yaşlı hanım teyzeler ve tonton amcaların vazgeçilmez tutkusuydu tren yolculukları…
Yıllar öncesinden boyalı ve büyülü laflarla propagandasını yapmalarına rağmen hep kafamızda bir “acaba” ile karşıladığımız Yüksek Hızlı Tren masalları, beklendiği gibi mutlu sonla noktalanmadı…
Günde iki sefer duruyor Sakarya’da, o da şehir merkezinde değil Sapanca’da…
Otobüse binip kalkıp gittin, şansın yaver gider de bilet bulabilirsen binersin ancak…
Ben onu bunu bilmem arkadaş…
Adapazarı-Haydarpaşa Treni’ni geri istiyorum…
Sadece ben değil, yüz binlerce insan aynı istekle yanıp tutuşuyor…
Hem öyle yok Arifiye’ye kadar ADARAY’la git, oradan trene binip Pendik’te in, oradan otobüsle aktarma yap falan değil…
Adapazarı’nın göbeğinden binip Haydarpaşa’nın göbeğinde inmek istiyorum…
Değil 3 saat, 5 saat de sürecek olsa eski trenimizi geri istiyorum…

Sezen Aksu haber bekliyor
Tur Organizasyon ve Hamdi Özarutan dendi mi akan sular dururdu bir zamanlar…
Zamanın en gözde sanatçılarını Sakaryalılarla buluşturan efsane bir isimdi Hamdi Amca…
Sakarya’dan başlayan serüvenini kısa sürede ülke çapında bir şöhrete taşımıştı…
Baba dostumdur, bu nedenle büyük saygı ve hürmet beslerim kendisine…
Geçenlerde Ufuk Aktürk ağabeyle birlikte sitemizde misafir ettik Hamdi Amca’yı…
Kıymetli ağabeyim Kemal Dumanlıova ile birlikte geldiler…
Gecenin geç saatlerine kadar keyifli bir sohbet yaptık hep beraber…


Beni her gördüğünde bu şehirde en az iki-üç bin kişilik konser salonu olmadığından dert yanar Hamdi Amca…
Bu eksiklik nedeniyle büyük çaplı organizasyonlar yapmanın güç olduğunu söyler durur…
“Bu dönem olacak. Zeki başkanın kongre ve konser salonu sözü var” deyip müjdeyi verdim…
Pek ikna olmadı, “Her dönem vaat edilir böylesi yatırımlar ama hayata geçmez” dedi.
Çoğunuz hatırlarsınız ki ben bile dün gibi hatırlıyorum…
24 Mayıs 1992 tarihinde Sezen Aksu ile Uğur Yücel Atatürk Spor Salonu’na gelmişti…
Bu organizasyonun altında da Hamdi Özarutan imzası vardı…


Ancak konser esnasında Sezen Aksu fenalaşıp hastaneye kaldırılmış ve program yarıda kalmıştı…
Daha o günün gecesi, “Bu muhteşem insanlara sözüm var. Adapazarı’na tekrar geleceğim” demişti Sezen Aksu, sedyede yatarken…
O günün gazete küpürlerini gösterdi bana Hamdi Amca…
Sezen Aksu dünden razı da gelmeye, nereye gelecek?
Sakarya’da doğru dürüst konser salonu mu var Allah aşkına?
“Bari Sakarya Park’taki açık hava tiyatrosunu birkaç bin kişilik yapsalardı. Onun maliyetinden ne olur” diyen Hamdi Amca haksız mı?


Zeki başkanın bir an önce sözünü verdiği gibi Sakarya’ya yakışık büyüklükte ve kalitede bir kongre ve konser salonunu şehre kazandırmasını arzuluyorum…
Ve de Sezen Aksu’dan bundan 22 sene önce verdiği sözü yerine getirmesini, Hamdi Amca’nın da o eski şaşaalı günlerini aratmayacak muazzam bir organizasyona imza atmasını bekliyorum…
Ve şunu da istirham ediyorum ki gecede ilk olarak kıymetli ağabeyim Kemal Dumanlıova sahne alarak “Bir gönül hikâyesi anlatırdı gözlerin” adlı eseri icra etsin…
Şayet o seyirci Kemal ağabeyi tek şarkıyla bırakırsa ben de gazeteciliği bırakacağım…

Özkoç PM’ye girdi
Tutkunu olduğum köşe yazarı Selahattin Duman, Hürriyet’teki köşesinde şöyle yazmış geçenlerde:
“Sosyal demokratlığın hacılığı illa ki bir kere Parti Meclisi’ne seçilmektir. Altı Kazık Partisi üyeleri için Parti Meclisi’ne girmenin sevabı, Ampul Partisi üyelerinin umre yaparak edindikleri sevaba denk gelir…”
Gerçekten de bu usta gazetecinin dediği gibi önemli bir olaydır CHP’de Parti Meclisi’ne girmek…
İlimiz milletvekili Engin Özkoç, geçen dönem bunu başaramamıştı, ancak bu sefer şeytanın bacağını kırdı…


Hem de öyle böyle değil; Gürsel Tekin başta olmak üzere nice ünlü mü ünlü isimden çok oy olarak başardı bunu…
Böylece Kılıçdaroğlu’nun gözünde ayrı bir yeri olduğunu ve bir dahaki dönem de yerinin sağlam olduğunu ispatladı adeta…
Şayet Kılıçdaroğlu da seçim öncesi bir geçiş PM’si oluşturmamışsa ve duygularında samimi ise…
Ve de milletvekili sıralaması “ön seçim” ile değil de “merkez yoklaması” ile yapılırsa…