Partilerin belediye başkan adayları bu hafta ve önümüzdeki hafta netleşecek…

İşin bu kadar uzamasının sebebi hiç kuşkusuz partiler arasında devam eden ittifak görüşmeleriydi…

Bilindiği gibi AK Parti ile MHP arasında kurulan ittifakın bir benzeri de CHP ve İYİ Parti arasında kurulmuştu…

İttifakların nasıl bir netice vereceğini 31 Mart akşamı göreceğiz…

İttifakların ne gibi temeller üzerine kurulacağının cevabını da dediğim gibi iki hafta içerisinde net bir şekilde almış olacağız…

Aslında bu ittifaklar Türkiye’de siyaset kurumunun tükenişinin bir göstergesidir…

Cevabını aradığımız şu sorulara bir baksanıza:

AK Parti Büyükşehir’de aday çıkarmaması karşılığında MHP’ye belediye bırakacak mı?

Şayet AK Parti 17 belediyenin tamamında aday çıkaracaksa MHP’nin Büyükşehir’de aday çıkarmamasının ne mantığı var?

AK Parti neden 17 belediyenin tamamı kendisinde iken MHP’ye belediye bıraksın ki?

MHP olur da bir veya birkaç belediye alırsa diğer belediyelerde hiç mi aday çıkartmayacak?

CHP İl Başkanı “Adaylarımız kırmızıçizgimizdir” dedikten sonra İYİ Parti ile ittifak hukuku nasıl sağlanacak?

Neden geçen seçimde İYİ Parti’den daha fazla oy alan CHP Büyükşehir’de aday çıkartmayıp İYİ Parti adayını destekliyor?

Bu sorular böyle uzayıp gidiyor…

Şayet siyaset kendi yatağında akıp gitseydi ve mecrasından sapmasaydı bu abes soruların hiçbirini sormuyor olacaktık…

Lakin artık hiçbir şey eskisi gibi değil…

Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ardından artık siyaseti tamamen liderler yapar hale geldi…

Partilerdeki lider hegemonyası zaten kırılamıyordu, şimdi hiç kırılamıyor…

En ufak bir itiraz bile yükseltilemiyor liderlere…

Düşünün şimdi; genel merkezler karar verdi ve AK Parti Sakarya’da MHP’ye iki belediye bıraktı…

Ne olacak MHP’ye bırakılan ilçelerde siyaset yapan AK Partililerin durumu?

Bir de şuradan bakın: MHP iki ilçe haricinde hiçbir ilçede aday göstermedi…

Ne olacak senelerdir partide siyaset yapan ve belediye başkanlığına hazırlanan partililerin ahvali?

Moral motivasyonu nasıl sağlanacak bu insanların?

Parti tabanları nasıl harekete geçirilecek?

İnsanlar neden ve ne için siyaset yapacaklar siyasi partilerde?

Hedef sadece bir lideri Cumhurbaşkanlığına taşımakla mı sınırlı kalacak artık?

CHP’nin aday olarak ilan ettiği ve o günden bugüne sahada çalışmalara başlayan bir insana “Senin adaylığını geri çektik” diye nasıl söyleyeceksiniz?

Bir başka CHP’liyi “Sen gidip İYİ Parti’nin adayına oy vereceksin, genel başkan öyle istiyor” diye nasıl ikna edeceksiniz?

İYİ Partili güçlü bir siyasi figüre “Evet sen bu ilçede güçlüsün ama CHP önceden adayını ilan etti. O yüzden sen kenarda duracaksın” diye nasıl telkinde bulunacaksınız?

Sözün özü siyaset kurumu biçim değiştirmiş ve can çekişir hale gelmiştir artık ülkemizde…

Kim aday ilan edilirse edilsin diğer aday küsecek, hangi ilçede hangi parti adayının desteklenmesi kararı alınırsa alınsın diğer partinin tabanı bu işe gönül koyacak…

Ve siz bu puslu ortamda ve de tabana değil tavana dayalı görüşmelerin ışığında bu ülkede siyaset yapmaya devam edeceksiniz…

Ne diyelim: Allah kolaylık versin!

 

Siyasetçinin tükenişi

Türkiye’de sadece siyaset değil siyasetçi de tükenmeye yüz tutmuş vaziyette…

Ne milletvekillerinin, ne il başkanlarının ne de belediye başkanlarının bir ağırlığı kalmadı…

Halkın seçtiği bir belediye başkanı bile olsanız “İstifa et” denildiği zaman bırakıp gitmek durumundasınız…

Hiçbir itiraz hakkınız ve şansınız yok…

İl başkanısınız ama hiçbir işi çözüme kavuşturamıyorsunuz…

Partide sözünüzün en ufak bir ağırlığı olmuyor…

Çünkü seçilerek ve mücadele ederek değil yukarıdan atanarak geliyorsunuz o göreve…

Milletvekillerinin de bilhassa sistem değişikliğinden sonra çak fazla bir önemi kalmadı…

Bakanların büyük bölümü parlamento dışından atanıyor…

Örneğin “Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi” kararı alınıyor…

Milletvekillerinin önceden haberi var mıydı sizce?

Peki, herhangi bir AK Parti milletvekilinin buna itiraz etme şansı var mı?

Veya partinin Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adayları belirleniyor…

Milletvekillerine soruluyor mu?

Şayet sorulsa dahi onların istediği veya önerdiği kişiler aday gösteriliyor mu?

Sakarya için hayati öneme sahip “KDV iadelerinin ödenmesi” konusundaki teklifi neden AK Parti milletvekilleri değil de muhalefet partisinin milletvekili veriyor?

Peki Sakarya için hayli önemli olan bu teklife AK Parti’nin Sakaryalı vekillerinin olur deme ihtimalleri var mı?

Örneğin muhalefet partilerinin milletvekilleri kendi genel başkanlarının hilafına bir söz söyleyebilirler mi?

Herhangi bir meselede kendi genel başkanları ile ters düşebilirler mi?

Mümkün mü böyle bir şey!

Çünkü parti tabanının iradesi ile değil genel başkanlarının iradesi ile o makamı elde ettiler…

Bir Nevzat Ercan yok içlerinde, gerektiğinde Demirel’le, Çiller’le kavga etsin…

Bir Ersin Taranoğlu yok içlerinde, gerektiğinde Mesut Yılmaz’a itirazını dile getirsin, rest çeksin…

Bir Cevat Ayhan yok içlerinde, sadece genel başkanın değil parti tabanının da koşulsuz desteği ile aday gösterilsin…

O günlerde düşünün bu sözünü ettiğim milletvekillerinin istemediği biri sözü edilen partilerde il başkanı, belediye başkanı veya milletvekili olabilir miydi?

Sözünü ettiğim milletvekillerinin genel başkanlarla olan ilişkisi şimdikiler gibi miydi?

Emek harcayarak, büyük mücadeleler vererek değil bir telefonla aday gösteriliyor artık milletvekilleri…

O yüzden partide bir ağırlıkları olmadığı gibi, şehirde de sorunların çözümünde herhangi bir güçleri ve iş bitiricilikleri yok…

İşte bu durum da siyasetçinin tükenişi olsa gerek…

 

Sorunlar hep çözümsüz kalacak

Vatandaş istediği kadar “Tank Palet özelleşmesin” diye imza toplasın, o fabrika özelleşecek…

CHP Milletvekili Engin Özkoç istediği kadar “Askeri fabrikalar özelleşemez” diye kanun teklifi versin, o teklif AK Parti ve MHP oyları ile reddedilecek…

MHP Milletvekili Levent Bülbül istediği kadar miting yapan işçilerin yanında dursun, onlara destek versin, bu işi engellemeye gücü yetmeyecek…

İYİ Parti Milletvekili Ümit Dikbayır istediği kadar Büyükşehir Belediyesi’nin KDV iadeleri nedeniyle uğradığı zararın önüne geçmek için meclise teklif versin, bu teklif de kabul edilmeyecek…

AK Partili milletvekili istedikleri kadar “1000 yataklı şehir hastanesini yapacağız” desinler…

O hastane en azından önümüzdeki 10 yıl boyunca yapılamayacak…

AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem Yüce istediği kadar “Ada Treni merkeze gelecek” desin, o konu onun arzusuna göre şekillenmeyecek!

MHP İl Başkanı Ahmet Ziya Akar her fırsatta “Tüm belediyelerde aday çıkartmak istiyoruz” dese de bu emeline ulaşamayacak…

CHP İl Başkanı Erdoğan Isır dilediği kadar “kırmızıçizgiye” sahip olsa da partisinin genel merkezi farklı bir yol izleyecek…

Çünkü bu şehir için hayati önemi haiz her türlü kararı parti tabanları veya tavanları değil en tepedeki genel başkanlar veriyor artık…

Her şey liderlerin iki dudağı arasında!

Liderlerin keyfi ne zaman gelirse şehre hizmet de işte o zaman gelecek…