Yeni Sakarya'ya özel açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Genç, “Şiddet sözün bittiği yerde başlar. İnsan kendini ifade edemediğinde en kolay yola, yani şiddete başvuruyor” dedi.

“Şiddet yalnızca fiziksel saldırı değildir”

Prof. Dr. Genç, şiddetin sadece fiziksel saldırıyla sınırlı olmadığını belirterek, “İnsanoğlu fıtratı itibarıyla şiddete meyillidir. İnsan, düşüncesini ifade etmekte zorlandığında şiddeti bir çıkış yolu olarak görür. Şiddeti sözel, fiziksel, ekonomik, cinsel, sosyal ve psikolojik olarak ayırmak gerekir. Aslında toplumda şiddet uygulamayan ya da mağduru olmayan kimse yok. İnsanlar çoğu zaman bilinçli ya da bilinçsiz şekilde gücünü göstermek, baskın olmak ya da çaresizlik içinde tepkisini göstermek için şiddete başvuruyor” ifadelerini kullandı.

“Alkol, şiddetin en önemli tetikleyicisi”

Şiddetin tek bir nedene indirgenemeyeceğini belirten Genç, alkolün şiddet davranışlarında en etkili faktörlerden biri olduğunu söyledi:
“Dünya genelindeki araştırmalarda, şiddet vakalarının yaklaşık yüzde 70’inde alkol etkili. Bu yüzden alkol, boşuna tüm kötülüklerin anası olarak anılmıyor. Bunun yanında sevgi eksikliği, iletişim zayıflığı, öfke kontrol bozukluğu ve ruhsal sorunlar da şiddeti besleyen diğer unsurlar.”

“Şiddet en çok aile içinde görülüyor”

Sakarya’da şiddetin özellikle aile ortamlarında, gençler arasında ve okullarda yaygın olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Genç, geçmişte yapılan bir araştırmayı hatırlattı:
“2014 yılında 13 ilde, 113 bin lise öğrencisi üzerinde yaptığımız araştırmada, aile içinde şiddet gören çocukların şiddet uygulama oranı yüzde 45 çıktı. Ailedeki sorunların çözümünü zor kullanma olarak gören çocuklar, ileride aynı davranışı tekrarlıyor. Ebeveyn ilgisizliği, ekonomik sıkıntılar ve yanlış eğitim yöntemleri bu döngüyü güçlendiriyor.”

“Dijital şiddet yeni bir tehdit”

Genç, dijital platformlarda yer alan şiddet içeriklerinin de çocukları etkilediğini söyledi:
“Çocuklar sanal ortamda gördükleri şiddeti denemek istiyor ve sonuç aldıkça bu davranışı tekrarlıyor. Zamanla bu, kişiliğin bir parçasına dönüşüyor. Akran zorbalığında ise ilgi görme ve dikkat çekme isteği temel sebeplerden biri.”

“Şiddet toplumsal çöküşün habercisi”

Şiddetin yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunu vurgulayan Genç, “Davranışlar öğrenme yoluyla kazanılır. Toplumda şiddet sıkça görülüyorsa, özellikle gençler bunu normalleştirmeye başlar. Şiddet gören bireylerin, ilerleyen dönemlerde aynı yolu tercih etme olasılığı yüksektir. Bu da toplumsal huzuru tehdit eder” dedi.

“Toplum öfke kontrolü ve empati konusunda bilinçlenmeli”

Şiddetle mücadelenin bireysel değil, toplumsal bir görev olduğunu belirten Prof. Dr. Genç, şu uyarıda bulundu:
“Şiddet hem sebep hem de sonuçtur. Var olan sorunların sonucu olarak ortaya çıkar ama yeni sorunların da başlangıcını oluşturur. Şiddeti tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil, ancak azaltmak mümkündür. Bunun için toplumun öfke kontrolü, iletişim becerisi ve empati konularında bilinçlendirilmesi gerekir. Aksi halde şiddet tekrarlandıkça meşruiyet kazanır ve bu, toplumsal çöküşün habercisidir.”

foto: Gülten Işık

Muhabir: Şevval GEÇİN