Bir belediye yöneticisi ile muhabbet ediyoruz.
Söz dönüp dolaşıp belediye başkanlarının performansına geliyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ile Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli’nin bu şehir için büyük bir şans olduğunu söylüyor bana.
“Allah Allah! Niye ki?” diye soruyorum.
“Çünkü ikisi de parayı sevmez” yanıtını veriyor.
Parayı sevmeyen iki başkan…
Demek istediğini az çok anlıyorum.
İki başkanın da dürüst insanlar olduğunu, kamu ve kul hakkına riayet ettiklerini anlatmak istiyor.
Başta bu iki isim varsa o belediyelerde kimse haksız kazanç elde edemez demeye getiriyor.
Ben de, “Zaten böyle olması gerekmiyor mu” diye karşılık veriyorum söylediğine.
Dürüst olmak, kamu malından çalmamak, kimseyi haksız yere zengin etmemek, milletin parasını çarçur etmemek gibi hususlar her belediye başkanında zaten olması gereken özellikler değil mi?
Belediye yöneticisi böyle bir laf edince, doğal olarak geçmişte böylesi tatsız hadiseler mi yaşandı acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Yani bu şehri parayı seven başkanlar da mı yönetti?
Ve de başkanların parayı sevmemesi bu şehrin bir kazancı mı gerçekten?
Sorular böylece uzayıp gider…
Ben onu bunu bilmem!
Belediye başkanları tabii ki söylenen manada parayı sevmeyecek.
Ama proje üretmeyi, hizmet etmeyi sevmeyen başkan olarak da anılmayacaklar bir zahmet!
Şayet performans değerlendirmesi yapacaksak benim açımdan parayı sevmemeleri artı bir özellik değil.
Şehre ne denli katkı yaptıkları önemli…
Ama yine de sevdim bu kelimeyi: Parayı sevmeyen başkanlar…
Bilhassa Zeki başkanın parayı fazla sevmediğini ben de biliyorum.
Örneğin kendisi bana gelse ve “Yahu Engin ben parayı hiç sevmiyorum. Gel her ay şu maaşımın yarısını sana vereyim. Kemal-i afiyetle yersin” dese…
Asla ve kat’a kabul etmem böylesi bir teklifi…
Neden mi?
Çünkü ben de parayı sevmiyorum.
Bu şehrin belediye başkanları kadar, parayı sevmeyen gazetecilere de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Değil mi başkan?
İMAM HATİP SARAYI
Büyükşehir Belediyesi’nin İmam Hatip Sarayı projesi çok hoşuma gitti.
Gerçekten hayata geçirilebilirse şehre kimlik kazandıracak bir proje olacak.
Bu işin altına imza atanları her zaman hayırla yâd edeceğiz.
Projenin örnek resimlerine bakınca da çok heveslendim.
“Keşke ben de lise çağlarında olsam da İmam Hatip Okulu’nda okusam” diye geçirdim içimden.
Hem İmam Hatip mezunu olunca şehirde önemli noktalara gelme şansım da olurdu.
Değil mi başkan?
SERDİVAN BELEDİYE SARAYI
Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar muazzam bir belediye hizmet binası yaptırmış.
Neredeyse İngiltere’deki Birmingham Sarayı gibi bir bina olmuş.
Alemdar başkanı ve projenin mimarı Çetin ağabeyi (Öztürk) avuçlarım patlarcasına alkışlıyorum.
Yusuf başkanı seçim öncesi verdiği sözleri bir bir yerine getirdiği için ayrıca kutluyorum.
Acaba kaç belediye başkanı verdikleri sözlerin tamamını yerine getirdi bu şehirde?
Şu proje kitapçıklarını açıp bir bakmak lazım aslında…
Değil mi başkan?