Sevgili okurlar,
Bahar kokularının tüm ülkemi sardığı şu günlerde, terör belasını başımızdan def edememenin çaresizliği içinde, bir de sınır ötesinden düşen bombaların yarattığı korku ve kaos anlatılacak gibi değil.
Çok şükür ‘başkanlık’ tartışmaları durdu. Yerini başka siyasi tartışmalar alsa da, Türk siyasi hayatının inişli, çıkışlı hali ister, istemez insanımızı da etkiliyor.
Günlük hayatın bir parçası olan ‘siyasi’ tartışmalar ile  ‘maç’ tartışmaları toplumun genelini etkilerken, aklım Başbakan Ahmet Davutoğlu karşısında sorunlarını dile getiren yılların tecrübeli duayen sanatçısı Orhan Gencebay’ da kaldı.
Hasta hali ile kalkıp geldiği toplantıda mikrofonu aldı ve sorunlarını ne güzel dile getirdi.
Sanatçıdan, sanatçıların özlük haklarından söz etti. Devletin kendilerine sahip çıkmasını, korumasını, haklarını adil bir şekilde takip etmesini diledi.
Sonunda;’ sanatçı, bu toplumun sesi, gözü, kulağı olduğu kadar, inişli çıkışı yokuşları, virajlarıdır. Eğer sanatçılarımıza sahip çıkamaz isek, korkarım bu toplumun asıl damarları korumuş olacaktır’ dedi..
Ne güzel de söyledi..
Eğer siz kalkıp,’ Biz dindar insanlar’ yetiştireceğiz diye yola çıkarsanız, o zaman bilin ki hedefe varamazsınız.
İşte ‘dindar’ toplum oluşturanların halini hep beraber görüyoruz!
Bunu anlamak, anlatmak için kahin olmaya gerek yok!
Türkiye bu hataya düşmemeli?
Bakınız, Türkiye’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı heyecanı ve coşkusu var.
‘Var’diyorum ama diyemiyorum?
Ülkem bu konuda bile ikiye bölünüyor. Bir türlü ortasını bulup, bir kararda birleşemiyoruz?.
Bu gidişin sonu ne olacak?
Bir imparatorluğun küllerinden yeniden doğan Türkiye Cumhuriyeti güneşi, hepimizi aydınlatmalı ve ısıtmalı. O heyecan ve coşkuda neden bulaşamıyoruz?
Bağımsız Türkiye’nin en önemli temel taşlarından birisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı, Cumhuriyet’in ilan edilişi birilerini neden rahatsız ediyor ki?
Yüzünü modern dünyaya çevirmiş, ancak taklitçi olmamış,’ yerli malı, yurdun malı’ diyerek kendi değerlerine sahip çıkmış, üretmiş, paylaşmış, aza kanaat etmiş insanlarımızı, nasıl oldu da bu kadar ayrıştırabildik?
Bir şehidimizin dediği gibi, nasıl oldu da bir taraf acılar içindeyken, bir taraf nasılda bu durumu umursamaz?
Devletimiz, ’Paralel yapı’ ile mücadele ediyor mu?
Ediyor..
Devletimiz, terör ile mücadele ediyor mu?
Ediyor..
O zaman siyasi hasletlerimizi bırakıp devletimizin yanında olmak, milletçe kenetlenmek, acıda, coşkuda buluşmak gerekmez mi?
Ülkemin iki yakası bir hizmet ile bir daha birleştiriliyor, başka bir alanda körfez üzerinden geçiş sağlanıyor..
Bir taraf alkışlarda, bir taraf ise olmazlarda diretiyor..
Evet, bu hizmetler, devletin imkan ve kabiliyetleri ile yapılıyor..
Dünde yapıldı, bugünde yapılacak, yarın da yapılacak..
Biz siyasileri bu hizmetleri yerine getirsinler diye seçmiyor muyuz?
Öyleyse bu ayrılık, bu gayrılık, bu bölünmüşlük niye?
Bakınız, yukarıda söyledim; ’gidiş iyi değil’ diye..
Altından saraylar da yaptırksak, köprüler de diktirsek, eğer bir ülkede, birlik, dirlik, yani tasada ve kıvançta, ülküde bir olamaz isek, sonuç belli..
İşte tarihte yerini alan Türk devletleri bunu işaret ediyor..
Yakın tarihe bakınız:
Hani Selçuklular?
Hani Osmanlılar?
Bari şu Türkiye Cumhuriyeti’i Devleti’nin altını oymayı bırakınız!
Başka heveslere kapılmayınız?
Büyük İstiklal Mücadelesi’ni verenlere hürmet ,sevgi ve saygı ile bir daha, bir daha teşekkür edelim..
Neden mi?
Düşmanın niyeti belli:
Bizi bu topraklardan ebediyen sürmek istiyorlar..
Eyy kafa, ebediyen!

***
Sevgili okurlar,
Bir öğretmen kökenli gazeteci olarak 22 Nisan 2016 Cuma günü saat 18.00 Brüksel’in en görkemli mekanlarından Kraliyet Konservatuarı Sarayı’nda, Türk çocuklarının gerçekleştirdiği 23 Nisan Bayramı coşkusuna ben de torunum Lena ile ortak oldum.
Türk çocukları çıkıp şiirler okudular,skeçler sundular,halk oyunları gösterilerinde bulundular ve bir Atatürk resminde buluştular.
Onlara Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay seslendi:
‘Sevgili çocuklar,
Türkiye’nin tarihinde büyük önem taşıyan, 23 Nisan günü, sizlere bağımsızlığımızın güvencesi olmanız nedeni ile armağan edilmiştir.Çünkü gelecek sizlerin elindedir.Derslerinize dört elle sarılmanız,dünyaya duyarlı,sevgi dolu,aydın, kültürlü ve vatansever insanlar olarak yetişmeniz bizleri çok mutlu etmekle kalmayacak,ülkemizin yükselmesine ve dünyanın daha iyiyaşanabilir bir yer olmasına da ayrıca hizmet edecektir.Sizlerin mutlu ve başarılı bireyler olacağınıza,içinde bulunduğumuz topluma eşsiz katkılar sunacağınıza inanıyoruz. Sizlere yürekten güveniyoruz.

Sevgili çocuklar,
Türk çocukları, kendilerine hediye edilen bu bayramı dünya çocukları ile de paylaşmaktadır ve 1979 yılından bu yana Türkiye’de yapılan kutlamalara, farklı ülkelerden çocuklar katılarak, kendi ülkelerini ve kültürlerini temsil etmektedirler. Böylece geçen yıllar zarfından 23 Nisan, farklı  kültürlerin kaynaşmasına eşlik eden dünya çocuklarının bayram vesilesi ile bir araya geldiği eşsiz bir etkinlik haline gelmiştir.’
***
Sevgili okurlar,
Dünyayı saran bu terör belası karşısında Avrupa Birliği ülkeleri, nerede yanlış yaptıklarını sorguluyorlar.
Bir yandan ‘radikalizm’ ile mücadele öne çıkarken, bir yandan ülkelerini nasılda ihmal ettiklerini anladılar.
Bayrak, vatan, millet sevgisini nasıl ihmal ettiklerini anlamanın üzüntüsü içinde, artık yeni ödevlerini nasıl yapacaklarını, yerine getireceklerini planlamaya başladılar..
Efendim,’ Ben dindar bir nesil yetiştireceğim’ derseniz, olmaz?
Neden mi?
karşı tarafta,’ Ben de kindar bir nesil yetiştireceğim’ der..
Öbür taraf ise,’ Bende devleti ele geçirecek bir nesil yetiştireceğim’ diye dayatır..
Bu durumun cevabı yukarıda Büyükelçi Mehmet Hakan Olcay’ın açıklamalarında var. Lütfen bir daha, bir daha okuyup anlayınız..
Lütfen ülkede olup bitene kafa yorunuz!
Neler olup bittiğini anlayınız!
Bu ülkenin zenginlikleri herkese yeter!..
Yeter ki, bizler çağdaş, modern, ülkesine bağlı, vatanını, bayrağını, büyüklerini seven, küçüklerine saygı gösteren, komşusu aç iken, tok yatmayı zula deden bir anlayışta olalım..
O zaman sizi kim yıkabilir..
Hani Bilge Kaan’ın dediği gibi..
‘Ötekinde oturursan’, senin birliğini, dirliğini kim bozabilir ki?
Sizlerde ‘Türkiye’ye, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk ideallerine’ sahip çıkarsanız, sevgi, barış, birlik ve dirlik yolu daha kısalacaktır..
Pazarınız sağlıklı güzelliklere vesile olsun..
Saygılarımla...