Karataş yazısında, kötülüğün artık gizlenmediğini, aksine ekranlar aracılığıyla normalleştirildiğini belirterek; bağımlılıkların, ahlaki aşınmanın ve yanlışların “şaka”, “özgürlük” ve “özel hayat” kılıfı altında meşrulaştırıldığını savundu. Ekranda söylenen bir sözün, yapılan bir mimik ya da kahkahanın özellikle gençlerin zihninde kalıcı izler bıraktığını dile getirdi.

“Bu tarafsızlık değil, kötülüğe mikrofon uzatmaktır”

Muhafazakâr kimliğiyle bilinen bazı ekran yüzlerini de eleştiren Karataş, görüntüsüyle güven veren ancak duruş sergilemeyen sunucuların toplum vicdanını zedelediğini ifade etti. “Her şeye anlayış, hiçbir şeye mesafe” anlayışının tarafsızlık değil, kötülüğe alan açmak olduğunu vurguladı.

Kadın sunucular üzerinden yürütülen yayın estetiğine de değinen Karataş, “kadını güçlü gösterme” iddiasıyla kadının seyirlik bir nesneye dönüştürüldüğünü belirterek, bunun ilericilik ya da özgürlük olmadığını savundu. Karataş’a göre bu yaklaşım, reyting uğruna değerlerin aşındırılmasından başka bir anlam taşımıyor.

“Kötülük gökten inmedi, stüdyolarda büyüdü”

Yazısında toplumda “ayıp” ve “sınır” kavramlarının alaya alındığını, bu durumun bilinçli bir gevşetme politikası olduğunu öne süren Karataş, kötülüklerin yayılmasında sessiz kalanların da sorumlu olduğunu ifade etti. “Yanlışı savunmadan, doğruyu susturarak kötülük büyütülüyor” diyen Karataş, ekranların kişisel günah vitrini olmadığının altını çizdi.

“Biz sadece eğlendiriyoruz” söylemini de reddeden Karataş, ekranların aynı zamanda eğittiğini ve normal gösterilen her şeyin toplumda çoğaldığını belirtti.

“Bu sessizlik masum değil”

Yazısının “Son Tokat” bölümünde Karataş, ahlaki erozyonun sorumluluğunu yalnızca sisteme yüklemenin doğru olmadığını vurgulayarak, “Suçlu; mikrofonu tutup susanlar, yanlışa gülümseyenlerdir” dedi. Reyting, çağ ve özgürlük gerekçelerinin geçici olduğunu ifade eden Karataş, geriye tek bir sorunun kalacağını söyledi: “Kim nerede durdu?”

Karataş yazısını, Bu millet her şeyi affeder ama kendini kandıranı affetmez sözleriyle tamamladı.

Osman Karataş, köşesini her zamanki gibi düşündürücü bir cümleyle noktaladı:
“Ne Zaman İnsan Oluruz? Ekran yüzlerinin riyakârlığını anladığımızda.”

Fotoğraf: SOSYAL MEDYA

Kaynak: haber merkezi