Boğucu sıcaklarla geçen futbolsuz gecelerimizi ölü sezonda ayağa dikecek çarpıcı bir etkinliktir Olgunlar Turnuvası...
Ticaret Lisesi bahçesinin dışında yapılan benzer turnuvaların kendine has bir özelliği olsa da hiç biri Olgunlar’ın babası sayılan bu görkemli turnuvanın yerini tutmaz...
O nedenle üzerinde durur ve havasına bir helal gelmesin isteriz daima...
Bu tür turnuvalarda temel amaç, meşin top sevdalısı yaşı kemale ermiş olgunların dolgun yaşlarda spor yapması ve hoşça vakit geçirmesidir...
Her biri belli bir yaş seviyesine gelmiş eski topçular ve de top sevdalılarının kapışması, o gözle izlenir ve her akşam bu duygularla koşulur tribünlere...
Onların dünyasında kavga olmamalı...
Sertlik yaşanmamalı ve sporun ruhuna ters düşecek hareketlere yer verilmemelidir...
Her akşam olmasa da zaman zaman yaşanan istem dışı kavgalar, sertlikler, hakeme saldırılar, organizasyonun ve turnuvanın kahramanı olgun futbolculara yakışan ve dahi yakıştırılan bir kabalık olamaz asla...
O nedenle sahaya çıkan her eski futbolcu bu bilinç içerisinde hareket etmek ve tribünleri neşelendirecek bir oyun sergilemek zorundadır...
Yenilen için dünyanın sonu olmadığı gibi, kazananın ilânihaye sevineceği bir zafer de olamaz.
Maksat spor olsun anlayışının dışına taşan bazı olaylar, bu defa erkenden düşmeye başladı sahaya...
İşte bu çirkinliğe yol açanlar, olgunlar olarak değil de, “dolgunlar” olarak geçecek turnuvanın tarihine...
Adı üzerinde olgunlar... Onlara ceza yakışır mı?
Ceza, istemesek de dolgunlar için geçerli olmalıdır...
Olgunluğa ermiş eski sporcuların gazetelere yansıyan istenmeyen görüntüleri, tribünlerin giderek boşalmasına yol açar...
Çoluk çocuk, eş, ana-baba, akraba tribünde... Onların önünde, bir olgun futbol aşığına yakışır mı hiç böyle kavgalar...
Yapılan işin sırf kazanmak için değil de spor adına bir terleme olduğunun bilincine varmak, dolgunları olgun yapar kuşkusuz...
Yol yakınken, böyle huysuzlukları bir kenara bırakıp, dolgunluktan olgunluğa terfi edecek meşin top sevdalılarına, Bizim Bahçe’den yeni mahsul “Top akasya” fidesi gönderelim istedik; büyütüp altında serinleyerek o güzel geceleri hatırlamaları adına...
SEDAŞ BU SOKAĞIN ÇİLESİNİ NE ZAMAN BİTİRECEK?
Serdivan İstiklal Mahallesi 310 Nolu Sokak’taki karanlığı dile getirdiğimiz 9 Nisan 2014 tarihinde, SEDAŞ “Malzeme eksik, tamamlanır tamamlanmaz sokak aydınlığa kavuşacak” şeklinde cevap vermişti...
Bu arada sokağın aydınlatılması adına gereken altyapıyı oluşturacak enerji hatları çekildi...
Ancak sokağı karanlıktan aydınlığa çıkaracak armatürler, bir türlü çekilen hatlara takılamadı gitti...
Oysa sokak sakinleri öncü işlemlerle ne kadar sevinmişlerdi...
“Alt tarafı dört direk” diyen sokak sakinlerinin talebini karşılamak bu kadar zor mudur bilemeyiz ancak bilinen o ki, “O karanlık sokak SEDAŞ’a ve mahalleye yakışmıyor” deyip “İri dikenli bir kaktüs” gönderelim istedik SEDAŞ’a, Bizim Bahçe’den...