“Kim bu vatana göz dikerse, önce bin yıldır ödediğimiz bedellere baksın, adımını da ona göre atsın. Zira o adım son adımı olabilir. Bu sözüm farklı isim ve söylemlerle, ülkemizin bütünlüğünü, milletimizin birliğini hedef alan herkese. Eğer buna meydan okuma deniyorsa, evet, Türkiye Cumhuriyeti devletine kem gözle bakan, kötü niyet besleyen herkese milletim adına Cumhurbaşkanı sıfatıyla ben de meydan okuyorum. Bu topraklarda ezanlarımız susmayacak, bayrağımız inmeyecek, vatanımız parçalanmayacak.”

Bu sadece Erdoğan’ın değil milletin meydan okuyuşudur…

Hangi görüşte olursa olsun, dillendirme şerefi bu kez de Erdoğan’a düşmüştür…

Çünkü milleti okuyamayan meydan da okuyamaz... 
Artık dünyadaülkeler her türlü silaha ulaşabilecek kadar güçlüler, o yüzden bu zamanın meydan okuyuşunda askeri güç sadece birkaç seçenekten biri…

Çünkü artık biliniyor ki bir ülke yıkılmak isteniyorsa önce halkı ezmeye çalışırlar, aciz bir devlete sahip olduklarını hissettirmek için devleti köşeye sıkıştırırlar, borç batağına sokup halkına karşı kayıtsız kalmasına çalışırlar…

Ta ki halk kendi adaletini kendi işletsin, devletini sayamayacak bir duruma soksun, nihayetinde parasızlığa, iç karışıklıklara, demokrasi, özgürlük, özerklik ve özellikle mezhepsel ve etnik ayırımlarla parçalama süreci ile kardeşi kardeşe düşürsün…

Bunlar da başarılı olunursa savaşa zaten gerek kalmadan savaşın ganimetlerini sözde vaatler ile, anlaşmalar ile ve sonunda o ülkeyi sonuna kadar sömürülecek durumda bırakarak savaş kazanılmış oluyor…

Yani masa bası savaşları artık askeri savaşların önünde...

O yüzden bu tür oyunların çok oynandığı topraklarda olduğumuz biraz tarihe bakan herkesin malumu…

Epeyce de zenginiz entrikalar açısından…

Daha çok dikkat etmemiz gereken bir dönemdeyiz…

Oyunlar değişmemiş, sahne, hatta aktörler bile aynı…

Tarihin tekerrür etmesine müsaade edemeyiz çünkü zamanında buna göz yuman halkın kendini düşünen, kendi yandaşı, milleti, çıkarcı tavrı olmuştur, şimdi de olunursa akıbetimiz çok farklı olmayacaktır…

Zamanındabirliğimizi bozmak için milletlere, tebaalara, aşiretlere türlü türlü vaatlerde bulunulmuş…

Ne o zaman Rusların, İngilizlerin, Almanların oyunlarına gelen milletler huzur bulmuş, ne de bugün onlara kanarak alet olanlar yarın huzur bulacak...

Zamanında dedelerine kurulan tuzaklar bugün torunlara kurulmak istenmekte ve inşaallah başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu’daki farklı milletler bunun farkındadır…

Tüm kurum ve kuruluşların vaktinde dedelerine oynanan tuzakları onlara anlatmaları, onlara yeme içme yardımlarından daha önemli olacaktır…

Bu topraklarda şuanbir ülkeyenmeye çalışılmıyor,  bir ümmetin topyekûn imha projesi uygulanmaya çalışılıyor…

Bize düşen devlete sahip çıkmaktır…

Tarihimizde bu millet savaş gibi bir durumlarda Türk’ü,Kürdü, Lazı, Rumu,Ermenisidahası 72 millet ile cephede yan yana olmuştur, bugünde o günlerdendir…

Onların evlatlarının kalben,aklen,ilmen yan yana olması gereken bir zamandayız…

Aksi halde gelecek tümümüzü silecek, bunu unutmamalıyız...
Sahnelenen masa başı oyunları tutmadığında, işte o zaman kaçınılmaz olan gerçekleşir ve bu meydan okuyuş aynı zamanda millet için bir diriliş ile çıkar meydana...

 

Tüm tarih boyunca dünya Osmanlının yenilmezliğini topuna, tüfeğine değil imanına bağlamıştır ve ölülerine selam veren bir milletin ölüm ile tehdit edilemeyeceği çok iyi bilinmiştir…

O yüzden ne yapacaksa masa başında yapmaya çalışmıştır çünkü Batı meydanda korkaktır…

“En güçlü orduların geri çekilmesi gerektiği anda Türk ordusunun taarruzu başlar”

Üstad Necip Fazıl’ın ateşli konuşmalarından birinde sarf edilen bu sözler bizim köklerimizin, kaynağımızın, davamızın özetidir…

Kalben iman etmişizdir ki minarelere, bayrağa, toprağa karışan hep aynı sonuç ile karşılaşmıştır: Mağlubiyet!

İşte millet olarak bizim ortak noktamız bu imandır…

Gelen toprağımız için değil, dikkat edin imanımızı, inancımızı, tüm bağlarımızı söküp almak için gelecek…

Buna biraz göz yummanın, korkaklık göstermenin neticesinin diyeti bir imparatorluk olmuştur…

Şunu unutmayalım bizim için Osmanlının kıymeti dinimize olan sahiplenmesi ve bayraktarlığıdır…

Tüm mücadelemiz onun içindir ve şimdi de bu meydan okuyuşun arkasında milletçe durmak, tüm renklerden, dillerden, ırklardan, farklılıklardan daha da önemli bir iman meselesidir…

Unutmayın…

Ümmetimizin bu diriliş arzusunu meydanlarda okuyabilen ancak ümmet adına meydan okur!