Prof. Dr. Utkucu aynı acıların yaşanmaması için; “Vatandaşa da iş düşüyor.” derken, DAMER Müdürü Kırtel ise sadece yöneticiler değil, tüm kurumla ve vatandaşın da devlete destek vermesi gerektiğini söyledi

ASRIN FELAKETİ

Asrın Felaketi olarak tarihe geçen ve halen acılarını unutamadığımız 7.4 büyüklüğündeki Gölcük merkezli 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 24 yıl geçti. Resmi raporlara göre depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 23 bin 781 kişi de yaralandı.  285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yeri hasar gördü. Geçmiş yıllarda meydana gelen depremlere göre ortalama 30 yılda bir Marmara’da yıkıcı büyük depremler meydana geliyor. Uzmanlar, 17 Ağustos depreminin üzerinden 24 yıl geçtiğini ve beklenen büyük İstanbul Depremi’nin de yaklaştığını belirterek, acil önlemlerin alınması gerektiğini yineliyor.

kentsel dönüşüme (1)

ÖZEL AÇIKLAMALAR

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı ve SAÜ Afet Yönetim Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Murat Utkucu ile Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve SUBÜ Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DAMER) Müdürü Osman Kırtel, 17 Ağustos Marmara Depremi’n in 24.yıldönümü dolayısıyla Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Serkan Ok’a açıklamalarda bulundu.

HATAY VE SAKARYA ZEMİNİ

17 Ağustos depreminden bu yana değişiklerin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Utkucu, “Bina kat sayısı ve bunların sıkı bir şekilde denetlenmesi. Deprem yönetmeliği çıktı ve bunlara uygun binalar yapılmaya başladı. Önceden AFAD yoktu, deprem sonrası bu da kuruldu. Hiç olmazsa bir farkındalık oluşturuldu.” dedi. Sakarya zeminin kötü olduğunu yineleyen Utkucu, “Hatay zeminiyle Sakarya’nın zemini benzer karakterleri taşıyor. Yani sıvılaşma potansiyeline sahipler. Kötü zeminlerde uygun teknikle ve denetimlerle yapı yapılabilir.” ifadelerini kullandı.

kentsel dönüşüme (4)

“DENETİM SORUNU VAR”

Türkiye’de inşaat mühendisliğinin ileri seviyede olduğunu vurgulayan Utkucu, bataklık yerlerde de yapıların yapılabileceğini belirtti. Prof. Dr. Murat Utkucu, “Fakat uygulanması sorun. Tasarım çok iyi yapılıyor ama denetim konusunda sıkıntı oluyor. Yeterince denetim yapılmıyor. Maraş depreminde gördük, 12’lik demir kullanması gereken yerde 8’lik ya da 6’lık demir kullanılmış ya da C30 beton kullanılması gereken yerde ise C20 kullanılmış. Denetim konusunda çok büyük problemler var ve bunları bir türlü yenemiyoruz.” şeklinde konuştu.

GEYVE’DEKİ KIRILMAYAN HAT

600 yıldır kırılmayan Geyve’deki fay hattına da değinen Utkucu, “Geyve’de meydana gelecek olan depremden Sakarya’nın etkilenmeyeceğini söylemek çok iyi niyetli olur. Kahramanmaraş’taki depremlerde 11 il etkilendi. Diyarbakır’ın zemini kayalık olmasına rağmen birçok bina çöktü ve vatandaşlarımızı kaybettik. Haliyle Geyve’deki fay hattının kırılmasıyla birlikte Sakarya’da da etkilenmeler illaki olacaktır. Fakat 99 depremine göre daha az etkileneceğiz. Sakarya’da çok katlı binaların olmaması bir açıdan iyi. Az katlı yerde daha hızlı bir arama kurtarma yapılır, bu yönden Sakarya tedbirini aldı.” diye konuştu.

MİKRO DEPREMLERİN ETKİSİ

Son zamanlarda Sakarya’da meydana gelen mikro depremler ile ilgili konuşan SAÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Utkucu, “Meydana gelen depremlerden vatandaş korkuyor ve kaygı duyuyor. Fakat kendi kusurunun cezasını kesiyor ya da eksikliğinin cezasını kesiyor. Halbuki vatandaşın küçük depremlerle ilgilenmesine gerek yok. Benim uzmanlık konum olmasına rağmen depremi engelleyemiyorum. Ancak sağlam zeminde ya da kötü zemin sağlam yapı yapmak bizim elimizde değil mi? Bu yüzden vatandaş bu konulara yönelip doğru olanı yapması gerekir.” dedi.

100 YILDA 4 BÜYÜK DEPREM

Marmara’da son 100 yılda 7 üzerinde 4 büyük depremin meydana geldiğini belirten Utkucu, “Bolu’dan bu yana son 100 yılda 7 ve üzerinde 4 deprem meydana geldi. Böyle bir bölgede 2’lik 3’lük depremlerin meydana gelmesi çok normaldir. Kışın olduğu zaman nasıl ki kar yağdığında anormal bakmıyorsak, böyle bir bölgede mikro depremlerin olması da anormal değildir. İllaki bu bölgede mikro depremler hep meydana gelecektir. Vatandaşımız panik olmasın. Mikro bir deprem olduğunda ‘büyük deprem olacak’ gibi bir söylentiye kimse inanmasın.” dedi.

“TEDBİRLERİ ALMALIYIZ”

Utkucu son olarak şunları söyledi; “17 Ağustos Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geriye kalanlara da sabırlar diliyorum. Ciddi anlamda büyük bir felaket yaşandı. Bazı tedbirler alındı ancak bunlar yeterli değil. Ortalama 30 yılda bir büyük bir deprem meydana geliyor. Sadece yerel yönetimlere değil vatandaşa da iş düşüyor. Vatandaş yaptığı yapılarını denetimlerden geçirmeli ve projede söylenen neyse onu yerine getirmeli yoksa aksi takdirde olası bir depremde yine aynı tablo ve acılarla karşı karşıya kalabiliriz.”

“ÇOK RİSKLİ BİR BÖLGEDEYİZ”

Deprem açısından çok riskli bir bölgede olduğumuzu söyleyen SUBÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve DAMER Müdürü Osman Kırtel, “Sakarya’da çok büyük depremler üretecek fay hatları geçiyor. Sakarya son 100 yılda 4 büyük deprem gördü, bu depremlerden sadece biri Sakarya merkezli. 99 depreminin merkezi Gölcük ancak Sakarya’da çok ciddi hasar gördü ve can verdi. Yeni bir deprem bir gün olacak. Bugün ya da 30 yıl sonra da olsa elbette olacak. Bizim deprem esnasında sorun yaşamamamız adına önceden tedbirlerimizi almalıyız. Mesela altyapı, su şebekesi, barajlar gibi bunların temelini iyi yapmalıyız. 99 depreminde Sakarya’nın su şebekesinde ciddi bir sorun olmuştu.” dedi.

“DİĞER İLLERE GÖRE İYİYİZ”

Sakarya’nın diğer illere göre iyi bir konumda olduğunu ifade eden Kırtel, “Sakarya’yı Sakarya ile karşılaştırırsak kötü ancak diğer illere göre iyi. Depremin getirmiş olduğu çok büyük bir psikoloji var. 99 depreminden hemen sonra bina kat adedi düşürüldü. Bu da binaların barındırdığı nüfusu azaltıyor. Ancak kat sayısının azaltılması deprem güvenliğini artırır mı? Bu soru işaretidir. Sağlam olacak şekilde 100 katlı yapılar da yapılabilir. İkincisi depremin hemen ardından hazır betonun zorunluluğu. Sakarya’da bu çok hızlı bir şekilde yayıldı. Zemin etüdü zorunluluğu getirildi. Bu da çok büyük bir artıdır. En azından zemine göre bina yapmaya çalışıyoruz. Bir de yapı denetim. Bunlara bakıldığı zaman Sakarya diğer illere göre iyi konumda.” diye konuştu.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KONUSU

Kırtel, “Kentsel dönüşüm öncesi ihtiyaçlar belirlenmeli. Deprem riski açısından en riskli yerleri tespit ederiz ve buradan başlarız. Ekonomisi yüksek olan yerlerden başlamamız gerekiyor. Türkiye’de il bazında deprem risk analizi yapan hiçbir il yok. Bu işe başlayan ve çok iyi bir yol alan tek il Sakarya’dır. Yaklaşık 2 yıldır çok iyi bir ilerleme kat ettik, çalışmanın da sonuna yaklaştık. Bu konuda paydaşların destek vermesi gerekiyor. Bu işi tek bir kişi yapamaz. Büyükşehir Belediyemizin deprem daire başkanlığı var ve çok iyi işler yapıyor. Deprem daire başkanlığına her kurumun destek vermesi gerekiyor. Bu işleri yapmadan kentsel dönüşüme başlayamayız.” dedi.

YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRI

Sakarya’daki tüm yerel yönetimlerin deprem konusunu sürekli işlemesi gerektiğini vurgulayan Kırtel, “Herkesin bu konuya el atması gerekiyor. Büyük bir iş yapılıyor ama devamının da gelmesi gerekiyor. Bunu sonuçlandırmamız gerekiyor. Bu işe gelene kadar çok emek verildi. Bu emeklerin de boşa çıkmaması adına topyekun olmamız lazım. Bu çalışma başka yerde yok, bu yüzden diğer illere göre öndeyiz. Ama buraya kadar gelip yapmazsak bütün emekler boşa çıkar. Sadece yöneticiler değil bu konuda vatandaşın da devlete destek vermesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

İRAP RAPORU

Kırtel son olarak şunları söyledi; “2021 yılında İçişleri Bakanlığımızın talimatıyla tüm illerde İl Risk Azaltma Planları (İRAP) hazırlatıldı. Sakarya’daki hazırlıklarda bizler de görev aldık. Bu raporlar AFAD’ın koordinasyonunda hazırlandı ve yayınlandı. O planda tehlike ve riskler yazılmış, hangi kuruma ne görev verilmişse belirtilmiş. Bazı kalemlerle ilgili süreler de verilmiş. İRAP’a bakıp verilen sürede bu kurumun görevini yapıp yapmadığına bakmak lazım. Yapmadıysa o kurumla irtibata geçip hemen müdahalede bulunması gerekir. Hiçbir şey yapmazsak İRAP raporunu takip etmemiz bile yeterli.”

SERKAN OK

Editör: Şevval Geçin