AK Parti’nin Büyükşehir Belediye başkan adayının kim olacağını öğrendim…

 “Hadi canım sen de! Sen nereden bileceksin AK Parti’nin Büyükşehir adayını” dediğinizi duyar gibiyim…

Ama kaynağım gerçekten çok ama çok sağlam…

Sizi çok kızdırmamak için “biliyorum” değil “az çok tahmin edebiliyorum” diyeyim de biraz kendinizi toplayın…

Zira aday adayları arasında şekeri, tansiyonu, kalbi olan çıkabilir…

Pat diye adayı söyleyip de yüreklerine indirmeyeyim insanların…

Efendim ben yerel medyayı olduğu kadar ulusal medyayı da çok iyi takip eden bir insanım…

Geçen pazartesi günü Hürriyet gazetesinde AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki ile yapılan röportajı okudum…

Muhabir sormuş, “AK Parti’nin özellikle Büyükşehirlerde adayları kimler olacak? Bu adaylarda ne gibi özellikler aranacak” diye…

Mehmet Özhaseki de bu özellikleri sıralamış…

Yani bir nevi aday tarifi yapmış…

Şimdi tek tek inceleyelim…

Diyor ki Özhaseki, “En çok oyu kim alır arayışında değiliz. O şehri en iyi kim tanır, bu işi en iyi kim yapar ona bakıyoruz…”

Yani ne imiş, “AK Parti en çok oyu kimle alacaksa onu aday gösterecek” iddiası bir safsatadan ibaretmiş…

AK Parti’nin böyle bir kaygısı yokmuş…

En önemli adaylık kriterlerinden birinin söz konusu kişinin “o şehri tanıması ve en iyi şekilde bilmesi” olduğunun altını çiziyor Özhaseki…

Yani damdan düşer gibi başka şehirlerden gelip de bu şehirde aday olmanın imkânsızlığını ortaya koyuyor…

“En iyi kim yapar” derken aday adayları arasında tecrübe ve liyakata özellikle bakacaklarını, bir nevi belediyecilik tecrübesi arayacaklarını söylüyor…

Devam ediyor: “Dışa açık ve sosyal olmalı ve yüzü gülmeli…”

Mahkeme duvarı gibi bir suratla dolaşmamalı demek istiyor…

Çevresindeki sivil toplum kuruluşlarıyla iyi ilişkiler içinde olmalı diyor…

Hoş sohbet, gençlerin dilinden anlayan, kitap okuyan, sanata ilgi duyan bir insan olmalı diye tarif ediyor adayı…

Bir nevi denge unsuru bir aday aradıklarını söylüyor…

Sosyal olan derken sosyal ve kültürel yatırımları önemseyen bir başkan vurgusu da yapıyor…

Hele şu sözlerine bakın Özhaseki’nin: “Bundan sonra bizim belediyecilik anlayışımız daha toprağa yakın, daha çevreci, kendi içerisinde enerjisini üretebilen, atık sularını dönüştürebilen bir anlayış…”

Yani demek istiyor ki ısrarla, “5-6 katlı binalar yapmayı marifet sayan insanları değil yatay mimari anlayışını savunan insanları aday yapacağız…”

Çocukların toprağa bastığı ve gökyüzüne bakabildiği bir anlayıştan bahsediyor…

“Daha çevreci” diyor…

Yaptığı yatırımlar doğayı ve çevreyi koruyan, Sakarya Nehri’ni temizleyen, gerektiğinde bir ağacın bile hukukunu koruyabilen ve kirli sanayiye, çimento fabrikası benzeri girişimlere karşı koyan “çevreci bir başkan” istediklerini söylüyor…

“Kendi enerjisini üretebilen şehir” diyor…

“Su akar Türk bakar anlayışından sıyrılıp Hidroelektrik Santraller (HES) kuran ve enerji üreten belediyeleri” örnek gösteriyor…

“Atık suları arıtabilen, hatta katı atıkları da arıtabilen” diyor…

Vahşi depolama anlayışından sıyrılıp atıkları dönüştürebilen, yani ilimizdeki SEKAY benzeri yatırımları ortaya koyanları işaret ediyor…

Özhaseki diyor ki, “Birçok büyükşehirde kafamız net!”

Yani “Bütün büyükşehir belediye başkanları değişecek” algısının yanlış olduğunu ortaya koyuyor…

“Kafamız net” derken İstanbul, Ankara ve İzmir’den ve daha önce belediye başkanları görevinden istifa edenettirilen Bursa, Ordu, Balıkesir gibi büyükşehirlerden bahsetmiyor elbette…

Onlar zaten değişecek…

Herhalde üç dönemini dolduran Kocaeli, Konya, Samsun gibi büyükşehirlerden de bahsetmiyor…

Onlar da değişecek…

Eee geriye ne kaldı?

Orasını da siz düşünüp bulun artık…

“Milletvekillerinin görüşlerine çok itibar ediyoruz” diyor Mehmet Özhaseki…

“Reis ne derse o olur. Erdoğan kimi işaret ederse o olur. Milletvekillerine kimse görüş sormaz” düşüncesinin ne kadar yanlış bir düşünce olduğunu söylüyor…

Dinimizce de sünnet olan istişareden bahsediyor…

Yani ilimizdeki dört milletvekilinin görüşlerinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor böylelikle…

Ve de teşkilatın görüşlerinin önemli olduğundan bahsediyor…

Teşkilatla iyi geçinecek, onlara bir nevi ağabeylik ve liderlik yapabilecek tecrübede babacan bir belediye başkan adayı profili çiziyor…

Gerektiğinde topa girmekten ve siyaset yapmaktan çekinmeyen, şehirde bir barış iklimini hâkim kılan, hatta hatta muhalefet partilerinin bile eleştirmediği bir aday çıkıyor ortaya bu sözlerden…

Yolsuzluğa arsızlığa bulaşmamış, FETÖ’yle bağlantısı olmayan, en ufak bir şaibeyle ismi anılmamış başkan adayı tarifi çıkıyor…

Özel hayatına da dikkat eden, ahlaksızlığa bulaşmamış, iyi bir eğitim almış, hakkında dedikodular çıkmamış, geçmişi de sicili de temiz adayları tarif ediyor…

Tarım arazilerini heba etmiş, zoru görünce ilkelerinden taviz vermiş, sağda solda dedikodu yapıp insanlara kara çalan, sermayeye ram olmuş, dosya siyasetini benimsemiş adamlarla bu işi yürütmeyeceklerini ortaya koyuyor…

Evet, AK Parti’nin Büyükşehir belediye başkan adaylarının belirlenmesinde sözüne en fazla itibar edilecek olan adam söylüyor bütün bunları…

AK Parti’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki söylüyor…

Tüm bu sözleri topladığımda, verilen tarife baktığımda çok net bir şekilde bir isim beliriyor zihnimde…

Hatta devamlı gülümseyen yüzü bile gözümün önüne geliyor…

Ama insanlara bulmaca çözdürmeyi seven biri olduğum için AK Parti’nin Büyükşehir adayı kim olur sorusunun yanıtını sizlere bırakıyorum…

Aklıselim düşününce çok fazla sıkıntı çekmezsiniz…

Az biraz siyasetten anlayan herkesin rahatlıkla yanıt verebileceği bir soru bu…

BAKANIMIZ YOK AMA

Yılların yazı konusu ve sorusuydu: Sakarya’nın neden bir bakanı yok?

Her seçim sonrası bir bakanımız olur mu diye beklenti içine girerdik…

Çok şükür sistem değişti ve bakanlar parlamento dışından atanmaya başladı…

Bizim de çelik çomağımız elimizden alınmış oldu…

Hal böyle olunca da milletvekillerimiz için farklı beklentiler içine girdik…

İktidar vekili ise komisyon başkanlığı, genel başkan yardımcılığı, muhalefet vekili ise grup başkan vekilliği veya genel başkan yardımcılığı gibi…

Hamdolsun bu arzumuz gerçek oldu ve milletvekillerimiz birer birer önemli görevlere gelir oldular…

AK Parti Milletvekili Ali İhsan Yavuz SKM başkanlığından sonra Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine kadar yükseldi…

CHP Milletvekili Engin Özkoç iki dönemdir Grup Başkan Vekili pozisyonunu koruyor…

Son olarak MHP Milletvekili Levent Bülbül de partisinin Grup Başkan Vekilliği’ne getirildi…

Her üç milletvekilimiz de böylelikle partilerinde son derece önemli mevkiler elde ettiler…

Sakarya siyaseti adına gurur verici bir durum…

Yine AK Parti Milletvekili Çiğdem Atabek’in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Asya Parlamenterler Asamblesi Türk Grubu üyesi, Recep Uncuoğlu’nun TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi, Kenan Sofuoğlu’nun TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi, İYİ Parti Milletvekili Ümit Dikbayır’ın partisinde Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyesi olduğunu da atlamayalım…

‘BU CHP’DEN BİR ŞEY OLMAZ’

İlimizin renkli simalarından Özcan Çamdağ ağabey geldi gazetemizi ziyarete…

Bilhassa CHP kulislerine hâkim olduğunu bildiğim için, “Ne var ne yok CHP’de” diye sordum…

Adeta bir dokunuşumla bin ah işittim diyebilirim…

“Bu ülkede ana muhalefet yok. CHP bu görevi yapamıyor. ‘Andımız’ konusunda bile ses çıkaramıyor. Düşün ki Genel Merkezde 9 senedir seçim üstüne seçim kaybeden bir ekip partiyi seçime hazırlıyor. Yüzleri eskimiş, heyecanlarını kaybetmiş, başarısızlıkları tescillenmiş adamlarla seçime hazırlanıyor CHP. Bu anlayışla bırak karşı mahalleden oy almayı, kendi seçmenini bile zor ikna ederler” diyor Özcan ağabey…

Yeni yüzlere ihtiyaç olduğunu söyleyen Özcan ağabey, “CHP’nin hangi toplantısına gidersen git aynı insanları görürsün. 40 kişiyiz birbirimizi biliriz. Seneler geçti bu sayı 41’e, 42’ye çıkamadı. Hep aynı kişiler. Hepsi de duayen geçiniyor. Sözüm ona herkes kurmay ama piyade yok. CHP son 30 yılıyla hesaplaşmalı. Nerede kırmızı ışıkta geçmiş, nerede ehliyetini kaptırmış; bunlardan ders çıkarmalı” diye sürdürdü eleştirilerini…

CHP’yi yetersiz bakiye veren kredi kartına benzetti…

Partide herkesin farklı telden çaldığını ileri sürdü…

Ne Kemal Kılıçdaroğlu ile ne de Muharrem İnce ile bu işin olmayacağını, üçüncü bir yola ihtiyaç olduğunu savundu…

“Tespiti yaptın, çözümü de ortaya koydun. Hadi çık o zaman sahneye sen aday ol abi” deyince de manidar bir yanıt verdi…

“Ben emekli adamım. Aşağıdan sirke almaya geldim. Evde yengenle beraber turşu kuracağız bugün…”

BÖLÜKBAŞI KABUL ETMEDİ

Geçen seçimde MHP’nin Söğütlü adayı olan ve başkanlığı kıl payı kaybeden genç bürokrat Turhan Bölükbaşı’nın CHP’den adaylık teklifi aldığını yazmıştım…Dün Bölükbaşı aradı…

CHP’den teklif aldığını doğrulayan Turhan Bölükbaşı, tekrar kendi partisi MHP’den aday olmak istediğini söyledi…

“Siyasette zikzakları sevmiyorum. Söğütlü’de söylendiği gibi CHP, Saadet ve İYİ Parti’nin ortak hareket edebileceğini de düşünmüyorum. Teklife teşekkür ettim. Benim partim MHP. Şayet beni tekrar aday yaparlarsa seçimlere MHP çatısı altında girmek istiyorum” dedi…

Bölükbaşı’na kararının ve yolunun açık olmasını diliyorum…

Hangi partiden aday olursa olsun bu dönem kendisinin seçilme şansını da yüksek görüyorum…