“Hayata bir kez daha gelseydim saniyelerin nabzını tutardım” demiş Rus düşünce adamı Dostoyevski…

 Her şeyimizi yıllara, aylara, taksitlere, vadelere bölen bizler için saniyelerin de çok önemli olduğunu hatırlatıyor bu ifade, özellikle de bu zamanda…

Saniyelerle gerçekleşen olayların dünyadaki büyük sonuçlarını uçak hadisesi ile bir kez daha öğrenmiş olduk…

Dünyanın süratle el değiştirdiği, haritaların çizildiği, masa başı oyunlarının belki en sonuncusunun oynandığı yılların içindeyiz…

Şükür ki artık ceddimizden sonra hep zincirle yaşayan ümmetimizin de masa başında oturma, karar verme ve yön çizme dönemi de gelmiştir…

Siz bakmayın halen etrafta zulüm görülenin İslam toprakları olduğuna…

Demir tavında dövülür…

Dedelerimizin sadece günahlarının değil şanlı, edepli, adaletli günlerini hazım edemeyenlerin intikamları alınıyor sözde… Sözde diyorum çünkü artık yıllarca köleleştirilmiş, yakılmış, sömürülmüş toprakların acısını köle olarak her türlü zalimliği görmüş insanların torunlarına bakmakla yükümlü, onların isteklerini gerçekleştirmekle sorumlu bir Avrupa var…

Kendi milletinden çok sömürdükleri toprakların evlatlarına yıllardır bakıyorlar, kendi ideallerini gerçekleştirmek için de onları kullanıyorlar…

Bu doku uyuşmazlığının neticesini, terör ile, bencillik ile, anarşizm ile, doyumsuzluk ile Avrupa ülkelerindeki karışıklıklar bize gösteriyor…

Her ne kadar gizlemeye çalışsalar da görüyoruz…

İktidarlarının elden gitmesine engel olmak için son çırpınışlarıdır…

Dünyayı karıştırıp eskisi gibi yandan ganimet toplamak amacındalar…

Artık tüm işleri, planları Müslümanların birbirleri ile olan yakınlaşmasına göre şekil alan, önlem alan  adeta Müslümana göre kendi çıkarlarına göre dünyayı yenilemeye çalışan bir batı var önümüzde…

Kafasına göre yaptıkları işleri bile Müslümanların durumlarına göre planlamak zorundalar…

Mısır’ı, Suriye’yi, Irak’ı ve diğer ülkeleri yerden kalkamaz duruma sokmaları,  güçleri olduğundan değil mecbur kaldıklarından…

İşte tam da bu durumda yakınlaşmanın, anlaşmanın, arka planda kurulan birlikteliklerin korkusu uçak hadisesini netice vermiştir…

Bu plana göre çoktan birbirimize girmemiz gerekiyordu ki bir şeylerin onların planına göre gitmediklerini anladılar…

Rusya’nın kendini kullandırmasına göz yuman batı istediği sonucu alamayınca Türkiye’nin safında gözükmek zorunda kaldı…

Hem Türkiye’nin hem Rusya’nın zayıflaması gerekiyordu ama bu durum Türkiye’ye prestij kazandırarak daha da kendinden emin duruma soktu…

Hemen yanı başındaki Türkiye’nin böyle güçlenmesi, manevi manada kendini kabul ettirmesi işine gelmeyen batı dikkatleri üzerine çekmemek için bir süre bizden taraf gözükecektir…

Ta ki bizi Ortadoğu’ya tam manasıyla sokana kadar…

Rusya’nın her türlü zulmü bizim gözümüze soka soka yapması, bamtelimize dokunması hep plansızca savaşın ortasında bırakmak içindi…

Şükür her ne kadar oralarda bulunsak da bilinen manada klasik bir savaşın içinde olma yemini yutmadık…

İslam beldeleri arasında mekik dokuyan hükümet siyaseten mesajı vermiş oldu: “Artık kolay lokma değiliz”

Peki, sonu ne ola ki bu işin?

İslam dünyası bir araya gelmesin diye yıllardır uğraşan Avrupa neden İslam Birliği’ne mecbur olsun?

Bunun cevabını Bediüzzaman versin…

Zamanında İngiliz, Fransız ve Amerikan bu birlikteliğin olmaması için bir imparatorluğu paramparça etti…

Zamanla komünizm, anarşizm, dinsizlik, bencillik, maddecilik, ülkelerdeki inançsızlık o kadar büyüdü ki eğer siz bir Avrupa ülkesinin refahına, malına mülküne bulaşırsanız o insanlardaki tevekkülsüzlük hali ülkelerin yakıp yıkılmasını netice verir…

İşte size Yunanistan ve bıçak sırtında eski bol paralı günlerini arayan Avrupa ülkeleri…

O yüzden bir savaş Avrupa toplumunun sonu olacaktır…

Çünkü ne Rusya’nın Avrupa’ya ve Vatikan’a olan kini bitmiştir, ne de Çin her fırsatta batının kendilerini kenara sıkıştırdığını unutmuştur.

Onların ne gücü, ne insan üstünlüğü bu iki devlete karşı yetmez…

Hal böyle olunca eninde sonunda cihadı ibadet sayan ve ne kadar büyük ve güçlü olursa olsun İslam’a zarar verecek olan herkesle savaşacak bir topluluk olduğunu bildikleri için İslam Birliği’ne izin vermek zorunda kalacaklar…

Bu birlikteliğin onların sonu olduğunu anladıklarında ise iş işten geçmiş olacak…