65 yaş ve üzeri vatandaşlara serbest ulaşım kartı verilince, bizimkiler de dahil, ülkedeki özel halk otobüsü esnafı haklı bir isyanın içine girdi. Bizde bazı halk otobüsü esnafı 65 yaş ve üzeri vatandaşlardan 1 lira alırken, komşu Kocaeli’nde isyan daha da farklı. Kocaeli’nde Vali Ercan Topaca’nın sert genelgesine rağmen halk otobüsü esnafı, bu genelgeyi tanımayacaklarını belirterek otobüslerine, ‘Kim olursa olsun yolculuğunun ücretini ödeyecek’ tabelaları astı. Tepkiler, diğer illerde de buna benzer farklılıkta devam ediyor.
**
Biraz geriye gidelim; 4 Mart 2014 tarihli Resmi Gazete’de, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bir yönetmeliği yayınlandı. ‘Ücretsiz ve İndirimli Seyahat Kartları’ yönetmeliği. Yönetmelik, 65 yaş üstündeki vatandaşlara, şehir içinde ‘ücretsiz’ seyahat etme imkânı getiriyor. Adı ne olursa olsun, her türlü toplu taşıma aracından, belediye otobüsleri, halk otobüsleri buna dahil. Aynı yönetmeliğe göre, 65 yaş üstü vatandaşlar, şehirlerarası ulaşımda ise demiryolları ve denizyollarından yüzde 50 indirimli yararlanacaklar.
**
Ücretsiz seyahat kartı diyoruz da, bu sadece 65 yaş ve üzeri vatandaşlar mı? Değil tabii. Mesela milli olmuş sporcular, eşleri, anne babaları ve 25 yaşını doldurmamış çocukları. Mesela Şeref Aylığı ve Vatana Hizmet Tertibi’nden aylık alanlar. Mesela engelli vatandaşlarımız ile anne ve babaları, Mesela Harp ve vazife malulleri. Mesela basın mensupları.
**
Yani genelgeden faydalananlar sadece 65 yaş ve üzeri vatandaşlar değil. Yukarıda saydığım kategorilere giren vatandaşlarımızda ‘ücretsiz seyahat’ hakkından yararlanıyor. Yönetmelik böyle çünkü!
**
Şimdi devlet diyor ki, ‘Yönetmelik çıkardım, emrediyorum, bu tanımlamaya giren vatandaşlardan şehir içi ulaşımda ücret almayacaksın!’ Tamam da, bunu özel sektöre nasıl ‘emrediyorum’ diye zorlayabilirsin? Belediye otobüsleri, kamu olduğu için bunu yapabilir. Ancak, özel halk otobüslerine geldiği zaman doğal olarak sıkıntı olur. Müşterisinin yarısı ücretsiz olarak seyahat eden halk otobüsü işletmecisi batar!
**
Eğer özel halk otobüs esnafına, ‘Ödeyeceğin verginin yarısını almayacağım’ diyorsan, veya her hafta veya her ay maddi katkıda bulunabiliyorsan, veya haftada bir veya iki kez bir depo bedava mazot verebiliyorsan belki olabilir. Ki, bunun için de özel halk otobüsü esnafıyla oturup konuşmak, anlaşmak gerekir. Çünkü Sakarya’da 80 bin 65 yaş üstü vatandaş yaşıyor. Az buz değil.
**
65 yaş ve üzeri vatandaşa özel halk otobüsleri ücretsiz olacaksa… O zaman minibüs-taksi dolmuşlar da ücretsiz olsun. Bir adım daha ileri gidelim, 65 yaş ve üzeri vatandaşlara halk otobüsleri ücretsiz olacaksa, berberi, lokantası ve benzeri hizmetler de bedava olsun. Hatta hatta 65 yaş ve üzeri vatandaşlara verilen elektrik, su, gaz, telefon gibi hizmetlerde ‘ücretsiz’ olsun.  Böyle bir şey olabilir mi? Devlet sadece kendi araçlarında, tren, belediye otobüsü gibi araçlarda bunu uygulayabilir. Bunun dışına çıkınca bugünkü gibi kaos doğar.
**
Taşıdığı yolcu kapasitesinin yüzde 30 ile yüzde 40’ı 65 yaş ve üzeri olan halk otobüsleri esnafı ciddi bir mağduriyet içinde. Geliri, yüzde 30-40 gibi azalan bir işletmenin, giderleri yine aynı kalıyorsa kaçınılmaz sonuç iflas olur. Bugün halk otobüslerinin durumu bu…
**
‘Bu uygulama kaldırılsın’ demiyoruz. Aksine, güzel ve ‘sosyal devlet’ söylemine de uygun bu uygulama. Ancak, uygulamanın içine özel sektörü sokup, ‘Genelge çıkardım uyacaksın’ demek ne kadar kanunidir tartışılır. Kaosu büyüteceğine, bu insanların mağduriyeti ölçüsünde onlara birtakım sübvanse şart... Yukarıda söylediğim gibi ya nakit aktarımı, ya vergi iyileştirmesi ya da belirli sürelerde akaryakıt sübvansesi gibi mesela.
**
Bakalım bu uygulama ne kadar devam edecek? Hepsinden önemlisi halk otobüsü esnafı ne kadar dayanabilecek? Harcamalarının aynı kalması, hasılatlarının yüzde 30-40 düşmesi hiçbir türlü açıklanamaz. Kendimizi özel halk otobüsü esnafı yerine koyalım…
10 Haziran 2014

TAKSİ VE DOLMUŞLARIN
TEPE LAMBALARI!
Anlatacaklarım, gece, yani hava karardıktan sonrası için. Bugün bu şehirdeki taksici ve taksi dolmuşu esnafların en iyi ihtimalle en az yarısı anlatacağım bu evrensel uygulamayı, yani tüm dünyada uygulanan bir uygulamayı da bilmiyordur.
**
O uygulama; tepe lambasını doğru ve zamanında kullanmaktır. Mesela bir taksi… Hava karardıktan sonra müşteri taşıyorsa yani halk tabiriyle, ‘dolu’ ise tepede, ‘taksi’ yazan tabelanın ışığını söndürmek zorundadır. O ışıklı ‘taksi’ yazısı yanmıyorsa, taksiye ihtiyacı olan vatandaş, o taksinin ya dolu olduğunu ya da çalışmadığını anlar.
**
Eğer, müşteri taşırken o lambayı söndürmüyorsa, içi de görünmediği için taksiye ihtiyacı olan herkes el kaldıracaktır. Şoför de eliyle ‘dolu’ işareti yapacaktır. Bunun için, geceleri müşteri taşıyan taksiler tepe lambasını söndürmeli. Ancak ve sadece taksi boş olduğu zaman o tepe lambası yakılmalıdır.
**
Taksi dolmuşlar için de aynı şey söz konusu. Bir durakta dolmuş bekliyorsunuz. Işıklı tepe tabelasını gördünüz. Dolmuş, sizin beklediğiniz dolmuş. El kaldırıyorsunuz, şoför ‘dolu’ işareti yapıp gidiyor. Dolmuş geceleri, hiç yolcu alamayacak kadar dolu olduğu zaman o lambayı söndürmeli. Ancak, müşteri için yeri olduğu zaman o tepe lambası yakılmalıdır.