Bir lastik firmasının sloganı “kontrolsüz güç, güç değildir” der… Firma ne amaçla kullanmıştır bu sözü bilinmez ama sadece lastiğin kalitesini ispatlamak ve satış oranlarının artması için söylenmiş bir sloganı olarak görmezsek kısacası hayatımıza endekslemeye çalışırsak ne kadar anlamlı bir söz olduğunu kavrayabiliriz…
Gücü algılayış şeklimiz zamanla birlikte değişti… Günümüzde güç, maddiyat veya ağırlık kaldırma kuvvetiyle ölçülüyor… Oysa güç çok farklı noktalarda da aranmalıdır… Güç, sabırdır, merhamettir, adalettir, güç her şeye rağmen yaşama gülümseyerek tutunabilmektir…
Çok mu klişeyim? Çok mu sıkıcı? Güç size bu klişe durumun, bu sıkıcılığın altından kaldıran olgudur işte. Güçsüz insan yoktur yaşamda… Gücün seviyesi vardır sadece… Biz derecemizi beğenmeyerek güçsüz olduğumuzu iddia ederiz sadece… Şikâyet etmeye bulduğumuz mecali dönüp arkamızdakilere bakmak için kullanamıyoruz maalesef…
“Arkamızdakiler” ifadesini kullanırken akla sadece bizden daha “fakir” veya “sağlık durumu” bizden daha kötü insanların gelmesi için kullanmadım… Elbette en büyük nimetlerdendir iki durum… Fakat aklımıza başka şeylerde gelmelidir… Sadece boyut olarak küçük olduğu kendimizde ezme ve öldürme hakkı gördüğümüz canlıların intikamını gücümüzün yetmediği varlıklar alıyor olabilir mi? Güçsüzlükten yakındığımız, Allah (c.c.) güç bizdeyken nasıl “cani” olabileceğimizi yüzümüze çarpıyordur da bizim haberimiz olmuyordur belki de…
Yeniçerilerin meşhur tokatları öldürme seviyesinde olabiliyormuş. Öldürebilen tokat! Ne kadar güçlülerdir değil mi? O güce ulaşmak kolay değil zira… Elleri kanayana kadar yağlı mermere vurduklarını hatta kanlı ellerini tuzda beklettiklerini çok az kişi bilir… Ordu da en önde olan bu askerlerin meşhur tokatlarını bilmeyen yoktur ama o güce ulaşmak için nelerden vazgeçtiklerini öğrenmeyiz işte… Koca dağa bakmadan zirvedeki askere imreniriz…
Gücü, kıskanmak, imrenmek; güçsüzü küçümsemek, imanımızın bir şartına gölge düşürür. Yazılmış en büyük güç kaderdir… Bizim iç çekerek baktıklarımızı ufak bir sineğin zehri öldürebilir... Yüz elli kiloyu havaya kaldırabilen bir kişiyi birkaç gramlık mermi devirebilir… Veya gücümüzle ezdiğimiz fakir ama onurlu genç koltuğunu çevirerek bize kötü kötü bakabilir…
“Başarılı Olmak” başlıklı yazımda dediğim gibi en büyük başarı bir kişinin içindeki potansiyeli en üst seviyeye çıkararak gerçeğe dönüştürmesidir… Güçte böyledir işte… Hedef güçlü olup ezmek değil kendi zirvemize çıkmak ve orada kalabilmektir… Yazar Cenap Şahabettin’in dediği gibi “insan için en büyük kuvvet, kendisini olduğu gibi görebilmektir”.
Biz sadece kıskanır olduk lakin… Kendi yerimizi küçümseriz ve imrendiklerimizin yanına çıkmak yerine kendimize doğru çekmeye çalışırız… Yine Cenap Şahabettin sözüyle örneklemek gerekirse “akılsız güç, yıkabilir ama yapamaz”… Akıllı olduğumuzu iddia edersek ya kıskanmayacağız ya da kendi gücümüzü göstermeye çalışacağız… İlk başta ben tabi ki… Allah’a (c.c.) emanet olun…