Çalışkan, artan enflasyon ve hayat pahalılığına karşı yürüttükleri mücadelenin yalnızca ekonomik değil, demokratik bir mücadele olduğunu vurguladı.

Toplu Sözleşme Masası Emekçinin Geleceğini Belirler
Çalışkan, toplu iş sözleşmelerinin yalnızca bir pazarlık süreci olmadığını, işçilerin yaşam standartlarını doğrudan etkileyen hayati bir süreç olduğunu belirterek, “Çalıştığımız halde yoksullaştığımız bu dönemin artık sona ermesini istiyoruz” dedi.

Grev Hakkı Anayasal Bir Haktır
Grev ertelemelerinin işçilerin sesini kısmaya yönelik bir araç olduğunu ifade eden Çalışkan, “Grev, işçinin hakkını almak için elindeki en güçlü silahtır. Toplu sözleşmelerde uzlaşma sağlanamazsa grev anayasal bir haktır ve kullanılmalıdır. Grev ertelemelerini kabul etmiyoruz” diye konuştu.

Belediyelere Baskılar, Hak Mücadelesine Engel Değil
Örgütlü oldukları belediyelerde muhalif yönetimlere karşı siyasi ve ekonomik baskılar uygulandığını belirten Çalışkan, buna rağmen eşit işe eşit ücret ilkesini hayata geçirmek için mücadele ettiklerini söyledi. İzmir örneğinde olduğu gibi, gerektiğinde yedi gün süren grevlerle haklarını aldıklarını aktardı.

Emek ve Demokrasi Yan Yana Yürür
Sendikal mücadelenin yalnızca ücret artışıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Çalışkan, “Biz hem emek hem demokrasi mücadelesi veriyoruz. Çalışanların insanca yaşayabileceği bir ücret ve demokratik hakların birlikte var olduğu bir Türkiye istiyoruz. Masada da sahada da mücadelemiz sürecek” ifadelerini kullandı.

Çalışkan’ın öne çıkan mesajları şöyle özetlenebilir:

  • Toplu sözleşmeler hızla anlamını yitiriyor.

  • Grev hakkı işçinin en güçlü silahı, erteleme kabul edilemez.

  • Belediyelere baskılar var ama hak mücadelesi devam ediyor.

  • Emek ve demokrasi mücadelesi bir bütündür.

Kaynak: İGF