Görün artık, görmeniz için daha ne olması gerekiyor. Okulların açıldığından itibaren şehirde tüm ana arteller trafik yoğunluğuna teslim. Bazı bölgelerde günün belli saatlerde yaşanılan yoğunluk, okulların başlamasıyla birlikte günün her saatinde yaşanmakta.

Bugünlerin geleceği dünde belliydi, her fırsatta bu hususta çağrılar yapıldı. Yeni açılan caddeler de sorunun üstesinden gelmeye yetmedi, yetmeyecekte.

Belli bölgelerde cadde sokak genişlemesi yapılamayacağına göre, çözümün tek adresinin de yol olmadığını gösteriyor.

Hele ki yeni yerleşim bölgesinde oturuyorsanız vay halinize ya da resmi daireler kampüsünde çalışıyor iseniz, hastanelere ulaşmak durumunda iseniz vay ki vay…

Yetersiz yollar ve özel araç sayısının fazlalığı, üzerine bir de kural tanımayan toplu taşıma araçlarını koyarsanız ortaya çıkan manzara 5. Sınıf dünya ülkesi görüntüleri.

Özellikle toplu taşıma araçları ki yolların kendilerine ait oldukları gibi bir hisse sahipler. Trafikte her koşulda öncelikleri oldukları fikrindeler ki ambulansa göre bile nerede ise önceliklere sahipler !!!

Trafik keşmekeşliğinin tüm sorumluluğunun adresi demek istemem ancak kural tanımayan davranış biçimleri de ortada. Yoğunluğun unsuru oldukları gerçeğini yok saymadan sorunun çözümüne gitmeli.

Bunun tek çıkış yolu var, özel araç sayısının şehir içi kullanımında azaltılması yöntemi, bununda adresi bilimsel verilerle tespit edilmiş olan modernize koşullara sahip toplu taşıma sistemidir.

Gelişmiş tüm batı toplumları 1800’lü yıllarda hafif raylı sistem, metro benzeri türden ulaşım araçları ile şehir içi trafiğine ve toplu taşımaya çözüm üretmiş.

Bizde ise metro uygulaması birkaç büyükşehirde uygulanmakta ki son yıllarda İstanbul’da yaşanılan metro tartışmaları meseleye nereden bakıldığını gösteriyor. Malum üzere son yerel seçimlerde AKP, İstanbul’da yerel seçimi kaybetti CHP adayı kazandı.

O andan itibaren iki farklı uygulama yaşanmakta, metronun simgesi (M) iken yerel seçim sonrası yani AKP’nin seçimi kaybetmesinden sonra Ulaştırma Bakanlığı marifeti ile yapılan metro çalışmalarında metro durak simgesi (U) olarak kullanılmakta.

Böylesi kısır çekişme ve rekabet, bizim durduğumuz yeri gösteriyor. Hani çok sık kullanılan “Nerden Nereye” var ya tamda onu anlatıyor, 1800’lü yıllarında çözülen sorunu çözmek bir yana meseleye nasıl baktığımız ortada.

Asıl maksadından uzaklaşmadan konumuza dönecek olursak, bugün dünden daha içinden çıkılmaz trafik yoğunluğu yaşarken yarın daha da ağır koşullarda belki de trafiğin hiç akmayacağı anları yaşayacağız.

Şehrin her bölgesi için bekleyen tehlike, yeni kent bölgesi için başka bir şey olacak adına tehlike bile demek yeterli olmayacak sorunu tarif etmek için.

İnşaatına devam edilen bin yataklı Devlet Hastanesi hizmete başlanıldığında neler yaşanacağını varın siz düşünün. 2023 yılında hizmete sokulacağı ilan edildi, henüz temel seviyesinde devam eden çalışmalar ilan edilen tarihte yetişmeyecektir ama nihai başlanılmış iş bitecektir kuşkusuz.

Onun içindir ki bugünden görmeli ve bir an evvel çözüm yolu seçilmeli. Yeni yerleşimin ilk yılları Çark Deresi kenarından trafik akışı sağlanmakta idi, konutlar yapılmış ancak ulaşım düşünülmemişti. Tek yönlü yol ile trafik sorunu çözüleceği düşünülmüştü ya da hiç akıllarına gelmemişti, ne zamana kadar hatırlamak bile istemediğimiz minibüs kazası, dereye uçmuş ve ölümlü kaza yaşanmıştı.

Yaşanılan bu kazadan alınan ders ile mevcut kullanılmakta olan duble yol planlandı.

Yani demem o ki vahim bir hadise yaşanmadan görsek te sorunu çözsek olmaz mı. Şehir içi trafik yoğunluğunun tek çözüm adresi var, hafif raylı sistem.

Modernize edilmiş toplu taşıma sistemine özendirmek, özel araç kullanım sayısını özellikle şehir içi trafiğinde azaltmak ile sorun çözülür.

Değilse bizleri büyük tehlikeler bekliyor…