Bireysel spor dallarına ilgi, ne hikmetse kalitesiz futbol dünyamızda hep ikinci plana atılır oldu, son 10-15 yıl içinde…

İlla ki futbol, maç ve getirdiği kavga gürültüler…

Spor sayfaları 1950-60’lı yıllarda dünya şampiyonu güreşçilerimizle süslenir, kazanılan dünya ve olimpiyat şampiyonlukları sonrasında hava alanlarında ve şehirlerinde karşılama törenleri yapılırdı, şampiyonlar için…

Girdikleri müsabakalarda rakiplerinin tozunu atan milli güreşçilerimize, son yıllarda karatedeki başarılarıyla milli sporcular da katıldı.

Dün nasıl ki Mithat Bayrak, Erol Kemah vardı, bu ilin ve ülkenin adını dünyaya taşıyan, tanıtan; bugün o serinin son halkası olarak göğsümüzü kabartan Enes Erkan’ımız var…

Ne yazık ki o da, futbolsuz futbol dünyamızın gördüğü ilginin onda birini dahi görmüyor...

Ay yıldızlı bayrak elinde minderlerde dolaşırken, ülkenin adını dünya gündemine taşıyan 22. Dünya Büyükler Karate Şampiyonası’nda ikinci kez dünya şampiyonu olma başarısı gösteren Enes Erkan, bağrımızdan çıkan büyük bir şampiyondur…

Zaferi, spor sayfalarında küçük bir haberle geçiştirmek, elde edilen başarıya hakaret olduğu kadar, ulusal ve yerel spor basınımızın da ayıbıdır…

Dünya şampiyonasında üst üste +84 kiloda rakiplerini devirip altına madalyaya ulaşan Enes Erkan, gösterilen ilginin çok ama çok daha fazlasını hak eden bir civan mert sporcudur…

Geçmiş yıllarda nasıl ki 1960 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu olan Yıldırımspor Futbol Takımı’nı Sakarya Köprüsü’nde karşılayıp çelenklerle şehre omuzlarda getirdiysek; olimpiyatlarda  73 kiloda iki kez şampiyon, bir kez de ikinci olan rahmetli Mithat Bayrak’a gösterilen sevgi, saygı ve ilgi ne ise Enes Erkan da aynısını; hatta günün koşulları içerisinde daha fazlasını hak ediyor.

Bilinir ki “Marifet iltifata tabidir…”

Böyle değerlerimize sahip çıkmak, onurlandırmak, gelecekte ay yıldızlı bayrağımızı, daha nice şampiyonluklarda göndere çektirmek için yola koyulan Enes ve onun gibiler için moral, güç ve doping kaynağı olacaktır…

O nedenle derim ki, şampiyonlarımıza sahip çıkalım, hak ettikleri ilgiyi, sevgi ve saygıyı ekleyelim, takdir duygularımıza…

Enes Erkan’a, bu büyük başarısı nedeniyle Bizim Bahçe’den, devamı adına “Orkideler” gitsin istedik…

DOKTOR ZEKİ TÜKEL’İ KAYBETTİK

Onun için şehrimizde denilir ki “Zeki Tükel’e yolu düşmeyen hasta var mıydı acaba?”

Çok sevdiği ve çevresinde “abla” olarak bilinen değerli eşini yıllar önce kaybettikten sonra, tadı tuzu olmayan bir hayat sürmeye başlamıştı Doktor Zeki Tükel

Onun, ilimiz sağlık dünyasında önemli bir yeri vardı…

1935 Adana doğumlu olan Dr. Tükel, fizik tedavi uzmanı bir doktor olarak görev yaptı, yıllarca ilimizde…

Sadece bununla kalmadı…

1973-80 yılları arasında Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Hastanesi’nde başhekim olarak hizmet verdi…

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Tükel, iki çocuk babasıydı…

Bir ara siyasete merak saldı ve Doğruyol Partisi kurucu üyeleri arasına girdi.

Bir süredir keyfi yoktu…

Duyduk ki vefat etmiş…

Dün Kırkpınar’da ikindi vakti kılınan cenaze namazıyla son yolculuğuna uğurlanan, tanınmış ve sevilen Doktor Zeki Tükel’e yüce Mevla’dan rahmet, kederli evlatlarına acılarını paylaşır sabırlar dileriz…