Son yılların en çok tartışılan konusudur havaalanları meselesi. İktidar temsilcileri yeni hava limanları inşa etmekle övünür ve bunu gelişmişliğin, çağ atlamanın göstergesi olarak sunar, dünya ile yarıştığımızın en belirgin örneğidir diye de anlatır.

Diğer kesim ise ihtiyaç fazlası ve YİP (Yap İşlet Devret) modeline itiraz eder. Özellikle son yıllarda yapılan tüm Havalimanları yolcu garantili sözleşmeler ile yapılmakta.

Ne demek yolcu garantisi; Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere yapılan Zafer Havalimanı Yap-İşlet-Devret, projelerinin en büyük çöküşlerinden bir tanesine somut örnektir.

2012 yılında açılan Zafer Havalimanı 29 yıl 11 aylığına, 21 Mart 2044’e kadar işletme hakkı verilmiş.

2020 yılı için 1 milyon 279 bin 352 yolcu garantisi karşılık havalimanı 7 bin 235 yolcu kullandı. Geçmeyen yolcunun garanti bedeli merkezi bütçeden döviz cinsinden ödendi.

2012-2020 yılları arasında 8 milyon 915 bin 411 yolcu garantisi veridi. Havalimanı bu 8 yılda yalnızca 318 bin 935 yolcu kullandı.

Örnekten anlaşılacağı üzere hata payı yüzde 97.

Benzeri örnekleri arttırmak mümkün, son yıllarda yapılan tüm Havalimanları aynı yöntem ve yolcu garantisi karşılığında yapıldı.

Karlılık sağlayan tek örnek yok maalesef.

Yap-İşlet-Devret (YİD ) modeliyle özel sektöre yaptırılan havalimanları devlete pahalıya patladı, Sayıştay denetim raporları zararın boyutunu gösteriyor.

Yeni yapılan havalimanlarında durum bu iken DHMİ kendi bünyesinde bulunan ve eski yapılmış olan havalimanları kaderlerine terk edilmiş durumdalar.

Geçtiğimiz günlerde yerel basında dikkatimi çeken bir açıklama vardı, Sakarya’da faaliyet gösteren Kültür Dernekleri başta olmak üzere Kocaeli’nde faaliyet gösteren Kültür Dernekleri ortak basın toplantısı marifetiyle Cengiz Topel Havalimanı’nın atıl vaziyetten çıkarılarak işlerlik kazandırılması çağrısında bulunmuşlar.

Cengiz Topel Havalimanı;

1994 yılında DLH tarafından ihalesi yapılmış, inşaatına 1995 yılında başlanıp 1999 yılında bitirilmiş.

2011 yılından itibaren de hizmete başlamış.

2015 yılından itibaren hafta içi seferler düzenlenmiş, 10 Mart 2016 tarihinde bir Umre kafilesi Türk Hava Yolları’nın uçağıyla Medine’ye uçuş gerçekleştirdi.

2018 yılından itibaren haftanın 3 günü (Salı, Çarşamba ve Cuma) Trabzon’dan karşılıklı seferler yapılmakta.

Her iki örnekte ki fark özel sektörün işlettiği havalimanları bir diğeri ise bizzat DHMİ eliyle işletilen havalimanları.

Özel sektöre yolcu garantili havalimanı işletmeler verilirken, kamu işletiminde böyle bir durum söz konusu bile değil ve Cengiz Topel Havalimanı örneğinden anlaşılacağı üzere uçuş seferleri daraltılmış, varlığıyla yokluğu belli olmayan hale dönüştürülmüş.

Milli servet kaybına ilişkin somut bir örnek olarak önümüzde duruyor, maalesef.

İhtiyaç fazlası havalimanları yapılırken var olan havalimanının kullanılmaması anlaşılır gibi değil, bu hususta farklı zamanlarda birçok kez çağrıda bulunulmuş olmasına rağmen bugüne kadar kayıtsız kalınmış olmasını da anlamak mümkün değil.

Cengiz Topel Havalimanı hangi gerekçe ile işletilmez ya da sefer sayıları düşürüldü bilemiyorum, mazeret kar/zarar ekseninde değildir sanırım.

Özel sektörü finanse eden ve Sayıştay raporları ile zararlılığı tespit edilen özel sektör işletmeleri durumu ortada iken DHMİ’ne ait bir işletme niçin yok sayılır.

Son dönem çağrıları umarım karşılık bulur ve bu vahim hatadan dönülür.

Cengiz Topel Havalimanına ilçe otobüs terminali muamelesi yapılmaz bundan sonra.

Sakarya ve Kocaeli gibi iki önemli şehrin orta yerinde yer alan havalimanı ve bölgenin nüfus yoğunluğu, benzeri havalimanı örneklerinin çok ötesindedir.

Kaygı kar/zarar ekseninde değerlendirmeyse, şayet!!!

Ya da DHMİ’nin işletiyor olması mıdır sorun?

Ergün ÖZKAN

[email protected]