Sakarya’da hiçbir yatırım kolay elde edilemiyor, bu duruma o kadar alıştırıldık ki yadsımaz olduk. Yabancılık çekmiyoruz artık, sonunda yapılmış ise lütuf diye sunuyorlar bizde itiraz etmeden kabul ediyoruz.

Cevdet Güngör (abi) yazmış, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinin kampüs sorunu başta olmak üzere depremden kalma sorunlarımız ve hafif raylı sistem tarzı vaktiyle verilen sözlerine rağmen yerine getirilmeyiş ve Sakarya’nın durumu…

Doğru; SUBÜ 18 Mayıs 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan KHK ile kuruldu. Kuruluşu üzerinden 4 yıl geçti ve henüz bir kampüsü yok. Kaldı ki ikinci üniversite kurulması fikri çok eskilere dayanır, akşamdan-sabaha kuruluşu gerçekleştirilmedi.

30 binin üzerinde öğrenci var ancak henüz kampüs yok, bu alanda önemli rekora imza atıyoruzdur. Başkaca bir örneği olacağını düşünmüyorum, bu durum bir tek bize özgü bir durumdur. Sakarya’nın son yıllarda oluşan marka değerine uygun bir vaziyet.

Nedir marka değerimiz; bir yatırımı elde etmek için yıllarımızı harcarız biz, hiçbir yatırımı kolay elde edemedik!!

Sloganik olan güçlü iktidar sözünden elde ettiğimiz bir sonuç yok maalesef.

17 Ağustos 1999 asrın felaketi, depremini yaşamış bir şehir üzerinden geçen 22 yıla rağmen sorunlarını tümden çözememiş ve çok katlı hasarlı binaların varlığından söz edilmekte. Deprem yaşamış bölgelerin sorunun çözüm adresi tartışmasız kentsel dönüşümden geçmekte.

Ada bazlı ya da bölge içerikli Kentsel dönüşüm şehrin hep gündeminde ancak bu hususta da kat edilen mesafe yok, kolay olan sözü söylemek akıbet nasılsa sorgulanmıyor.

Eksik olmasın iktidarın temsilcileri her dönem kolay olan yolu seçmekte tereddüt etmediler, söz ve taahhüt hususunda sıkıntı yaşamadılar.

Neyse ki geçen bu 22 yıl süre içerisinde deprem yaşamadık, sanırım bu anlamda bir bildikleri vardı zaman onları haklı çıkardı!

Deprem gerçeği yok sayabileceğimiz ve üzerinde siyaset geliştirebileceğimiz bir alan değil, yarın ne ile karşılaşacağımız bilemiyoruz bugüne kadar olmaması bir şansımız olarak kalsın, hiç değilse bu taahhüdü yerine getirme çabanız olsun.

Bir diğer konu ise; şehir içi ulaşım ve hafif raylı sistem projesi. Sakarya için çok eskilere dayanan bir yatırım taahhüdüdür ki köprünün altından çok sular aktı. Dünyada ve Ülkemizde her türden gelişmeler yaşandı, nerede ise bir çağ kapatıldı yeni bir çağ açıldı.

Her yerel seçim döneminin vaz geçilmez vaadidir, seçim bildirgelerini süslemekten öte bir adım atamadık.

Bir ara çok umutlandık, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, somut adım atar gibi yaptı güzergâh paylaştı konunun uzmanları ile yurt dışı seyahati gerçekleştirdi.

Partisinin Erzurum Milletvekili Prof. Mustafa Ilıcalı ile yerinde incelemelerde bulunmak üzere Güney Kore’ye kadar gitti ki bu kez tamamdır dedik.

Sonuç; hepimizin malumu alışılageldik bir tutum daha sergilendi. Kısa süreli umut yetti bize, daha fazlası bünyeye sanırım ağır gelecektir. Gerçi bu taahhüt için olgunlaşma süresi kentsel dönüşüm taahhüdüne denk gelecek tarihlerdir.

Yani her iki proje taahhüdü artık hayata geçirilebilir.

Şu örneği de vererek bu bahsi kapatalım, farklı örneklerle sayı arttırılabilir Sakarya şehri bu hususta mümbit araziye sahip.

2010 yılında ihale edilen Adapazarı-Karasu demiryolu çalışmaları vardı, Batı Karadeniz’e kadar uzanacak şehir ve tüm bölge ekonomisi için vazgeçilmez bir yatırım olacaktı.

Üzerinden geçen 12 yıl, proje çürümeye terk edildiği gibi Sayıştay raporlarında heba edilen 825 milyon TL olduğu tespit edilmiş.

Cevdet abinin sözü ile bitirelim. ”Nedense Sakarya’ya gelince sorunların çözümü hep rötarlı oluyor. Bu rötarların ne zaman biteceğini doğrusu merak ediyorum”

Sanırım bu ve benzeri kaygı taşıyan şehirde birkaç kişi kaldı, alıştırıldık…