Ticaret Lisesi’nden arkadaşım Yusuf Kılıçarslan, ilimizin tanınmış ailelerinden birine mensuptur…

Aileden, milletvekilleri ve tanınmış politikacılar çıkmıştır, zaman zaman…

Okulun en efendi ve çalışkan öğrencisi olarak bilinirdi, daha sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni bitirdi…

Oğlu sevmemiş baba mesleğini…

Gitmiş, babası gibi ticaret mektebinde okuyacağı yerde, sinema tahsili yapmış...

Bilinir ki insan sevdiği mesleği icra ederse başarılı olur…

Yusuf Kılıçarslan’ın oğlu Selman Kılıçarslan film çekmek bir yana senaryo da yazıyor…

Babası anlattı, şu sıralarda şehrimizin önemli çarşı, meydan ve mekanlarında Ruhi Sarı’nın başrolünü oynadığı, yaşanmış bir olayı konu alan bir film çekiyor...

Filmin finansörlüğünü, TRT üstlenmiş.

Bir senaryo yarışmasında 506 aday arasından 35. olmuş…

Konu, emekli olduktan sonra kimsesiz kalıp bakıma muhtaç hale gelen bir polisin hayatı üzerine kurulmuş…

Filmin hem yönetmenliğini, hem de senaristliğini üstlenmiş Selman Kılıçarslan

Bulvar-Karaağaç semti ve Ayakkabıcılar Çarşısı’nda gerçekleşen çekimler Adapazarlılar’ın da ilgisini çekiyor.

Selman Kılıçarslan, böyle giderse, sinema dünyasında yeni bir Sakaryalı sanatçı olarak yer alacak…

Selman Kılıçarslan ve ekibine, Sakarya’yı da tanıtacak bu ilk filminde başarılar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Laleler” gönderelim istedik...

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN USTALAR

Şehrimizin eli öpülecek ustalarından biridir Enver Mutlu

Bakırcılariçi Çarşısı girişinde bugün tost-ayran satışı yapılan iki katlı işyerinde rahmetli Abdullah Çakarel’in radyo tamir atölyesi vardı, yarım asır öncesinde…

Abdullah Çakarel’in büyük oğlu Ferruh Çakarel, donanımlı bir elektronik mühendisiydi…

Biri Fikret, diğeri de Enver adlı iki çalışanına mesleğin en ince ayrıntıları ve püf noktalarını öğretip Almanya’ya gitti…

Baba Çakarel’in işyeri iki kalfa sayesinde şehrimizde bozulan radyo-TV ve teyp ne varsa, götürülecek ilk adres oldu yıllarca…

Sakarya siyasetinde hanım politikacı denilince, ilk akla gelenlerden biri ve zamanında şehrin en güzel kızlarından olan Canan Çakarel’in son nefesinde “Onu hala çılgınca seviyorum” dediği eşi Ferruh Çakarel, “Hiçbir işe yaramaz” denilip çöpe atılacak nice elektronik eşyayı çalışır hale getirirdi...

İşte onun liderliğindeki atölyede yetişen iki ustadan biri olan Fikret ustadan henüz bir haber almış değilim ama bozulan ve artık iş görmez denilen kahve makinesini çöpe atmaktan kurtarmak için tamirci aradığım sırada işaret edilen adres, Çark Caddesi başlangıcında bir pasajın içerisinde, çeşitli eski elektrikli aletlerle dolu bir dükkana çıkıyordu…

Ben onu tanımadım ama o “Sen Zeki Aydıntepe değil misin?” deyip beni Abdullah Çakarel’in atölyesinden tanıdığını söylüyordu...

Anlattık uzun uzun eski günleri ve Çakarel Ailesi’ni

O günlerden kalma eski ve usta bir tamirciden, bugün şehrin haberdar olması için anlatayım istedim, Enver Usta’nın mazisini…

Siz siz olun, evinizde bozulan elektrikli eşyalarınızı atmayın.

Bu işin yarım asırlık bir doktoru olduğunu unutmayın.

Sorun Enver Usta’yı, bırakın eline hastayı…

Şifa bulsun usta ellerde, sizi bir büyük harcamadan kurtarsın.

İşte böyle nesli tükenmekte olan bir meslek ustasına, sağlıklı ve uzun ömür dileğiyle Bizim Bahçe’den bir demet “Sümbül” gönderelim istedik…