Sakarya'da 17 Ağustos 1999'da 6 yaşındayken ailesiyle Marmara depremine yakalanan 30 yaşındaki Yüksel, eşi jandarma uzman çavuş Arif Yüksel'in görevi dolayısıyla bulunduğu Gaziantep'te ikinci büyük afeti yaşadı.

İslahiye ilçesinde 5 katlı TOKİ konutunun zemin katında oturan Yüksel, sarsıntının ardından eşi ve çocuklarıyla hızla dışarı çıktı. Üç gün boyunca ailesiyle araçta kalan Yüksel, daha sonra çocuklarıyla Sakarya'nın Pamukova ilçesindeki anne ve babasının yanına geldi.

İki büyük depremden de kurtulan Yüksel, yaşadıklarını unutmaya çalışıyor.

- "Anlatılmayacak derecede kötü"

Zeynep Yüksel, AA muhabirine, deprem sırasında "kıyametin koptuğunu" zannettiklerini, çok şiddetli sallandıklarını söyledi.

Eşi olmasaydı evden çıkamayacağını anlatan Yüksel, "Çok gürültülü ve sesli bir depremdi. Anlatamıyoruz hiçbir şekilde. Apartmanın oynaması mı, duvarların esnemesi mi, gardırobun şakırtısı mı, hiçbirini unutamıyorum." dedi.

Sakarya'da 1999 depremini yaşadığında küçük olduğunu dile getiren Yüksel, "Onunla bu depremi kıyasladığımda arada uçurumlar var. 1999 depreminde sadece ev hafiften sallandı ama bu bambaşkaydı. 1999 depremiyle kıyaslanamaz bir deprem. Onda korkmuştum, korkularım vardı ama bundaki korkular bambaşka oldu. En son öleceğimizi hissettik çünkü apartman çok sallanmaya başladı. Anlatılmayacak derecede kötü bir şey; 1999 depremi, üstüne bu deprem..." diye konuştu.

Yüksel, bölgedeki hava koşulları nedeniyle ilk günler bazı zorluklar çektiklerinden bahsederek, "İlk 3 gün yağmur yağdı sürekli, çok soğuktu. Soğukta da biraz zorlandık. Ateş yaktık, 3 gün araçlarda kaldık." ifadesini kullandı.

- "Eşim bizi bıraktıktan sonra sahaya koştu"

Asker eşinin kendilerini güvenli yere bırakmasının ardından sahaya koştuğunu belirten Yüksel, "Hala daha orada. Allah'a şükür annem ve babam burada, sağlar. Bir can kaybımız yok şükür. Canımızın sağ olduğuna şükrediyoruz." dedi.

Yüksel, yaşadıklarını unutmaya çalıştığını, aklının bölgede kaldığını aktararak, "Oradaki insanların durumu çok zor. Biz yine bu şekilde kendimizi koruyoruz ama oradaki insanlar çadırda ve hiçbir şeyleri yok. Yardımların sürekli oraya gitmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.