Sevgili okurlar,
Ülkemiz, insanı ile bir başka büyük sınavın içinde bulunuyor. Bu sınavın adı, var-olmak’ sınavı elbette!
İşte ülkemizin Güneydoğusu’nda ki durum, hepimizin malum!  Ne idüğü belirsiz bir grup ‘Kürt ‘ milliyetçiliği altında saldırılarını sürdürüyor. Önceleri küçük çaplı olan saldırılar artık kentlere çekildi. Yani düşük yoğunluklu çatışmaların yerini, artık tanklı, toplu, roketatarlı çatışmalar aldı!  Okulların bahçelerine bomba atar hale geldiler!? Camilerin halini televizyonlardan izliyorsunuz! Vatandaş iki arada, bir derede sıkıştı! Teröre teslim olanların, yataklık yapanların halini görüyorsunuz!
Sözün bittiği yerdeyiz!
Suriye ve Irak sınırında olup biteni anlamak için kahin olmak gerek. Bu coğrafyada artık çok uluslu güçler, son oyunlarını oynamak üzere!
Türkiye, gerçekten bir yol ayrımında..
Kafkaslarda durum karamsar, Balkanlarda durum nazik! Ege’de sular ha ısındı, ısınacak!
Kıbrıs görüşmelerinin sonu ne olacak?
Rus uçağının düşürülmesinden sonraki durum, herkesi etkilemeye başladı. Avrupa’dan ve NATO’dan sıcak mesajlar gelmiyor..
Türkiye’de politika güven vermiyor. ‘ İstikrara’ oy verenler, bu analize ne diyecekler?
Türkiye her gün biraz daha istikrarsızlık batağına batıyor..
Siyasetin laftan başka ürettiği bir şey yok!
İşimiz Allah’a kalmış gibi bir manzara ürkütüyor!
Şurada ölümlere bile insanımız doğru, dürüst ağlayamıyor!
Gidiş iyi değil!
SATSO’DAN DOLANDIRICILIK UYARISI
Sevgili okurlar,
Şimdi biraz da farklı telden çalalım, ne dersiniz?
Gerçekten çok ilginç bir haber? Haberin konusu, dolandırıcılık’ olunca, balıklama üzerine atlıyoruz. Nedeni malum! Biz milletçe ‘dolandırılmaya, aldatılmaya’ alışığız! O nedenle kimin kimi dolandırdığı bizim için çok önemli.
Gazetemiz Yeni Sakarya’da yer alan habere göre, SATSO( Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası) Sekreteri Yiğit Ateş, vatandaşları bir başka ‘dolandırıcılık’ tuzağı için uyarıyor.
Ateş’in uyarısına göre, uyanıklar, ’Vali korumasıyım. Valimiz sizi şu numarada bekliyor’ diyerek başlayan bir tilki tekniği uygulanıyormuş!’
Şaşırmadım değil?
Yine nedeni açık!
Hemen aklıma şu Jet Fadıl geldi. Adam bir kere değil, iki kere değil, üç kere değil, bilmem kaç kere bu milleti dolandırdı.. Cübbeler giydi, kavuklar taktı..
Soygunu devam etti.  Sonunda kodesi boyladı ama, ne fayda!. Bizimkiler dolandırıldıktan sonra..
AŞKIM, KOCAM, BİR TANEM!
Sevgili okurlar,
Avrupa Birliği’nin sınırları Balkanları kucaklayınca, Balkanların sarışın, esmer yosmaları da, bizim  maço erkeklerimizi kucaklamaya başladı..
Nasıl mı?
Bu teknik, vallahi bizim Yılmaz Vural Hoca’da bile yok!
Bir şekilde ele geçirdikleri, bizim gurbetçi mi desem, Alaman mı desem, Avrupalı Türk erkekleri mi desem,işte onların telefonlarını,’ çat’ diye, bu baştan çıkartıcı kızlar arıyor?..
Ah Ahmet’im, vah Mehmet’im?
Vallahi zordayım! Ben şu an Sofya’da üvey babamın evindeyim.. Beni buraya zorla getirdi.. Bana yardım et, buradan kurtulayım. Hatta beni yanına al! Sana iyi bakarım, karılık yaparım! Şekerim, aşkım, kocam ve bir tanem ‘ ile devam eden bu söyleşi, bizim Mehmetlerin, Ahmetlerin başını döndürüyor..
‘Telefonumu nereden buldun ‘demeye kalmadan, bizimkiler, balıklama ya, oltaya geliyor..
Kız ilk anda 100 Avro istiyor.
‘Sınıra geldim’ diyerek, bir 100 Avro daha istiyor.
Oradan Sırbistan’a girip bir 100 Avro daha diyor.
‘Otobüste kontrol var, üzerimde 250 Avro olması gerek’ diyerek, onu da istiyor..
Bizimkiler onu da gönderdikten sonra, sırra kadem basan bu uyanık hatunları, yosmaları ancak rüyalarında görüyor..
Rüyadan uyandıklarında ise iş işten geçmiş oluyor..
Bu tip soyguna maruz kalan erkeklerimizin varlığı, maalesef az değil!..
İnanın bir dişi sinek görseler, peşine takılacaklar..
Bunlara tanık olunca, Türkiye’deki soygun taktikleri çok hafif kalıyor..
ALTINLARIN YERİNİ GÖSTER MEHMET?
Sevgili okurlar,
Hatırlayacaksınız, daha birkaç gün önce televizyonlarda haber oldu. Küçük Mehmet’i yakalayan uyanıklar,’ Baban hapiste, altınların yerini göster ve bize ver. Babanı hapisten kurtaralım’ diyerek, o minik, körpe yüreği kandırıyorlar.
Hedefi tam onikiden vuran uyanıklar,altınları alıp giderken,Mehmet’in de yüreğini, temiz dünyasını karartarak gittiler!
Şimdi Mehmet’in yaşadığı bu travmayı sizin çocuğunuz yaşasa ne olurdu?
Hani, ’gülme komşuna, gelir başına’ diye boşuna dememişler..
Bakın koca, koca bakanlar, başbakanlar, aydın, bilge insanlar bile, bu memlekette kandırılmadı mı?
O ‘ Parsadan’ olayını hatırladınız mı?
Bu devrin uyanık, açıkgözleri, İstanbul’da köprüyü, Galata Kulesi’ni satanları bile geride bıraktılar!
CENNETİN ANAHTARLARI
Sevgili okurlar,
Bu memlekette ‘din ‘ adına ortaya çıkanların, yanmaz kefen, hatta cennetin anahtarlarını bile sattıklarını unutmayalım.
Bakınız, ülkemizde bir dizi operasyon yapılıyor. Sakarya’da da yapılan operasyonda 2 firma ve bir muhasebe bürosu eş zamanlı olarak arandı. Gerçekten güvenlik güçleri ne arıyor?
İyi düşünürseniz, elbette bulacak ve hatırlayacaksınız?
‘Türkçe öğretiyoruz,eğitim ordusu oluşturuyoruz,ülkemize çağ atlatacak gençliği yetiştiriyoruz,dinin hizmetine yeni Alperenler sunuyoruz..’gibi teraneler ile çıkan ve vatandaşımızı haraca kesene,’ himmet’adı altında paralar toplayan, çocuklarımızı bizden koparan ve kendilerine köle eden, uzatmayalım, devleti bile ele geçirmeye çalışan, bir zihniyetten söz ediyorum.
Evet, bir zihniyet!
Kime çalıştığı, kimin için politik havuza atladığı bilinen, bu zihniyetten söz ediyorum.
Daha açıkça ifade etmeme izin veriniz..
Kısacası, sizi alıp Eyüp Sultan Camii’ne sabah namazına götüren,
Bununla yetinmeyerek, sizi Çanakkale Şehitleri’nin yattığı yerlerle tanıştıran,
Olmadı, Kazakistan, Bosna-Hersek, Tayland gezileri düzenleyen ve bu geziler bağlamında hin fikirlerini uygulamaya geçiren bir zihniyetten bahsediyoruz..
Yani sizin o güzel düşüncelerinizi suiistimal eden bir zihniyet!
Bunlara inanarak, gazetelerine, televizyonlarına abone olan, kurban ve adaklarını bunlara bağışlayan, yetmedi, her ay çoluk çocuğunun rızkını bunlara gönderenler?..
Maskesi düşen bu zihniyetlere, hala inanıyor, bel bağlıyormusunuz?
Dünyanızı yıkan, karartan bu ve bunun gibi örgütlerden lütfen uzak durunuz!
Eğer bir anne ve baba, kendi öz çocuğunu, çağın icaplarına uygun olarak yetiştiremiyor, bir cemaate emanet ediyorsa, vay haline!
Ey gaflete düşmüş vatandaşım, senin çocuğunu, senden başka kim sever, başını okşar, bakar ve geleceğe hazırlar?
Birilerine emanet ettiğin evladının, kimin ve kimler için yetiştirildiğini, militanlaştırıldığını, bugün anlamıyorsan, yarın hiç anlamayacaksın!?
Tez elden bu yanlıştan dön ve aldatılmışlığı daha fazla pirim verme!
Al evladın, yanı başında geleceğe hazırlansın!
Kızın dizinin dibinde, oğlunu gözlerin önünde büyüt, okut, geleceğe hazırla!
Bu manada devletin imkanları ne güne duruyor?
Bu milleti aldatanlar, senin gözyaşına bakar mı?
Unutma,’ son gözyaşları fayda etmez’ bilesin!
Cennetin anahtarlarını vaat etseler bile inanma!
Ülkesine ihanet edenlerin, sana, ona, buna ne yararı olur ki?
Ülkesine ihanet edenlerin!?