Bir bölgede canlı çeşitliliğinin sayıca fazla olmasına biyolojik çeşitlilik adı verilir. Her ekosistemin kendine özgü doğal zenginlikleri ve biyolojik çeşitliliği vardır. Türkiye’nin de biyolojik çeşitliliği oldukça yüksektir.

Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği açısından zengin olma sebepleri; ülkemizde farklı iklim tiplerinin görülmesi, farklı türden su kaynaklarına sahip olması, toprak tipi olarak çeşitlilik göstermesi, her bölgede bulunan yükselti değerlerinin farklı olması, buzul dönemindeki olumsuz iklim koşullarından az etkilenmiş olması, üç kıtanın birleştiği noktada yer alması.

Biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin ülkelerinden olan Türkiye, bu açıdan Avrupa kıtasında dokuzuncu sıradadır. Ülkenin 7 coğrafi bölgesinin her biri ayrı iklim, flora ve fauna özellikleri gösterir. Türkiye'de, her biri kendi endemik türlerine ve kendi doğal ekosistemlerine sahip birkaç farklı ekolojik bölge bulunmaktadır. Ülkemizin Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü görevi görmesi, ayrıca çok değişik iklim ve coğrafi yapıya sahip olması nedeniyle, bitki ve hayvan türleri bakımından oldukça zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Türkiye’de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen 18 kurbağagil, 276 deniz balığı, 192 tatlı su balığı ve 60–80.000 böcek türünün bulunduğunu bilinmektedir. Yine ülkemiz bitki türleri bakımından da oldukça zengindir. Bütün Avrupa kıtasında 12.000 bitki türü bulunmasına karşın ülkemizde 9.000 bitki türü bulunmakta ve bu türlerin %30’u dünyada sadece Türkiye’de bulunmaktadır. Oldukça fazla sayıda bitki ve hayvan türünün tanımlandığı yer ve anavatanı ülkemizdir. Tüm bu yönleriyle Türkiye, biyolojik çeşitlilik bakımından bir kıta özelliği göstermekte olup dünyada eşsiz bir yere sahiptir.

Biyolojik çeşitliliğin sağladığı birçok fayda vardır. Çocukların sağlıklı beslenmesi için temel bir gerekliliktir, çünkü dengeli bir beslenme için gerekli olan bitkisel ve hayvansal gıdaları sunar, ayrıca bağışıklığı güçlendiren mikroorganizmaları almamızı sağlar, suyun arıtılmasında önemli bir rol oynayan ekosistemlere su sağlar, suyun arıtılmasına yardımcı olur ve böylece suyun sürekli geri dönüşümünü sağlar. Ayrıca ilaçların ve hastalıkların anlaşılması konusunda ilerleme kaydetmemizi sağlıyor. Dolayısıyla çocuk sağlığının desteklenmesi açısından önemli ve yeri doldurulamaz bir kaynak. Doğada bulunan çok çeşitli bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve hayvanlar yeni ilaçların temelini oluşturur. Biyolojik çeşitlilik aynı zamanda sağlık ve hastalık alanındaki çalışmalara ışık tutar, tedavi ve hayatta kalma oranlarındaki iyileşmelere katkıda bulunur.

Peki bu biyolojik çeşitliliği korumak için neler yapmalıyız? İnsanlar, biyolojik çeşitlilik kaybının kendileri ve özellikle de çocuklarının sağlığı için ne anlama geldiğini kavramalıdır. Bu sayede davranışlarını olumlu yönde değiştirebilirler. Daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek istiyorsak enerji, gıda ve su tüketimi yöntemlerimizi değiştirmeliyiz. Bütün bunlar biyolojik çeşitliliğe yönelik tehditleri azaltacaktır.

Yeşili odağına alan düzenlemeler yapmalı, bunun için teşvik paketleri sunmalıyız. İnsanlar, doğa ve iklim arasında yakın ilişkiler olduğunu vurgulamalı, doğayla bağlantılı risklerin azaltılması için eyleme geçmeliyiz. Bu sayede, gezegenin korunan alanlarını arttırabilir, doğal yaşam alanlarının iyileştirilmesini sağlayabiliriz. Ayrıca yasadışı yaban hayatı pazarlarının kapatılmasını teşvik etmeliyiz. Tüketim yöntemlerimiz doğanın dengesini bozuyor. Bu nedenle bunları olumlu yönde değiştirmeliyiz. Toplumların ürettiği ve tükettiği her şeyin etkisini yarı yarıya azaltmak için hedefler belirlemeliyiz. Bu sayede sera gazı salınımının azalmasına katkıda bulunabilir ve iklim krizlerini önlemede büyük rol oynayan ormanlar, göller, okyanuslar gibi yaşam alanlarının daha fazla korunması sağlayabiliriz.


Aslı Yılmaz
Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi



 

Editör: Haber Merkezi