Bilaloğlu, kuraklık, kontrolsüz su çekimi, betonlaşma ve yanlış yönetim politikalarının gölün doğal dengesini bozduğunu vurgulayarak, “Artık mevsimsel değil, kalıcı bir gerilemeden bahsediyoruz. Gölü besleyen derelerin kurutulması ve plansız yeraltı su kullanımı gölü hızla tüketiyor.” dedi.
“Doğal göl statüsü tehlikede”
Bilaloğlu, gölün “doğal göl” statüsünü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, yeraltı ve yüzey suyu kullanımının sıkı şekilde denetlenmesi, kaçak su çekimlerinin önlenmesi ve havza yönetim kurulunun kurulması gerektiğini ifade etti.
Çözüm önerileri: Bilim temelli adımlar
Gölü besleyen dere yataklarının korunması, kıyı yapılaşmasının sınırlandırılması ve yağmur suyu hasadı gibi yöntemlerle su tutma kapasitesinin artırılmasının zorunlu olduğunu belirten Bilaloğlu, “Sapanca Gölü yalnızca bir manzara değil, bu bölgenin geleceğidir. Kuruması demek, Sakarya’nın içme suyu güvenliğinin tehlikeye girmesi demektir.” dedi.
Bilaloğlu, ayrıca IoT tabanlı su izleme sistemleri, dron destekli kaçak tespitleri ve şeffaf denetim raporları gibi teknolojik çözümlerle gölün korunabileceğini söyledi.
Son olarak, “Sapanca Gölü’nü korumak sadece çevrecilerin değil, burada yaşayan herkesin sorumluluğudur. Çünkü göl kurursa, hepimiz kaybederiz.” ifadelerini kullandı.




